Hürriyet Bilim dergisinin 29 Mart 2003 tarihli sayısında insanın evrimi senaryoları gündeme getirildi. “İnsanlık Nereden Geldi ve Nereye Gidiyor?” başlıklı yazıda ünlü evrimci Phillip Tobias”la yapılan bir ropörtaja yer veriliyordu. Alman Die Zeit gazetesinden özetlenen yazı son yıllarda ortaya çıkarılan bazı fosillerin insanın evrimi senaryolarını ne yönde etkilediği sorusuyla başlıyor, sonra konu dönüp dolaşıp evrim hikayelerinin “vazgeçilmezleri” arasında yer alan dik yürümeye getiriliyordu. İlerleyen sorular incelendiğinde durum değişmiyor ve Hürriyet Bilim“in insanın kökeni araştırmalarında herhangi yeni bir bulguyu haber vermek değil, bilindik evrim masallarını gündeme taşıyarak Darwinizm propagandası yapmak peşinde olduğu ortaya çıkıyordu. Bu yazıda Tobias ve Hürriyet Bilim“in evrim yanılgıları ele alınacak ve evrime delil gibi sunulan bulguların gerçekte insanın hayali soyağacını nasıl yıktığı gösterilecektir.
Hürriyet Bilim, maymun adam silüeti ve kafataslarıyla bezenen ve evrimin hayali ara formlarını gösteren grafikle süslediği yazıda 2001 ve 2002 yıllarında ortaya çıkarılan Ardipithecus ramidus kadabba ve Orrorin tugensis fosillerinden söz etmektedir. Tobias, bu iki bulgunun, daha önce rastlanmayan “hominid” kalıntılarının bulunduğu dönemlere ait olduğunu belirtmektedir. 5.8 milyon yıllık Ardipithecus ramidus kadabba ve 6 milyon yıllık Orrorin tugensis kalıntılarından “hominid” (insanımsı) olarak söz etmekle bunları evrime kanıt gibi sunmaktadır.
Gerçekte ise Artipithecus ramidus kadabba fosiliyle ilgili evrimci iddialar Time dergisinde kapaktan yayınlanmış ancak bu iddialar kısa bir süre sonra sonra dünyaca ünlü bilim adamı John Mastropaolo”nun detaylı analizleriyle çürütülmüştü.
Ardipithecus ramidus kadabba“nın Gerçek Hikayesi
Olayın hikayesi ilginçti: Time dergisi, California Üniversitesi antropologlarından Haile Selaisse”nin Etiyopya”da bulduğu Ardipithecus ramidus kadabba türüne ait fosilleri dünyaya “kayıp halka” olarak duyurmuştu. 21 Temmuz 2001 tarihli sayısında “Maymunlar Nasıl İnsana Dönüştü” başlığıyla kapaktan verdiği haberinde kadabba fosilinden iki ayak üzerinde yürüyen evrimsel bir ata olarak bahsediliyordu. Fosili inceleyen evrimciler 5.2- 5.8 milyon yıl önce iki ayak üzerinde yürüyebildiğini iddia etmişlerdi. Ama iddialarını dayandırdıkları kemik sadece bir ayak parmağıydı. İskelet tam %95 oranında eksikti ama evrimciler “bu parmaktan anlaşılıyor ki bu canlı iki ayak üzerinde yürüyebiliyordu, öyleyse insanların şempanzelerle ortak bir atadan evrimleştiğini göstermektedir” diyebiliyorlardı!
Ardipithecus ramidus kadabba”nın iki ayak üzerinde yürüdüğüne gösterilen sözde kanıt: Tek bir ayak parmağı.
|
Evrimci Time dergisi iddiaların hangi bilimsel kanıtlara dayandığını sorgulama gereği duymamış ve maymun adam resimleriyle süslediği evrim hikayelerini dünyaya bilimsel bir gelişme olarak duyurmuştu.
