Science dergisinin 3 Eylül 2004 tarihli sayısında, 2000 yılının sonunda Kenya”da ele geçirilmiş olan Orrorin tugenensis fosili üzerinde yapılan özel bir X-ışını taraması çalışması rapor edildi . Raporda dikkati çeken nokta evrimi bilimsel bir gerçekmiş göstermeyi amaçlayan kelimelerin, cümle aralarına serpiştirilmiş olmasıydı.
Çalışmayı duyuran Anadolu Ajansı haberi; Vatan, Şok ve Cumhuriyet gazetelerinde şu şekilde yayınlandı:
İnsanoğlunun sanıldığı gibi 3 milyon yıl önce değil, bundan çok daha önce, 6 milyon yıl önce iki ayağı üzerinde yürümeye başladığı belirlendi. Science dergisinde dün yayımlanan makaleye göre, şempanze boyunda, 6 milyon yıl önce yaşamış bir canlıya ait fosiller Kenya”da bulundu. Bulunan fosilin uyluk kemeğinin CAT olarak adlandırılan özel bir X-ışını taraması sonucunda, insanın bu atasının iki ayağı üzerinde yürüdüğü kesinleştirildi. Pennsylvania Devlet Üniversitesi”nden Dr. Robert Eckhardt, kemiğin yapısının karşılaştırmalı incelemesi sonucunda “insanın iki ayağı üzerinde, dik olarak yürüdüğüne dair kesin bulgular elde ettiklerini” bildirdi. Genetik bilimine göre şempanzeler ve insanın, ortak atasından 7 milyon yıl önce ayrıldığı belirtiliyor.
Haberde geçen bazı kelimeleri özellikle koyu formda aktarıyoruz çünkü bunlar, evrim masallarının halka bilimsel gerçekler olarak nasıl paketlenip sunulabileceğini gösteriyor. Yazıdaki iddialar “bilimsel otorite”ye dayanılarak ortaya sürülüyor: Bilim adamları çok özel ve gelişmiş tekniklerle bir kemiği analiz ediyor; Görüyorlar ki kemik, iki ayağı üzerinde yürüyen maymunsu bir canlıya ait; Bilim adamları bunun sonucunda, insanın atasının iki ayak üzerinde yürüdüğü şeklinde sözde kesin bilimsel gerçeklere ulaşıyorlar…
Bize sunulan tablo tam olarak böyle. Peki ortalama bir okurun bu tablo karşısında herhangi alternatif bir düşünce yolu arayıp bulması düşünülebilir mi? Tabii ki hayır. Nasıl olur da ortalama bir gazete okuru, konunun uzmanı olan “bilim adamlarının”, “gelişmiş tekniklerle” ulaştığı “bilimsel gerçeklere” karşı çıkabilir; hatta onları sorgulayabilir!
Bu haberde okura sözkonusu çalışmanın arka planı ile neyin varsayım neyin gerçek olduğuna dair hiçbir açıklama yapılmamaktadır. Yapılan şey, “Evrim bir gerçektir” mesajının bilimsel bir görünümde kendisine dikte edilmesidir.
Bizim daima açıklamaya çalıştığımız gibi, medyanın evrim propagandasında “bilimsel otorite”ye dayanılması oldukça sık rastlanabilen bir durumdur. Ancak aynı derecede sık görülen bir başka durum şudur: Medyanın dayandığı bilimsel otoritenin kendisi, bilimsel gerçeklere değil, “hayali spekülasyona” dayanmaktadır. Yani bilimsel otoritenin benimsediği gerçekler olarak sunulan evrim iddiaları, aslında evrimi bir dogma olarak benimsemiş zihinlerin spekülasyonlarından ibarettir.
Örneğin, biraz dikkatli bakıldığında, yukarıdaki alıntıda evrimcilerin kendi spekülasyonlarını nasıl bilimsel gerçeklermiş gibi sundukları görülebilmektedir. Haberde sözü edilen fosil, şempanze boyunda bir canlıya ait bir fosildir. Ve söz konusu çalışmada bunun iki ayağı üzerinde yürüyüp yürümediği araştırılmaktadır. Ama gelgelelim işe bir anda insan dahil edilmekte ve bizlere “İnsanın bu atasının iki ayağı üzerinde yürüdüğü kesinleştirildi” denmektedir.
Burada şöyle bir soru sorulabilir: “Peki ama şempanze boyunda bir canlı fosili, neden insanın atası olmak zorunda olsun? Madem bu fosil şempanze boyunda bir canlıya aittir, belki de bu canlı gerçekten de sadece bir şempanze, ya da bunun benzeri soyu tükenmiş bir maymun türünün kalıntısıdır…?”
Şüphesiz bu soru son derece makul bir sorudur. Ancak çoğu okurun farkında olmadığı bir gerçek vardır. Bu soru, bilimsel araştırmayı yönetmekte olan Darwinistlerin, sorulmasına izin vermediği bir sorudur. Bulunan her fosil evrim teorisine uygun şekilde yorumlanmak zorundadır, aksi takdirde bir bilim adamının bir fosil bulgusuyla ilgili bilgileri, bilimsel bir dergide yayınlatması mümkün olmamaktadır. Bu kemik üzerindeki evrimci iddialar böyle tek taraflı ve dogmatik bir bakış açısının ürünüdür.
Elbette toplumun, bilim adamlarının empoze ettiği materyalist felsefeye göre düşünme zorunluluğu yoktur ve her okur, bilimsel bulguların yaşamın kökeniyle ilgili açıklamalarla olan ilgisini özgür bir şekilde ele alıp değerlendirebilmelidir. Bu yüzden, bizim daima yapmaya çalıştığımız gibi, bilim adamlarının materyalist felsefeye uygun olarak yaptıkları evrimci varsayımları, çalışmalarda elde edilen verilerden “ayıklayarak” okurlara göstermek çok önemlidir. Şimdi bu son çalışmada elde edilen veri hakkında okurlara bilgi verelim ve bunu haberde bizlere sunulan evrimci yorumlarla kıyaslayalım.
