Animal Planet “The Life Of Birds – Kuşların Yaşamı”

Çeşitli kuş türlerinin anlatıldığı bu belgeselde, iki evrim masalı ortaya kondu. Bunlardan ilkinde kuşların geniş bir yelpazede teknik araç ve gereçler geliştirdikleri iddia edildi. Bu iddia, herhangi bir bilimsel kanıt göstermeksizin evrim teorisinin iddialarını topluma empoze etmede kullanılan, canlılardaki mevcut yapıları “sahiptirler” yerine “geliştirmişlerdir” kelimesiyle ifade etme taktiğine dayanır. Bu masalsı anlatıma göre üretilecek örneklerin sayısı sınırsızdır. Örnek: “Filler, ağaç dallarını koparıp ustalıkla ağızlarına götürmelerini sağlayan hortumlara sahiptirler” gerçeği, evrim masalına dönüştürülerek “Filler, ağaç dallarını koparıp ustalıkla ağızlarına götürmelerini sağlayan hortumlar geliştirmişlerdir” şeklinde sunulabilir. Evrim propagandasında sıkça başvurulan bu ifade tarzı zaman zaman evrimci bilim adamlarınca da bilimsel olmadığı için açıkça eleştirilmektedir. Bu konuyu ele alan bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

 

Yazıda anlatılan ikinci evrim masalında şu ifadelere yer verildi:

“Suyun içinde yüzen penguenler yunuslara benzerler. Bu, iki hayvanın da aynı evrimsel sürece sahip olduğu anlamına gelir. Yunusların hava soluyan kara hayvanlarından evrimleştiği gibi penguenler de hava soluyan uçuculardan evrimleşmişlerdir.”

 

Burada canlılardaki benzerliklerin evrim ürünü oluduğu inancı, evrime bir kanıt gibi sunulmaktadır. İnsanoğlunun bilip tanıdığı herhangi iki şey arasında mümkün olduğu gibi, penguenler ve yunuslar arasında da benzerlik bulmak mümkündür. Burada her ikisinin de hava soluyan yüzücüler olduğuna dikkat çekilmektedir. Buraya kadar yanlış bir şey yoktur. Ancak bir sonraki cümlede penguen ve yunustaki bilinçli tasarım göstergeleri mantıklı bir şekilde ele alınmaksızın, bu benzerlikten her ikisinin de aynı evrimsel süreci yaşadığı çıkarımı yapılmaktadır. Oysa bu çıkarım hatalıdır. Her ikisinin de hava soluyan yüzücüler olmasının doğal veya kaçınılmaz sonucu, bu canlıların evrimsel bir süreç yaşaması değildir. Her iki canlı da belli bir işlevi yerine getirecek şekilde organize olmuş kompleks biyolojik yapılara sahip şekilde yaratılmıştır. Tüm bu yapılar DNA”daki plana, bir başka deyişle bilgiye dayalıdır. Saydığımız bu özellikler bilinçli tasarım ürünü yapıların temel özelliklerindendir.

Yunus ve penguenler arasında benzerlik olduğu gibi, bilinçli tasarım ürünlerinde de benzerlikler sıkça görülür. Örneğin farklı bilgisayar markaları temelde aynı tipte çipler ve parçalarla çalışır. Ancak bu benzerlikler, sözkonusu bilgisayarların tesadüfi gelişmelerle, birbirlerinden evrimleştiklerini göstermez. Durum böyleyken, biyolojik yapılardaki bilinçli tasarım özelliklerine tamamen göz kapayıp bunların rastgele mutasyon ve doğal seleksiyon gibi şuursuz, amaçsız ve ileriyi göremeyen mekanizmalarla aşama aşama geliştiği iddiasını kabul etmek ancak körü körüne bir inanç olarak tarif edilebilir.
Aynı körükörüne inancın, yunus ve penguenin aynı evrim sürecini yaşadığı iddiasından hemen sonraki cümlede de hakim olduğu görülmektedir. Bu cümlede “Yunusların hava soluyan kara hayvanlarından evrimleştiği gibi penguenler de hava soluyan uçuculardan evrimleşmişlerdir.” denerek, bir inanç olarak benimsenmiş evrim tarihsel bir gerçekmiş gibi göstermektedir. Oysa Animal Planet”ın bu inancı yanlıştır. Fosil kayıtları canlı türlerinin, herhangi bir dönüşüm göstermeksizin, aniden ve kusursuz beden yapılarıyla ortaya çıktıklarını ortaya koymaktadır. Bilimsel gözlem ve deneyler evrim teorisinin dayandığı doğal seleksiyon ve mutasyon mekanizmalarının, canlıları komplekslik kazanacak şekilde geliştiremeyeceğini göstermektedir. Animal Planet yetkililerin inançlarını gözden geçirmeye davet ediyor ve yaşamın kökeninin bilinçli tasarım olduğunu kabullenmelerini tavsiye ediyoruz.