Fosil biliminde dünyanın en saygın otoritelerinden biri olarak gösterilen Mastropaolo ise ayak parmağını kendisi inceleyip durumdan emin olmak istedi. Kadabba”nın parmağını, insan, şempanze ve babun parmağıyla kıyasladı. Anatomik kriterleri matematiksel açıdan karşılaştıran Mastropaolo”nun vardığı sonuçlar çok farklıydı. Parmak, şempanze ve babun parmağıyla benzeşmiyordu. İnsan parmağıyla arasındaki benzerlik de yetersizdi. Mastropaolo”nun bulguları Amerikan Fizyoloji Derneği”nin düzenlediği San Diego konferansında 27 Ağustos 2002″de açıklandı. Yazının sonuç bölümünde iki ayak üzerinde yürüyen evrimsel ata saptamasının hayalgücüne dayandığı şöyle belirtiliyordu:
“Fosil kemikleri üzerinde yapılan objektif soy analizleri, Haile-Selassie”nin çıkarımlarının ZORAKİ SPEKÜLASYONLAR olduğunu ıspatlamaktadır”
Kısacası Hürriyet Bilim“in Ardipithecus ramidus kadabba hakkında aktardığı evrimci yorumlar birer “zoraki spekülasyon”dan ibaretti…
Bazı evrimcilerin iki ayak üzerinde yürüdüğünü iddia ettiği ve Hürriyet Bilim“in insanın atası olarak gösterdiği oniki küçük kemik: “Orrorin tugensis” |
Orrorin tugensis ise oniki küçük fosil bulgusuna dayandırılan bir türdür. Kalıntıları bulan Fransız araştırmacılar Martin Pickford (Collège de France) ve Brigitte Senut (Ulusal Doğa Tarihleri Müzesi, Paris) bu türün iki ayak üzerinde yürüyen bir tür olduklarını iddia etmelerine rağmen bu görüş evrimciler arasında bile yaygınlık kazanmış değildir. Çoğu evrimci bunun iki ayak üzerinde yürüyen bir tür olamayacağını düşünmektedir. Londra Üniversitesi”nden Profesör Leslie Aiello, bu türün iki ayak üzerinde yürüdüğü iddiasının sağlam temellere dayanmadığını, hatta bu türün insanların değil maymunların atası olabileceğini düşünmektedir .
Hürriyet Bilim yine de Orrorin tugensis fosilini hominid kabul etmek istiyorsa bu durumda defalarca propagandasını yaptığı Lucy fosilini çöpe atmalıdır. Çünkü O.tugensis bulgusunu bulan araştırmacılar, bu türün morfolojik olarak Homo genusuna Australopithecine”lerden, yani Lucy”nin de dahil olduğu Australopithecus afarensis ve A. anamensis türlerinden daha yakın olduğunu ileri sürmektedirler. Araştırmacılar evrimin gerilemiş olamayacağını savunmakta ve Australopithecus genusunun soy ağacından çıkarılmasını talep etmektedirler .
Görüldüğü gibi Hürriyet Bilim“de soy ağacının eski dönemlerine ait olduğu ileri sürülen fosiller, sadece hayalgücüne dayanılarak “hominid” olarak gösterilmektedir.
Sahelanthropus tchadensis |
Hürriyet Bilim“in hakkında yanılgıda olduğu bir başka fosil Sahelanthropus tchadensis fosilidir. Ancak Hürriyet Bilim bu fosille ilgili önemli bir hata yapmakta ve çıkarıldığı yeri Doğu Afrika”daki Rift vadisi olarak göstermektedir. Gerçekte S. Tchadensis fosili Rift vadisi”nin bulunduğu Etiyopya”da değil tam 1500 kilometre batıda, Çad”da çıkarılmıştır. Hürriyet Bilim“in bu yanlışı önemli bir çelişki ortaya koymaktadır çünkü dergi fosilin büyük sansasyon meydana getirdiğini ifade ettiği halde çıkarıldığı yeri tamamen yanlış belirtmektedir. Halbuki fosilin sansasyona neden olmasının en önemli nedenlerinden birisi zaten Doğu Afrika”da değil de 1500 km batıda bir bölgede çıkarılmış olmasıdır. Hürriyet Bilim ciddi bir bilim dergisi olma iddiasındaysa, daha dikkatli olmalıdır.
Derginin bu fosili evrim propagandasına dahil etmesi ise tamamen tutarsız bir yaklaşımdır çünkü 7 milyon yıllık olmasına rağmen evrimci kriterlere göre 1.5-2 milyon yıllık fosillere benziyor olması hayali soyağacını tamamen yıkmaktadır. Evrimciler Sahelanthropus tchadensis fosilinin ortaya çıkarılmasıyla zaten zor ayakta tuttukları soy ağacının artık yıkıldığını, kayıp halka fikrinin de bir efsaneden ibaret olduğunu itiraf etmek zorunda kalmışlardır.
