Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi Ve

Evrim teorisini savunmayı kendine görev edinmiş yayınlardan biri olan Cumhuriyet gazetesinin haftalık Bilim ve Teknik eki (CBT), 6 Kasım 1999 tarihli sayısında “İnsanların neden 5 parmağı vardır?” başlıklı bir yazı yayınladı. Dergide, insanların, memelilerin, sürüngenlerin ve amfibiyenlerin el ve ayaklarında hep 5″er parmak bulunduğu belirtiliyor ve bu bilgi, sözkonusu canlıların ortak bir atadan evrimleştiği varsayımına delil olarak gösteriliyordu.

Oysa CBT”nin verdiği bilgi de, bu bilgiye dayanak yaptığı yorum da gerçekleri yansıtmıyordu.

Bunu görebilmek için, Öncelikle CBT”nin sözkonusu yorumlarına temel oluşturan evrimci kavramları kısaca hatırlamak yerinde olur. Canlılarda benzer yapılar olduğu gerçeğinden yola çıkarak, bu canlıların ortak bir atadan evrimleştiklerini düşünmek, “homoloji” olarak bilinen kavrama dayanır. Evrimciler “homolog” organlara sahip canlıları aynı evrimsel şema içine yerleştirir ve “akraba” sayarlar. CBT”nin sözünü ettiği “farklı canlılarda beş pamaklı el ve ayak yapılarının benzerliği” konusu da, evrimci literatürde uzun yıllar kullanılan bir “homoloji” örneğidir.

Ancak son 20-30 yıl içinde yürütülen bilimsel bulgular, homoloji iddiasının bilimsel bir temele dayanmayan hayali bir varyasımdan öteye gitmediğini göstermektedir. Sırasıyla;

1- evrimcilerin hiçbir evrimsel bağ kuramadıkları, bütünüyle farklı sınıflara ait canlılarda bile homolog (benzer) organların var olması,

2- homolog organlara sahip canlılarda, bu organların genetik şifrelerinin çok farklı olması ve

3- homolog organlara sahip canlılarda, bu organların embriyolojik gelişim safhalarının birbirinden çok farklı olması, homolojinin evrime dayanak oluşturmadığını ortaya koymaktadır. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Harun Yahya, Evrim Aldatmacası)

Birinci maddede sözü edilen gerçek, CBT”de konu edilen “beş parmaklılık” konusu için de geçerlidir. CBT”deki yazıda, tüm beşparmaklı canlıların tek bir ortak atadan geldiği iddia edilmektedir, ancak bugün gerçekte evrimciler bile, aralarında hiç bir evrimsel ilişki kuramadıkları farklı canlı gruplarında beş parmaklılık özelliği olduğunu kabul etmektedir.

Örneğin evrimci biyolog M. Coates, 1991 ve 96 yıllarında yayınladığı iki ayrı bilimsel makaleyle, beş parmaklılık (pentadactyl) olgusunun, birbirinden bağımsız olarak iki ayrı kez ortaya çıktığını belirtmektedir Coates”e göre, beş parmaklı yapı, hem anthracosaurlarda hem de amfibiyenlerde birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmıştır. (1) Bu bulgu, beş parmalılık olgusunun “ortak ata” varsayımına delil oluşturamayacağının bir göstergesidir.

Evrimci tezi bu konuda zora sokan bir diğer nokta da, sözkonusu canlıların hem ön hem de arka ayaklarının beşer parmaklı olmasıdır. Oysa evrimci literatürde ön ve arka ayakların tek bir “ortak ayak”tan geldikleri öne sürülmemektedir ve ayrı ayrı geliştikleri varsayılmaktadır. Dolayısıyla ön ve arka ayakların yapısının da, farklı rastlantısal mutasyonlar sonucu, farklı olması beklenmelidir. Ünlü moleküler biyolog Michael Denton, “Evolution: A Theory in Crisis” adlı kitabının “The Failure of Homology” (Homolojinin Çöküşü) adlı bölümünde bu konudan şöyle söz eder:

