Bencil Gen Yanılgısı

Bencil gen yanılgısı, ateizm propagandasının en yaygın ancak bir o kadar da akıldışı olan iddialarından biridir. Bu tez, Oxford Üniversitesi�nde görevli bir zoolog ve aynı zamanda ateşli bir ateist olan Richard Dawkins tarafından ortaya atılmıştır.

Genlerin bencilliğine inanmak, aklı bir yana bırakmakla aynı şeydir

Dawkins, “The Selfish Gene” (Bencil Gen) adlı kitabında tüm canlıların aslında “bencil, çıkarcı ve sadece kendisini çoğaltarak varlığını korumaya çalışan genlerden ibaret olduğunu” ileri sürmüştür. Bu doğrultuda genlerin cansız moleküllerden bir araya geldikleri, yaşam başladıktan sonra organizmaları kendilerini kopyalayıp yaymak için bir araç olarak kullandıklarına dair hikayeler geliştirmiştir.

Oysa bu iddia son derece çürük ve akıldışı bir varsayıma dayanmaktadır: Genlerin bir aklı, bilinci ve hatta “karakteri” olduğu varsayımına…

Bu varsayımın saçmalığını görmek içinse, genlerin ne olduğuna bakmak yeterlidir: Genler, birbirine eklenmiş ve özel bir “katlama ve paketleme” yöntemi ile sıkıştırılmış DNA parçalarıdır. DNA, bir canlı hakkındaki tüm kalıtsal bilgilerin kodlanmış olduğu bir şifreleme sistemidir. DNA, “baz” adı verilen dört farklı molekülün bir zincir boyunca birbirine eklenmesiyle oluşur. Adenin, Timin, Sitozin ve Guanin adlı bu moleküllerin sıralanış biçimi, bir tür kod oluşturmakta ve böylece DNA canlı hakkındaki tüm fiziksel özelliklerin bilgisini saklamaktadır.

Genleri “bencilleştirmek”, onları soylarının devamını “amaçlayan” varlıklar olarak anlatmak, sofra tuzunun ya da su mokelünün bencil olduğunu anlatmaktan farksızdır. “Bencil sofra tuzu”, “bencil su molekülü” gibi kavramlar ne kadar bilimselse, “bencil gen” de o kadar bilimsel bir kavramdır.

Bilimsel terimlerle süslenmiş propaganda masalları

Dawkins, bencil gen tezini savunurken, bilimin değil edebiyatın yöntemlerine dayanmaktadır. Bencil gen tezini “kişileştirme” üzerine kurması da bunun açık bir göstergesidir. Kişileştirme, cansız varlıklara, hayvanlara veya doğa kuvvetlerine insan özelliklerinin atfedilmesini ifade eder. Edebiyatta okuyucunun “hayalgücüne” hitap eden, gerçeklik aleminin dışında gezinen hikayelerde sıklıkla kullanılır. Kişileştirmeye başvuran bir yazar, genellikle kişileştirilen obje ile okuyucu arasında duygusal bir motif oluşturmayı amaçlar. Bu özelliği dolayısıyla bir propaganda taktiği olarak da işlev görür.

Bilimde ve mantıkta ise bu tür yöntemlereyer yoktur. Nitekim Dawkins, bilimsellik ve masalcılık arasındaki sınırı korumadığı için bilim dünyasının eleştiri oklarını üzerine çevirmiştir.

Avustralyalı bilim adamı Lucy G. Sullivan, Dawkins�i, “yazdıklarının sahte-bilimsel teorilerin palazlanmasına yol açtığı ve daha çok edebiyatın konusu olabilecek ilgi alanlarının bilime girmesine yol açtığı” için eleştirmiştir. 1

Harvard Üniversitesi”nden evrim genetikçisi Richard Lewontin, Dawkins”i piyasada satan hikayelerinde doğrulanmamış veya gerçeğe aykırı iddialara yer veren� yazarlar arasında saymıştır:

“Yeterli kanıta dayanmayan iddialar, bilim literatürünü, özellikle popüler bilim yazarlığı literatürünü doldurmaktadır. Carl Sagan�ın “bilimin popülerleşmesine katkıda bulunan en iyi çağdaş yazarlar listesi, E. O. Wilson, Lewis Thomas ve Richard Dawkins�i içermektedir, ki bunların herbiri, piyasada sattıkları hikayelerinin içinde, doğrulanmamış veya gerçeğe aykırı iddialara yer vermişlerdir. 2

