Örneğin bu deneylerdeki dijital organizmalar, matematiksel yeteneklerine göre �ödüllendirilen� küçük bilgisayar programlarıdır. Başarılı işlemler yapan bir dijital organizmanın çoğalarak daha fazla başarı elde edebileceği bilgisayar zamanı kazanmasına izin verilmektedir.
Daha da önemlisi, bir dijital organizma, bir biyolojik organizma için asla bir yedek olamaz. Konuyu karmaşıklaştırmamak için, tek bir ökaryot hücreyi ele alalım ve Darwinistlere soralım: Acaba kurguladıkları atari oyununda, hücrede bulunan şu kompleks yapı, işlev ve/veya süreçlerden hangisinin “ilikon” karşılıkları mevcuttur?
Çekirdek? Hücre zarı? Sitoplazma? Enzim? Protein? Pleitropy? Kromozomlar? Ribozom? DNA kopyalaması? RNA tercümesi? Yanlışların düzeltilmesi sistemi? Mitoz? Mayoz?…
Biz cevap verelim: Hiçbirinin.
“Replikasyonu ve evrimi in silico olarak simüle eden bilgisayar modelleri nispeten daha kolaycıdır. Bir bilgisayar programı mutasyona uğrayabilir ama çalışmaya devam edebilir. Ancak gerçek moleküller, yapılarında çok küçük bir değişiklik olsa bile, genellikle dramatik ölçüde değişime uğrarlar. Kimyacılar kendi sentezlerinde kalıp olarak çalışabilen çok az kimyasal sisteme sahiplerdir. Ancak mutasyona uğradığı halde yine de �çocuk� sahibi olanların bulunmasının çok daha zor olduğu ortaya çıkmaktadır.” 1
Bir bilgisayar uzmanı olan Kevin Kelly”nin şu sözleri ise daha çarpıcıdır:
“Yakından bakmamıza rağmen, kayıtlı tarihte yeni türlerin doğada ortaya çıktığına şahit olmadık. Aynı zamanda ve çok ilginç bir şekilde, hayvan ıslahı çalışmalarında da yeni türlerin ortaya çıktığnı görmedik. Buna, meyve sineği çalışmalarında yüz milyonlarca nesilde hiç yeni tür ortaya çıkmaması da dahildir ki bunlarda türleşmeyi ortaya çıkarmak için sinek popülasyonlarına hafif ve yoğun baskılar kasıtlı olarak uygulanmıştır. Ve henüz “tür” teriminin bir anlam taşımadığı bilgisayar yaşamında, bir başlangıç sıçramasının ötesinde fışkıran, tamamen yeni tür çeşitlilik artışı görmeyiz.
Doğada, ıslah çalışmalarında ve yapay yaşamda varyasyonun ortaya çıktığını görürüz. Ancak daha büyük ölçekli değişimlerin yokluğunda, varyasyonun sınırlarının dar ve genellikle tür içinde sınırlı olduğunu da görürüz…Henüz hiç kimse, fosil kayıtlarında, gerçek yaşamda veya bilgisayar yaşamında, doğal seleksiyonun, kompleksliği bir sonraki seviyeye pompalamasından kaynaklanan geçiş anlarına şahit olmamıştır. Türlerin etrafında bir yerlerde bu kritik değişime engel olan veya onu gözümüzden kaçırmamıza yol açan şüpheli bir bariyer vardır. 2
Darwinistleri, sanal dünyada sözde ispatlanan hayallerini terk edip, gerçek dünyaya dönmeye ve doğanın gerçeklerinin evrim teorisini yalanladığını kabullenmeye davet ediyoruz.
1. “Synthetic biology: Act natural”, STEVEN A. BENNER, Nature 421, 118 (9 Ocak 2003)
2. Kelly K., “Out of Control: The New Biology of Machines”, 1995, p475