“Gördüğümüz gibi tüm karada yaşayan omurgalıların ön ayakları aynı pentadactyl (beş parmaklı) dizayna sahiptir ve bu da evrimci biyologlar tarafından, bu canlıların ortak bir atasal kaynaktan geldikleri şeklinde yorumlanmaktadır. Ancak arka ayaklarda da yine aynı pentadactyl tasarım vardır ve gerek kemik yapıları gerekse embriyolojik gelişimleri yönünden ön ayaklara çok benzerler. Ancak hiç bir evrimci, arka ayakların ön ayaklardan geldiğini ya da arka ve ön ayakların ortak bir kaynaktan evrimleştiğini savunmamaktadır… Aslında, biyolojik bilgi arttıkça, canlılardaki benzerlikleri ortak atadan geldikleri varsayımı ile açıklamak daha zayıf hale gelmektedir… Evrim adına öne sürülen diğer pek çok “dolaylı delil” gibi, homolojiden gelen deliller de ikna edici değildir, çünkü çok fazla anormallikle, çok sayıda karşı-örnekle ve kabul edilmiş (evrimsel) tablo içine sığdırılamayan pek çok olguyla karşılaşılmaktadır.” (2)

Beş parmaklılık homolojisi konusundaki evrimci iddiaya asıl darbe ise, moleküler biyolojiden gelmiştir. Evrimci yayınlarda uzunca bir zaman savunulan “beşparmaklılık homolojisi” varsayımı, bu parmak yapısına sahip (pentadactyl) olan farklı canlılarda, parmak yapılarının çok farklı genler tarafından kontrol edildiği anlaşıldığında çökmüştür.

Evrimci biyolog William Fix, beşparmaklılık hakkındaki evrimci tezin çöküşünü şöyle anlatır:

“Evrim konusunda homoloji fikrine sıkça başvuran eski ders kitaplarında, farklı hayvanların iskeletlerindeki ayakların yapısı üzerinde özellikle duruluyordu. Dolayısıyla bir insanın kolunda, bir kuşun kanatlarında ve bir yarasanın yüzgeçlerinde bulunan pentadactyl (beşparmaklı) yapı, bu canlıların ortak bir atadan geldiklerine delil sayılıyordu. Eğer bu değişik yapılar, mutasyonlar ve doğal seleksiyon tarafından zaman zaman modifiye edilmiş aynı gen-kompleksi tarafından yönetiliyor olsalardı, bu teorinin de bir anlamı olacaktı. Ama ne yazık ki durum böyle değildir. Homolog organların, farklı türlerde tamamen farklı genler tarafından yönetildiği artık bilinmektedir. Ortak bir atadan gelen benzer genler üzerine kurulmuş olan homoloji kavramı çökmüş durumdadır.” (3)

Dikkat edilirse William Fix, “beşparmaklılık homolojisi” hakkındaki evrimci iddiların eski ders kitaplarında yer aldığını, ancak moleküler kanıtların ortaya çıkmasından sonra bu iddianın terk edildiğini söylemektedir. Ama Cumhuriyet Bilim Teknik, tam da bu terk edilmiş iddiayı gündeme getirmekte ve “beşparmaklılığın evrimi nasıl ispatladığı” (!) yönünde yazılar yayınlamaktadır.

Bu durum, bir kez daha, Türkiye”de evrim teorisini savunmak adına ortaya çıkanların gerçekte çok ciddi bir bilgi eksikliği içinde olduklarını ve onyıllar önceden reddedilmiş evrimci iddialara körü körüne inandıklarını göstermektedir. Gerek CBT ekibinin gerekse tüm diğer evrimcilerin, fanatizmi biraz olsun bir kenara bırakıp gelişen bilimin bulgularını incelemeleri gerekmektedir. 2000″li yıllarda vardığımız şu günlerde, inandıkları “evrim” efsanesinin hiç bir dayanağı kalmadığını belki bu sayede görebilirler.

 

1) Coates M. 1991. New palaeontological contributions to limb ontogeny and phylogeny. In: J. R. Hinchcliffe (ed.) Developmental Patterning of the Vertebrate Limb 325-337. New York: Plenum Press; Coates M. I. 1996. The Devonian tetrapod Acanthostega gunnari Jarvik: postcranial anatomy, basal tetrapod interrelationships and patterns of skeletal evolution. Transactions of the Royal Society of Edinburgh 87: 363-421.
2) 4. Denton, Michael, Evolution: A Theory in Crisis (Bethesda, MA: Adler & Adler, 1985), p. 151, 154
3) Fix, William, The Bone Peddlers: Selling Evolution (New York: Macmillan Publishing Co., 1984), s. 189

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.