 

İlgili yazı: Deniz Memelilerinin Kökeni

Çeşitli kuş türlerinin anlatıldığı bu belgeselde, iki evrim masalı ortaya kondu. Bunlardan ilkinde kuşların geniş bir yelpazede teknik araç ve gereçler geliştirdikleri iddia edildi. Bu iddia, herhangi bir bilimsel kanıt göstermeksizin evrim teorisinin iddialarını topluma empoze etmede kullanılan, canlılardaki mevcut yapıları “sahiptirler” yerine “geliştirmişlerdir” kelimesiyle ifade etme taktiğine dayanır. Bu masalsı anlatıma göre üretilecek örneklerin sayısı sınırsızdır. Örnek: “Filler, ağaç dallarını koparıp ustalıkla ağızlarına götürmelerini sağlayan hortumlara sahiptirler” gerçeği, evrim masalına dönüştürülerek “Filler, ağaç dallarını koparıp ustalıkla ağızlarına götürmelerini sağlayan hortumlar geliştirmişlerdir” şeklinde sunulabilir. Evrim propagandasında sıkça başvurulan bu ifade tarzı zaman zaman evrimci bilim adamlarınca da bilimsel olmadığı için açıkça eleştirilmektedir. Bu konuyu ele alan bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

 

Yazıda anlatılan ikinci evrim masalında şu ifadelere yer verildi:

“Suyun içinde yüzen penguenler yunuslara benzerler. Bu, iki hayvanın da aynı evrimsel sürece sahip olduğu anlamına gelir. Yunusların hava soluyan kara hayvanlarından evrimleştiği gibi penguenler de hava soluyan uçuculardan evrimleşmişlerdir.”
Burada canlılardaki benzerliklerin evrim ürünü oluduğu inancı, evrime bir kanıt gibi sunulmaktadır. İnsanoğlunun bilip tanıdığı herhangi iki şey arasında mümkün olduğu gibi, penguenler ve yunuslar arasında da benzerlik bulmak mümkündür. Burada her ikisinin de hava soluyan yüzücüler olduğuna dikkat çekilmektedir. Buraya kadar yanlış bir şey yoktur. Ancak bir sonraki cümlede penguen ve yunustaki bilinçli tasarım göstergeleri mantıklı bir şekilde ele alınmaksızın, bu benzerlikten her ikisinin de aynı evrimsel süreci yaşadığı çıkarımı yapılmaktadır. Oysa bu çıkarım hatalıdır. Her ikisinin de hava soluyan yüzücüler olmasının doğal veya kaçınılmaz sonucu, bu canlıların evrimsel bir süreç yaşaması değildir. Her iki canlı da belli bir işlevi yerine getirecek şekilde organize olmuş kompleks biyolojik yapılara sahip şekilde yaratılmıştır. Tüm bu yapılar DNA”daki plana, bir başka deyişle bilgiye dayalıdır. Saydığımız bu özellikler bilinçli tasarım ürünü yapıların temel özelliklerindendir.

 

Yunus ve penguenler arasında benzerlik olduğu gibi, bilinçli tasarım ürünlerinde de benzerlikler sıkça görülür. Örneğin farklı bilgisayar markaları temelde aynı tipte çipler ve parçalarla çalışır. Ancak bu benzerlikler, sözkonusu bilgisayarların tesadüfi gelişmelerle, birbirlerinden evrimleştiklerini göstermez. Durum böyleyken, biyolojik yapılardaki bilinçli tasarım özelliklerine tamamen göz kapayıp bunların rastgele mutasyon ve doğal seleksiyon gibi şuursuz, amaçsız ve ileriyi göremeyen mekanizmalarla aşama aşama geliştiği iddiasını kabul etmek ancak körü körüne bir inanç olarak tarif edilebilir.

Aynı körükörüne inancın, yunus ve penguenin aynı evrim sürecini yaşadığı iddiasından hemen sonraki cümlede de hakim olduğu görülmektedir. Bu cümlede “Yunusların hava soluyan kara hayvanlarından evrimleştiği gibi penguenler de hava soluyan uçuculardan evrimleşmişlerdir.” denerek, bir inanç olarak benimsenmiş evrim tarihsel bir gerçekmiş gibi göstermektedir. Oysa Animal Planet”ın bu inancı yanlıştır. Fosil kayıtları canlı türlerinin, herhangi bir dönüşüm göstermeksizin, aniden ve kusursuz beden yapılarıyla ortaya çıktıklarını ortaya koymaktadır. Bilimsel gözlem ve deneyler evrim teorisinin dayandığı doğal seleksiyon ve mutasyon mekanizmalarının, canlıları komplekslik kazanacak şekilde geliştiremeyeceğini göstermektedir. Animal Planet yetkililerin inançlarını gözden geçirmeye davet ediyor ve yaşamın kökeninin bilinçli tasarım olduğunu kabullenmelerini tavsiye ediyoruz.

 

İlgili yazı: Deniz Memelilerinin Kökeni

Ayrıca bakınız

99 Milyon Yıl Öncesine Ait Yavru Kuş Fosili, Kuşların Evrimi Masalını Bitirdi

2014 yılında Myanmar’da 99 milyon yıl öncesine ait bir Birmanya Amberi (ağaç reçinesi) fosili bulundu. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.