Ayyıldız Gazetesi”ndeki Neandertal Yanılgısı

Yayın hayatına yeni başlamış olan Ayyıldız gazetesinin 1 Ekim 1999 tarihli sayısında, İskender Öksüz adlı yazarın köşesinde, “Neandertaller Aramızda” başlıklı bir yazı yayınlandı. Sayın Öksüz, yazısının genelinde Neandertal insanlarını evrimci bir bakış açısıyla yorumlamıştı. Neandertal ırkının, günümüz insanına göre ilkel olduğunu, soyut kavramları içermeyen sadece 100-200 kelimelik ilkel bir dil konuşabildiğini, hiç bir sanat ve kültüre sahip olmadığını öne sürmüştü.

Sayın Öksüz saydığı tüm bu iddialara bir kaynak belirtmemişti, ancak anlaşılan “insanın evrimi” iddiasını savunan ve bu iddiaya dayalı senaryolar üreten bir kitap okumuş ve bu kitabın etkisi altında kalarak Neandertaller’i “ilkel insan” olarak tasavvur etmişti.

Sayın Öksüz”ün Neandertaller hakkındaki iddiaları gerçekten de uzun bir zaman evrimci çevreler tarafından savunulmuştur. Oysa son yılların bilimsel bulguları, bu iddiaları çürütmüş ve Neandertaller’in zeka ve kültür yönünden bizlerden farklı olmadığını göstermiş bulunmaktadır.

Neandertaller’in Dili

Öncelikle Neandertaller’in anatomik yönden hiç bir “ilkel” yapıları yoktur. Bu konuda önde gelen bir otorite sayılan New Mexico Üniversitesi”nden paleoantropolog Erik Trinkaus şöyle yazar:

Neandertal kalıntıları ve modern insan kemikleri arasında yapılan ayrıntılı karşılaştırmalar göstermektedir ki, Neandertaller”in anatomisinde, ya da hareket, alet kullanımı, zeka seviyesi veya konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde modern insanlardan aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur. (Erik Trinkaus, “Hard Times Among the Neanderthals”, Natural History, cilt 87, Aralık 1978, s. 10; R. L. Holloway, “The Neanderthal Brain: What Was Primitive”, American Journal of Physical Anthropology Supplement, Cilt 12, 1991, s. 94.)

Neandertaller’in anatomik yapıları, gerek beyin bölümleri gerekse boğaz-yutak-çene gibi organları açısından, bu insanların konuşma yeteneği açısından bizden hiç bir eksiklikleri olmadığını göstermektedir. Sayın İskender Öksüz”ün yararlandığı kaynak da bunu kabul etmek durumunda kalmakta, ama sonra “Neandertaller’in dilleri çok basitti, sadece 100-200 kelime konuşabiliyorlardı” demektedir. Oysa bu iddia, hiç bir bilimsel dayanağı olmayan hayali bir yorumdan ibarettir. Çünkü Neandertaller hakkındaki bilgi kaynağımız fosil kayıtlarıdır ve bir fosile bakılarak onun “kelime haznesi” tespit edilemez! “100-200 kelimelik ilkel dil” iddiası, Neandertaller’in konuşabildiklerini gösteren fosil bulguları karşısında köşeye sıkışan evrimcilerin, “ilkel Neandertaller” efsanesini koruyabilmek için ortaya attıkları boş bir masaldır.

Sayın Öksüz”ün, kaynak olarak kullandığı bilgilerin güvenilirliği ve tutarlılığı konusunda daha dikkatli olmasında bizce yarar vardır.

Neandertaller’in Müzik Zevki

Sayın Öksüz Neandertaller’in sanattan yoksun olduklarını da yazmıştır. Oysa bu iddiayı geçersiz kılan çok açık deliller vardır. Bunun çok çarpıcı bir örneği, Neandertal insanlarına ait olan kemikten yapılmış bir flüttür.

Bir ayının uyluk kemiğinden yapılmış olan sözkonusu flüt, arkeolog Ivan Turk tarafından 1995 Temmuz”unda Kuzey Yugoslavya”daki bir mağarada bulunmuştur. Daha sonra da bir müzikolog olan Bob Fink, flütü analiz etmiştir. Fink, karbon testine göre yaşının 43.000 ile 67.000 yıl arasında olduğu düşünülen bu aletin, 4 nota çıkardığını, ve flütte yarım tonlar ve tam tonların da olduğunu tespit etmiştir. Bu keşif, neandertaller’in Batı müziğinin temel formu olan yedi nota ölçüsünü kullandıklarını göstermektedir. Flütü inceleyen Fink, “eski flütün üzerindeki ikinci ve üçüncü delikler arasındaki mesafenin, üçüncü ve dördüncü delikler arasındaki mesafenin iki katı” olduğunu belirtmektedir. Bunun anlamı birinci mesafenin tam notayı, ona komşu olan mesafenin de yarım notayı temsil ettiğidir. “Bu üç nota inkar edilemez bir şekilde diatonik bir ölçekteki gibi ses çıkarır” diyen Fink, Neandertaller’in müzik kulağı ve bilgisi olan insanlar olduğunu ortaya koymuştur. (The AAAS Science News Service, Neandertals Lived Harmoniously, 3 April 1997)

