Milliyet Gazetesi”ndeki “İnsan Evrimi” Yanılgısı

9 Ocak 2000 tarihli Milliyet gazetesinde yer alan “İnsan, Diliyle Hayatta Kaldı” başlıklı haberde insanın maymunlarla ortak bir atadan geldiği yönündeki Darwinist iddia tekrarlandı. Ancak haberde önemli bazı bilgi hataları yer alıyordu.

Bu bilgi hatalarının başında, soyu tükenmiş bir insan ırkı olan Neandertal insanlarının “ilkel” ve konuşamayan bir tür olarak gösterilmesi geliyordu. Oysa, evrimci paleontologlar tarafından uzun yıllar boyunca savunulmuş olan bu görüş, son yıllardaki bilimsel bulgular karşısında çökmüş durumdadır.

Milliyet“in haberinde yer alan diğer bilgi hatası ise, evrimciler tarafından “Homo sapiens” sınıflamasına dahil edilmeyen diğer “Homo” (İnsan) gruplarının “insan” olarak sayılmamasıydı. Yani evrimciler tarafından Homo erectus ve Homo neanderthalensis sınıflamasına dahil edilen insanlar, Milliyet tarafından “insan” olarak sayılmıyor, “ilkel” bir canlı türü olarak yorumlanıyordu.

Farklı İnsan “Türleri” Değil, Farklı İnsan Irkları Vardır

Öncelikle bir noktayı belirtmek gerekir: Evrimciler insanoğlunun yeryüzündeki geçmişini, “Homo erectus”, “Homo neanderthalensis” ve “Homo sapiens” gibi farklı kategorilere ayırmayı tercih ederler. Dahası, bu kategorilerin bazılarını diğerlerine göre “ilkel” olarak tanımlarlar. Bundaki amaç, insanın ilkelden gelişmişe doğru ilerleyen bir evrim tarihi yaşadığı yönünde bir izlenim oluşturabilmektedir.

Oysa bilimsel bulgular, evrimcilerin “ilkel” saydıkları kategorilerin, zeka kapasitesi ve anatomi yönünden bizlerden geri olmadıklarını göstermektedir. Bu insanlarla bugün dünya üzerindeki ırklar arasındaki fark, gerçekte “ırk farklılığı”ndan daha büyük değildir. Örneğin eski eski ve ilkel kategori olarak gösterilen Homo erectus, günümüzde halen yaşayan Avustralya yerlilerine (Aborijinlere) büyük benzerlik göstermektedir. Neandertaller ise Eskimolara benzer bir anatomiye sahiptirler. Yani bu kategoriler “insan” sıfatını kazanamamış ilkel “tür”ler değil, farklı anatomik özelliklere sahip ve bir kısmının soyu tükenmiş olan insan ırklarıdır.

Evrimci paleoantropolog Richard Leakey bile Homo erectus“un günümüz insanı ile olan farklılığının ırksal farklılıktan öte bir anlam taşımadığını şöyle ifade eder:

 

Herhangi bir kişi farklılıkları farkedebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs. Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir. Böyle bir varyasyon, topluluklar birbirlerinden uzun zaman aralıklarında ayrı tutuldukları zaman ortaya çıkar. (1)

 

Connecticut Üniversitesi”nden Prof. William Laughlin, Eskimolar ve Aleut Adaları insanları üzerinde uzun yıllar anatomik incelemeler yapmış ve bu insanlar ile Homo erectus”un şaşırtıcı derecede birbirlerine benzediklerini görmüştür. Laughlin”in vardığı sonuç, tüm bu ırkların gerçekte Homo sapiens türüne (günümüz insanına) ait farklı ırklar olduğudur:

 

Hepsi Homo sapiens türüne ait olan Eskimolar ve Avusturalya yerlileri gibi uzak gruplar arasındaki büyük farklılıkları dikkate aldığımızda, Homo erectus“un da kendi içinde farklılıklar taşıyan bu türe (Homo sapiens“e) ait olduğu sonucuna varmak çok mantıklı gözükmektedir. (2)

 

Eğer Eskimolar veya Avusturalya yerlileri bundan 1.5 milyon yıl öncesine kadar yaşamış, sonra da soyu tükenmiş birer insan ırkı olsaydı, bugün onları da evrimci yayınlarda “yarı maymun ilkel insanlar” olarak görecektik. Onların da Milliyet gazetesinde yayınlanan hayali çizimlerde olduğu gibi “maymunsu” portreleri çizilecekti. Homo erectus ve Homo neanderthalensis insanlarına yapılan uygulama işte tam olarak budur.

Neandertallar: Zeki ve Medeni Bir İnsan Irkı

Bu genel hatırlatmanın ardından, Milliyet“in haberinde özellikle vurgulanmış olan Neandertal insanlarına biraz daha yakından bakmakta yarar var. Neandertaller, bir yüzyılı aşkın bir süredir evrimci fantezilere konu olmuşlardır. Oysa son 10-20 yılın bilimsel bulguları, Neandertallerin bize göre hiç bir “ilkel” yanları olmayan bir insan ırkı olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta bu nedenle bir zamanlar Homo neanderthalensis sınıflamasına dahil edilerek Homo sapiens”ten tümüyle ayrı tutulan Neandertaller, artık evrimciler tarafından bile Homo sapiens neanderthalensis olarak anılmakta ve böylece günümüz insanın bir alt sınıfı olarak kabul edilmektedir.