Söz konusu çalışmada Orrorin tugenensis”e ait uyluk kemiğinin, Penn State Üniversitesi”nin Karşılaştırmalı Morfoloji ve Mekanik Laboratuvarı”nda rekonstrüksiyon modelini üreten bilim adamları, kemiğin üst boyun kısmına doğru kalınlaştığını bulmuşlardır. Çalışmada elde edilen veri budur.
Objektif olarak düşünüldüğünde bu veriye dayanılarak neler söylenebilir? Günümüzden 6 milyon yıl önce şempanze boyunda bir canlının Kenya”nın tugenensis bölgesinde yaşadığını. Ve bunun belki bir ölçüde iki ayak üzerinde doğrulup yürüyebildiğini.
Peki bizlere haberde söylenen neydi? Bunun insanın atası olduğu ve iki ayak üzerinde yürüdüğünün kesin olarak belirlendiği.
Çelişkili bir durumun varlığı çok açık. Açıklayalım:
Bu kemik günümüzden 6 milyon yıl önce Kenya”da ölmüş bir canlıya aittir. Yani bu fosil tek başına, izole bir zamanı temsil etmektedir. Fosil ile günümüz arasında 6 milyon yıllık devasa bir boşluk vardır. Bu canlının insanın atası olduğunu söylemek, insanın açıkça bu canlının soyundan geldiğini iddia etmek anlamına gelmektedir ki bu, bilimsel yöntemle varılmış bir sonuç değil, hayali bir senaryodur. Bilim dergisi Nature”ın editörü paleontolog Henry Gee bu durumu şöyle ifade etmiştir:
“Yeni fosil bulguları, bu önceden varolan hikayeye uydurulur. Sanki atalar-nesiller zinciri , bizim gerçekten düşünmemiz gereken bir amaçmış gibi biz bu yeni bulgulara “kayıp halkalar” deriz; aslında gerçek farklıdır: bunlar insan önyargılarıyla uyumlu olmaları için şekillendirilen, gerçeğin ardından yaratılan, tamamen insan icadı olan şeylerdir. Gerçekte, insan[ın sözde] evriminin fiziksel kaydı daha mütevazidir. Her fosil, bir başka fosille bilinebilir hiçbir bağı olmayan izole bir noktayı temsil eder ve bunların tümü büyük bir boşluk denizinde yüzüp durmaktadır”. (1)
Üstelik, bir fosilin soyu üzerinde yorumlar yapmanın yanlışlığı bir an için bir yana bırakılacak olsa dahi, yapılan yorumlar açısından Orrorin tugenensis”in bir hominid olup olmadığı ya da hayali evrim ağacındaki konumu üzerinde evrimciler arasında bile uzlaşma bulunmamaktadır. Amerikan bilim dergisi Scientific American”ın editörlerinden Kate Wong, dergisinin 2003 Ocak sayısında yayınlanan bir makalesinde bu fosilin de arasında bulunduğu bazı yeni bulunan fosillerle ilgili olarak aynen şunları yazmıştır:
“Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, ateşli tartışmalara da yol açtılar. Aslında, uzmanlar yeni türlerin soyağacının neresine ait oldukları konusunda ve henüz bir hominidi oluşturan özelliklerin ne olduğu konusunda bile derin görüş farklılıkları taşıyorlar. ” (2)
Dahası, bu çalışmada kullanılan yöntem bazı evrimcilerce güvenilir bulunmamaktadır. Ohio”daki Kent State Üniversitesi”nden antropolog Owen Lovejoy bununla ilgili olarak “Taranmış resimler bazı açılardan problemli ve bunların güvenilir olduğunu düşünmüyorum” yorumunu yapmaktadır . (3)
Görüldüğü gibi, evrimcilerin Orrorin tugenensis ile ilgili kanaatleri, fosille ilgili çalışmanın teorilerini sağlamlaştırdığından değil, evrimi bir dogma olarak benimsemiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Evrim teorisi, materyalizmi benimsemiş herkes için kabul etmesi gereken bir dogmadır. Ve bu dogmayı kabul eden bir bilim adamı bulduğu kemikleri bu inancına uydurup iki ayaklılığa geçişle ilgili evrim masalları anlatabilir ancak bu yorumlar teoriye hiçbir kanıt oluşturmaz.
Sonuç:
Burada Anadolu Ajansı yetkililerini, evrim teorisiyle ilgili haber aktarımlarını hazırlamada bundan böyle çok daha titiz olmaya davet ediyoruz. Evrim teorisi hakkında bilgisiz ve/veya duyarsız bir yazarın hazırladığı bu haber, birçok gazetede yayınlanmış olarak, toplumsal bir yanlış bilgilenme ve yanılma furyasına yol açmıştır. Bu güzide kuruluş, bir dogmayı tek taraflı olarak savunan evrim haberlerinin objektif habercilik ilkesiyle çeliştiğini bilmeli, evrim propagandasına alet olmamalıdır.
1.”IN SEARCH OF DEEP TIME, Beyond the Fossil Record to a New Hıstory of Life”, Henry Gee, The Free Press, A Division fo Simon & Schuster, Inc. , 1999,sf 32.
2. Kate Wong, “An Ancestor to Call Our Own”, Scientific American, Ocak 2003
3. Hillary Mayell, “Fossil Pushes Upright Walking Back 2 Million Years, Study Says”, National Geographic News, 2 Eylül 2004