Bilim Teknik dergisinin Temmuz 2006 sayısında “Elektrik Balıklarıyla Evrimden Bir Kare” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda, ABD”nin Cornell Üniversitesi araştırmacılarınca bir Afrika ülkesi olan Gabon”da gerçekleştirilen çalışması haber veriliyordu. Bu ülkedeki İvindo Nehri kıyısında çalışan araştırmacılar, nehirde yaşayan elektrikli balıklar üzerinde ölçümler yapmışlardı. Sözkonusu balıklar filbalıkları olarak isimlendiriliyordu ve her bir filbalığı türü, korku, öfke ve çiftleşme isteği gibi durumları diğer bireylere iletebildiği, kendine özgü bir elektrik sinyalleri dizisinden yararlanıyordu. Kuyruklarında bulunan ve işlev olarak pil görevi gören bir organı kullanan balıkların DNA”sını inceleyen araştırmacılar, balıkların farklı sinyaller ürettikleri halde aynı DNA dizisine sahip olduklarını bulmuşlardı.
Bilim ve Teknik yazısında, DNA dizileri aynı olmasına karşın sinyal ve davranışlarında farklılık gösteren balıkların, “evrimden bir kare” oluşturdukları öne sürülüyordu.
Ancak bu iddia zorlama bir spekülasyondan öte gitmemektedir. Evrimciler de kabul etmektedir ki, biyolojik değişimin evrim olarak öne sürülebilmesi için öncelikle kalıtımla ilgili olması gerekir. Biyolojik bir yenilik oluşturan özelliğin DNA”ya eklenen yeni bilgiye dayalı olarak ortaya çıkması ve popülasyon içinde sonraki nesiller boyunca yaygınlaşıp yerleşmesi gerekir. Oysa araştırmacılar sözkonusu çalışmada, elektrikli balıkların “aynı” DNA dizisine sahip olduğunu bulmuşlardır. DNA”da bir değişim olmaksızın sadece davranış farklılıklarını göz önüne alarak evrim spekülasyonları yapmak bilimsel olarak geçersiz bir tutumdur. Açıktır ki, balıklar ne tür sinyallerle haberleşirlerse haberleşsinler, bu konudaki davranışları DNA”larındaki bilgiyi değiştirmeyecek, dolayısıyla kalıtımlarında bir genetik değişime yol açmayacaktır. Kısacası ortada “evrim” spekülasyonu yapmayı gerektirecek hiçbir kanıt bulunmamaktadır.
Evrimci araştırmacılar bu balıklarla ilgili teorilerine gerçekten kanıt sağlamayı amaçlıyorlarsa, balıklarda bu sinyalleri üreten organın ilk olarak nasıl ortaya çıktığını, ne tip mutasyonlar sonucu böyle bir organın gelişmiş olabileceğini detaylandırıp açıklamaları gerekir. Oysa sözkonusu çalışma bu doğrultuda hiçbir bulgu ortaya koymamakta, hatta bu konuyla hiçbir bağlantı taşımamaktadır.. Yapılan şey, balıklarla ilgili herşeyi evrimsel bir sürecin sonucu sayan, sonra da davranış farklılıklarını bu doğrultuda yorumlamaktan ibarettir. Bunun ise bilim değil, körü körüne inanç anlamına geldiği açıktır.
Bilim ve Teknik dergisine Darwinizm”e olan dogmatik bağlılığı bir yana bırakıp bilimsel bulguları objektif olarak yorumlayan bir yayın anlayışı geliştirmesini tavsiye ediyoruz. Böyle olduğu takdirde okurlar ideolojik olarak benimsenen masalları değil, bilimin gerçeklerini öğrenme fırsatı bulabileceklerdir