Milliyet gazetesinde Neandertallerin konuşma yetenekleri olmadığı da iddia edilmiştir. Oysa bu da uzun yıllar evrimciler tarafından savunulmasına rağmen artık bir çok otorite tarafından terk edilmiş bir iddiadır. Bu konuda önde gelen bir otorite sayılan New Mexico Üniversitesi”nden paleoantropolog Erik Trinkaus şöyle yazar:

 

Neandertal kalıntıları ve günümüz insanı kemikleri arasında yapılan ayrıntılı karşılaştırmalar göstermektedir ki, Neandertaller”in anatomisinde, ya da hareket, alet kullanımı, zeka seviyesi veya konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde günümüz insanlarından aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur. (3)

 

Öte yandan fosil bulguları, Neandertallerin ileri bir kültüre de sahip olduklarını göstermektedir. Bunun en ilginç örneklerinden biri, Neandertal insanları tarafından yapılmış olan fosilleşmiş bir flüttür. Bir ayının uyluk kemiğinden yapılmış olan söz konusu flüt, arkeolog Ivan Turk tarafından 1995 Temmuz”unda Kuzey Yugoslavya”daki bir mağarada bulunmuştur. Daha sonra da bir müzikolog olan Bob Fink, flütü analiz etmiştir. Fink, karbon testine göre yaşının 43.000 ile 67.000 yıl arasında olduğu düşünülen bu aletin, 4 nota çıkardığını, ve flütte yarım tonlar ve tam tonların da olduğunu tespit etmiştir. Bu keşif, Neandertallerin Batı müziğinin temel formu olan yedi nota ölçüsünü kullandıklarını göstermektedir. Flütü inceleyen Fink, “eski flütün üzerindeki ikinci ve üçüncü delikler arasındaki mesafenin, üçüncü ve dördüncü delikler arasındaki mesafenin iki katı” olduğunu belirtmektedir. Bunun anlamı birinci mesafenin tam notayı, ona komşu olan mesafenin de yarım notayı temsil ettiğidir. “Bu üç nota inkar edilemez bir şekilde diatonik bir ölçekteki gibi ses çıkarır” diyen Fink, Neandertallerin müzik kulağı ve bilgisi olan insanlar olduğunu belirtmektedir. (4)

Diğer bazı fosil bulguları, Neandertallerin ölülerini gömdüklerini, hastalarına baktıklarını, kolye ve benzeri takı eşyaları kullandıklarını göstermektedir. (5)

Öte yandan fosil kazıları sırasında Neandertal insanları tarafından kullanıldığı tespit edilen 30 bin yıllık bir dikiş iğnesi de bulunmuştur. Kemikten yapılmış olan bu iğne son derece düzgündür ve iplik geçirilmesi için açılmış bir deliğe sahiptir. (6) Elbette dikiş iğnesine ihtiyaç duyacak bir giyim-kuşam kültürüne sahip olan insanlar “”ilkel” sayılamaz.

Neandertallerin alet yapma yetenekleri hakkında yapılan en iyi araştırma New Mexico Üniversitesi”nde antropoloji ve arkeoloji profesörü olan Steven L. Kuhn ve Mary C. Stiner”a aittir. İki bilim adamı da evrim teorisini savunmalarına rağmen, yaptıkları arkeolojik araştırmalar ve analizler sonucu, İtalya”nın güneybatı sahilindeki mağaralarda binlerce yıl yaşamış olan Neandertallerin, günümüz insanı gibi kompleks bir düşünce yapısı gerektiren faaliyetlerde bulunduklarını ortaya koymuşlardır. (7)

Kısacası Neandertaller, Milliyet gazetesindeki haberde yazıldığı gibi “ilkel bir insan türü” değil, soyu tükenmiş bir insan ırkıdır.

Milliyet gazetesindeki haber, sanırız bu konuda yeterli araştırma yapılmadan hazırlanmıştır. Sağduyulu ve objektif yayın politikası ile tanınan Milliyet“in, bundan böyle, canlılığın ve insanın kökeni hakkında bilimsel bulgulara uygun bilgiler vermesini diliyoruz.

1- Richard Leakey, The Making of Mankind, London: Sphere Books, 1981, s. 62.
2- Marvin Lubenow, Bones of Contention, Grand Rapids, Baker, 1992. s. 136
3- Erik Trinkaus, “Hard Times Among the Neanderthals”, Natural History, cilt 87, Aralık 1978, s. 10; R. L. Holloway,   “The Neanderthal Brain: What Was Primitive”, American Journal of Physical Anthropology Supplement, Cilt 12, 1991,   s. 94.
4- The AAAS Science News Service, Neandertals Lived Harmoniously, 3 April 1997
5- Ralph Solecki, Shanidar: The First Flower People, Knopf: New York, 1971,sf.196; Paul G. Bahn and Jean Vertut,  Images in the Ice, Leichester: Windward, 1988, sf.72
6- D. Johanson, B. Edgar, From Lucy to Language, s. 99, 107
7- S. L. Kuhn, `Subsistence, Technology, and Adaptive Variation in Middle Paleolithic Italy, American Anthropologist, cilt 94, no 2, 1992, sf. 309-310

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.