 Diğer bazı fosil bulguları, Neandertaller’in ölülerini gömdüklerini, hastalarına baktıklarını, kolye ve benzeri takı eşyaları kullandıklarını göstermektedir. (Ralph Solecki, Shanidar: The First Flower People, Knopf: New York, 1971,sf.196; Paul G. Bahn and Jean Vertut, Images in the Ice, Leichester: Windward, 1988, sf.72)

Öte yandan fosil kazıları sırasında Neandertal insanları tarafından kullanıldığı tespit edilen 30 bin yıllık bir dikiş iğnesi de bulunmuştur. Kemikten yapılmış olan bu iğne son derece düzgündür ve iplik geçirilmesi için açılmış bir deliğe sahiptir. (D. Johanson, B. Edgar, From Lucy to Language, s. 99, 107) Elbette dikiş iğnesine ihtiyaç duyacak bir giyim-kuşam kültürüne sahip olan insanlar “”ilkel” sayılamaz.

Nandertallerin Aletleri

Neandertaller’in alet yapma yetenekleri hakkında yapılan en iyi araştırma New Mexico Üniversitesi”nde antropoloji ve arkeoloji profesörü olan Steven L. Kuhn ve Mary C. Stiner”a aittir. İki bilim adamı da evrim teorisini savunmalarına rağmen, yaptıkları arkeolojik araştırmalar ve analizler sonucu, İtalya”nın güneybatı sahilindeki mağaralarda binlerce yıl yaşamış olan Neandertaller’in, günümüz insanı gibi kompleks bir düşünce yapısı gerektiren faaliyetlerde bulunduklarını ortaya koymuşlardır. (S. L. Kuhn, `Subsistence, Technology, and Adaptive Variation in Middle Paleolithic Italy, American Anthropologist, cilt 94, no 2, 1992, sf. 309-310)

Kuhn ve Stiner bu mağaralarda çeşitli aletler bulmuşlardır. Buluntular, mızrak uçları da dahil olmak üzere kesici türden sivri uçludur ve dikkatli bir şekilde çakmaktaşının kenarlarındaki katmanların yontulmasıyla yapılmıştır. Böyle sivri uçlar meydana getirecek şekilde katmanları yontmak, kuşkusuz zeka ve beceri gerektiren bir işlemdir. Bu işlemdeki en önemli problemlerden biri kayaların ucundaki baskılar sonucu meydana gelen kırılmalardır. Bu yüzden işlemi yapan kişi, bir dahaki sefere uçları doğru muhafaza edebilmek için “ne kadar vurmalıyım” ya da eğri bir alet yapıyorsa “ne kadar eğriltmem gerekir” diye karar vermek ve kendi kendine ince bir hesap yapmak durumundadır.

California Üniversitesi”nden Margaret Conkey neandertaller’den önceki dönemlere ait olan aletlerin dahi ne yaptığının bilincinde olan zeki topluluklar tarafından yapıldığını şöyle anlatmaktadır:

“Arkaik insanların elleriyle yaptıkları nesnelere bakacak olursanız, hiç de acemi işi şeyler olmadıklarını görürsünüz. Arkaik insanlar kullandıkları malzemenin nasıl bir şey olduğunu ve nasıl bir dünyada yaşadıklarının bilincindedirler.” (Roger Lewin, Modern İnsanın Kökeni, Tübitak Popüler Bilim Kitapları: Ankara, 1997, sf. 169)

Sonuç

Kısacası, bilimsel bulgular, Neandertaler’in zeka ve kültür düzeyi yönüden bizlerden farkı olmayan bir insan ırkı olduğunu göstermektedir. Bu ırk, diğer ırklarla karışıp asimile olarak ya da bilinmeyen bir şekilde tükenerek tarih sahnesinden çekilmiştir. Ama hiç bir şekilde “ilkel”, “yarı maymun” vs. değildir. Çünkü Neandertaller de, aynen bizler gibi, insan olarak yaratılmıştır.

Sayın İskender Öksüz, sanırız bir dikkatsizlik ya da bilgi eksikliği nedeniyle Neandertalleri “ilkel” sayma ve buna dayanarak da “insanın evrimi” masalını savunma yanılgısına düşmüş olabilir. Kendisine tavsiyemiz, bu dünyaya nasıl geldiğimiz sorusunu ilgilendiren bu önemli konuda, daha dikkatli, hassas ve bilinçli yazılar yazmasıdır.

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.