Focus Dergisinde İnsanın Evrimi Propagandası ve Perde Arkasındaki Gerçek

 Focus dergisinin Kasım 2003 sayısında “İnsanoğlunun Kökeni” başlıklı bir dosya yayınlandı. 6 sayfadan meydana gelen dosyada, insanın hayali evrimi senaryolarına atfedilen fosil bulguları, kronolojik olarak ele alınıyordu. Focus dergisi tüm bunların, insanlığın Afrika�da ortaya çıkıp evrimleştiği tablosunu ortaya çıkardığını iddia ediyordu. Ancak bu yazıdaki iddialar sadece evrimci önyargılara ve hayalgücüne dayanmaktadır. Dosyayı süsleyen resimlerdeki maymun adamlar evrimci önyargılara göre, “özellikle” maymunumsu bir izlenim oluşturacak şekilde “üretilmiştir”

Focus dosyasındaki bu masalları daha önce defalarca açıkladığımız için bunları tekrarlamıyoruz. Ancak yazıdaki paleoantropoloji bilimindeki belirsizlik, çelişki ve kişisel mücadeleleri açıkça ortaya koyan bir bölümü okurlarımıza aktarmak istiyoruz:

“Afrika, insanın kökeni araştırmalarının odağıydı. Australopithecus afarensis, A. Boisei ve Homo habilis bulundu.
Oysa, türler bulundukça köken sorunu karmaşıklaşıyor, kimin kimden türediği karışıyordu. Bilim insanları gruplaştılar ve kişisel kariyer yapmak için farklı şeyler söylemek, bilimsel gerçeklerin önüne geçti. Yetersiz kanıtlar işi daha da zorlaştırdı.” 1 (vurgu bize aittir)

İnsanın evrimi senaryolarının medyada yansıtılan yüzüyle, paleoantropologlar arasındaki yorumları arasında büyük bir çelişki vardır. Medyada insanın evrimi senaryosu kesin bir gerçek olarak sunulur. Kitlelere insanın kökeniyle ilgili evrimci iddiaların sağlam dayanakları olduğu izlenimi verilmeye çalışılır. Oysa paleoantropologlar tamamen aynı fosillere dayanarak son derece farklı senaryolar üretebilmektedir, bu da fosillerin önyargıya dayalı yoruma ne kadar açık olduğunun bir göstergesidir. Ayrıca bu fosiller miktar açısından son derece azdır. Bu durumda paleoantropologların iddiaları hayalgücü ve önyargıyla yoğrulmuş spekülasyonlar olmaktan öteye gidememektedir. Evrimciler bir zamanlar, yeni fosillerin bulunmasıyla bu belirsizliğin giderilebileceği umudunu taşımış olsalar da bu umutlar boşa çıkmış ve bulunan her yeni fosil durumu evrimciler açısından daha da karmaşıklaştırmıştır.
Paleoantropolojinin içinde bulunduğu durumla ilgili bir diğer çarpıcı tespit ise dünyanın en saygın bilim dergilerinden biri olan Nature�da 1990 yılında yayınlanan bir makalede, şu ifadelerle ortaya konmuştur:

“Paleoantropologlar, fosil kayıtlarının azlığına gösterdikleri öfkenin üzerini kapatmaya çalışıyorlar. Paleoantropoloji hala, sadece bir fikir ileriye sürerek ünlü olunabilecek tek bilim dalı olmalı. Paleoantropolojide bir fikrin onay görmesi kimin daha yüksek sesle bağırdığına bağlı.” 2

Medyada İnsanın Evrimi Masallarına Verilen Primin Arka Planı

Paleoantropoloji hakkında bu iki alıntıda ortaya konan ifadeler, fosillerle ilgili evrimci yorumların arkasındaki belirsizliği ve önyargıyı çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu ifadelere bakan birisinin aklına doğal olarak şu sorular gelmektedir:

Paleoantropoloji böylesine belirsizlik ve çelişkilerle dolu olduğu halde, bu tezlere medyada neden büyük prim verilmektedir? Neden kariyer endişesiyle savunulan hayali evrim senaryoları medyada kesin gerçekler gibi sunulmaktadır?

Şüphesiz bu desteğin temelinde sözkonusu yayınları yapanların felsefi kabulleri yatmaktadır. Allah�ın varlığını inkar eden materyalist çevreler, yaşamın rastlantısal olarak ortaya çıktığı ve doğal sebeplerle geliştiğini iddia eden evrim teorisine özel bir önem vermektedirler. Bu çabayı ortaya koyanların topluma verdikleri mesaj, evrim teorisinin bilimsel bir teori olduğu ve bilimin bulgularıyla da desteklendiği yönündedir. Oysa bu sadece bir taktikten ibarettir.

Evrim teorisi sağlam dayanakları bulunan bir teori değil, materyalist/ateist mesajın topluma taşınmasında kullanılan sahte-bilimsel bir araçtır. Bunun apaçık bir göstergesi, teorinin sözcülüğüne savunmuş isimlerin, bu felsefelerle yakından bağlantılı oluşudur. Örneğin, 1950�li yıllardan günümüze kadar geçen sürede evrim teorisini popülerleştirme çabasında öne çıkan isimlerin hepsi ateşli ateistlerdir: Zoolog Ernst Mayr, Genetikçi J.B.S. Haldane, Biyokimyager ve bilim yazarı Isaac Asimov, Doğa bilimci Julian Huxley, Nobel ödüllü Biyolog Jacques Monod, Paleontolog Stephen Jay Gould, Zoolog Richard Dawkins, Felsefe Profesörü Daniel Dennett, Antropolog Eugenie Scott, Jeoloji profesörü Ian Plimer…

Gerçekte insanın evrimi iddialarına verilen medya desteğinin ardında, materyalist dünya görüşünü bilim, eğitim ve kültür alanlarında hakim kılmayı amaçlayan, kapsamlı bir hareket bulunmaktadır. Focus dergisindeki bu son evrim propagandası da bunun son ürünlerinden birini oluşturmaktadır.

Netcevap.org sitesi her zaman olduğu gibi bundan böyle de evrim propagandasının takipçisi olmayı sürdürecek ve Allah�ın izniyle toplumu materyalistlerin sürdürdüğü evrim aldatmacası konusunda bilinçlendirecektir. Hiçbir aldatma girişimi, bilimin gösterdiği yaratılış gerçeğinin üzerini örtemeyecektir. Allah bir Kuran ayetinde şöyle bildirmektedir:

“Onlar, Allah”ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile” (Saff Suresi, 8)

Not: Focus dergisinde konu edilen fosil bulguları hakkında detaylı bilgi için bkz. “Fosiller, Yarı Maymun İnsanların Yaşadığını İspatlamaktadır Yalanı” . Herto Adamı (Homo sapiens idaltu) hakkında detaylı bilgi için bkz. Ntvmsnbc�nin Darwinist Önyargılarına Dikkat

 

1- “İnsanoğlunun Kökeni”, Focus, Kasım 2003, sf. 95

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.