Bizzat Dawkins�in kendisi, yaptığının bir taraftarlık olduğunu, tezinin bilimsel bir tez olmadığını itiraf etmekle tüm bunları propaganda amaçlı olarak sürdürdüğünü de gözler önüne sermektedir. The Extended Phenotype (Genişletilmiş Fenotip) isimli kitabının birinci sayfasında şunları yazmaktadır:

Bu çalışmam, utanmazca bir taraftarlık. Hayvan ve bitkilere bakmak ve yaptıklarını neden yaptıklarını merak etmek için belli bir yöntemi savunmak istiyorum. Taraftarlığını yaptığım şey, yeni bir teori, doğrulanabilir veya yanlışlanabilir yeni bir hipotez ya da öngörüleriyle değerlendirilebilir bir model de değil. 3

İsyana davet edilen robotlar safsatası

Dawkins Bencil Gen kitabinin giriş bölümünde, insanı tüm davranışları bencil genleri tarafından programlanmış bir robot olarak tasvir etmektedir:

“Bizler, genler olarak bilinen bencil molekülleri korumak için gözü kapalı olarak programlanmış, hayatta kalan makineler, robot araçlarız. Bu, beni hala hayret içinde bırakan bir gerçektir.” 4

Ama aynı kitabın ilerleyen sayfalarında robotları isyana davet etmektedir:

“Cömertlik ve fedakarlaşmayı öğretelim, çünkü bencil doğduk. En azından başka hiçbir türün hayal dahi edemeyeceği şekilde, [bencil genlerin] planlarını bozmak için en azından bir fırsata sahibiz, bu yüzden bencil genlerimizin neyi hedeflediğini anlayalım.” 5

“Bizler genlerin inşa ettiği makineleriz…ama tasarımcılarımıza karşı tavır alma gücümüz var. Yeryüzünde sadece bizler, bencil kopyalayıcıların [genlerin] hükümranlığına karşı isyan edebiliriz.” 6

Görüldüğü gibi Dawkins kendisi dahi bu teze inanmamaktadır. Eğer insanın, bencil genler tarafından programlanmış robotlar olduğuna gerçekten inansaydı, onları isyana davet etmesinin bir anlamı olmazdı, çünkü insanın böyle bir gücü olmadığını kabul etmiş olurdu. Buradaki çelişkinin temel noktası şudur: Bencil genler Dawkins�in bedenini sözde hayatta kalmak için kullanıyorlarsa bu robotu kendilerine neden isyan ettirmek istesinler?

Görüldüğü gibi Dawkins bir takım hayaller doğrultusunda kendini aldatmaktadır ve “bencil gen tez” de safsata türünden hezeyanlardan ibarettir.

Sonuç:

Eski çağlarda Allah inancından yüz çevirmiş olan insanlar, tahtadan taştan oyma putların önünde bel büküp eğilirlerdi. Dawkins gibi ateistler de şuursuz moleküllerden medet ummakta, genlerden bir araya gelmelerini, bencilce planlar yapmalarını, kendi varlıklarının devamı için organizmaları kullanmalarını ve nihayet bu hikayeyi yazacak bilim adamlarını yaratmış olmalarını istemektedirler. Oysa genler de, tahtadan taştan putlar gibi aciz birer varlıktırlar. Herşeyin yaratıcısı olan tek ilah, Yüce Allah”tır.

 

1. Phil. Trans. R. Soc. Lond. B 349 (1995): 215-218; and Richard Dawkins, “Reply to Lucy Sullivan,” Phil. Trans. R. Soc. Lond. B. 349 (1995): 219-224
2. Lewontin R., “Billions and Billions of Demons”, review of “The Demon-Haunted World: Science as a Candle in the Dark” by Carl Sagan, New York Review, January 9, 1997, ss.28-32, ss.30-31
3. Richard Dawkins, The Extended Phenotype, N.Y.; W. W. Norton, sf. 1
4. Richard Dawkins, The Selfish Gene, 1976 baskısının önsözü, Oxford: Oxford University Press
5. Richard Dawkins, ibid, sf. 3
6. Richard Dawkins, ibid, sf..215

Ayrıca bakınız

Genetik Sürüklenme (Genetic Drift) iddiası neden geçersizdir?

Evrimi savunmak adına zaman zaman ortaya bazı terimler atılır.  Mantıklı olup olmadığına hatta bilimsel geçerliliği …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.