Ünlü Nature dergisinin editörü ve paleontolog Henry Gee The Guardian gazetesinde yayınlanan makalesinde bu konuda şunları yazmıştır:
“Sonuç ne olursa olsun, bu kafatası, bir kez daha ve kesin olarak göstermiştir ki, eskiden beri kabul edilen (insanla maymun arasındaki) “kayıp halka” düşüncesi saçmadır… Şu an çok açık olarak görülmelidir ki, zaten her zaman için son derece sallantılı olan kayıp halka düşüncesi, artık tamamen geçerliliğini yitirmiştir.”
Hürriyet Bilim“in yazısında Sahelanthropus tchadensis fosilinin yaşının evrim teorisine getirdiği sorunlar da aldatmacalı bir şekilde gözardı edilmektedir. Bu fosilin bulunmasıyla birlikte, evrimcilerin savunageldikleri insan-şempanze ayrımının 6 milyon yıllık yaşının tutarsız olduğu ortaya çıkmaktadır. Tobias yazıda İsviçreli Ulfur Arnason”un çalışmasını örnek vermekte ve S.tchadenis fosilinden sonra Arnason”un tarihlendirmesinin temel alınması gerektiğini belirtmektedir. Arnason bu tarihi on milyon ila onüç milyon yıl öncesine atmaktadır. Hürriyet Bilim bu sorunu kolayca geçiştirdiğini düşünebilir, ancak Arnason”un çalışması ele alındığında, evrim adına bir kaçamağa başvurduğu açığa çıkmaktadır. Çünkü onun yaptığı insan-şempanze ayrımı tarihlendirmeleri, tamamen hayalgücü ve önyargıya dayanan moleküler saat yöntemine dayanmaktadır. Arnason önceki tarihlendirmelere karşı çıkmakta ve moleküler saate yeni bir “ayar” getirmektedir. İnsanın sözde evriminin moleküler saat ayarını belirlemede kullandığı canlı ise ilginçtir: Balinalar. Görüldüğü gibi evrime kanıt sağlamak için yapılan tarihlendirmeler açıkça çelişmekte ve evrimciler işlerine gelen moleküler saat ayarını benimsemektedirler. Ortada bilimsel bulguların gösterdiği bir evrim gerçeği değil, bilimsel bulguların kendisine göre çarpıtıldığı bir evrim dogması vardır.
İki Ayaklılık Masalları ve Gerçekler
Hürriyet Bilim“deki yazı evrimcilerin bir başka zoraki manevrasını daha göstermektedir. Bilindiği gibi evrimciler iki ayaklılıkla ilgili olarak onyıllardır aynı masalı anlatır: Ağaçlardan inen ve savanlarda yaşamaya başlayan maymunların avcıları önceden belirlemek için otların arasında doğrulması, sözde, iki ayaklılığa yol açmıştır. Ancak Tobias”ın da belirttiği gibi önceden insanlığın beşiği olarak gösterilen bölgelerin sık ağaçlarla kaplı olduğu ortaya çıkmıştır. Böylece savanlarda iki ayaklı hale gelen maymunların hikayesi çöpe atılmak zorunda kalmış ve ağaç dallarında dengede kalmaya çalışan maymunların ağaç tepelerinde iki ayaklı hale geldiği, yere indiklerinde zaten iki ayak üzerinde yürüme kabiliyetine sahip oldukları tezi benimsenmiştir. Bu tezin önde gelen savunucularından Robin Crompton, iddiasına delil olarak Afrika ülkelerinden Uganda”nın Bwindi bölgesinde rastladığı iki ayak üzerinde yürüyebilen şempanzeleri göstermektedir. The Scotsman gazetesinde “İki Ayaklı Şempanzeler Darwin”in Teorisini Çiğniyor” başlığıyla haber verilen şempanzelerin eski iddiayı çürüttüğü savunulmaktadır.
Tüm bunlar aslında, evrimcilerin bilimsel bulgular karşısında kolaylıkla iddialarını terkettiklerini, ancak “evrim” fikrinden asla vazgeçmediklerini göstermektedir.
Hürriyet Bilim“deki ropörtaj ise, hiçbir bilimsel değer taşımayan, sadece Darwinizm”in geçersizliği defalarca kanıtlanan tezlerinin veya delilsiz spekülasyonlarının tekrarı olan bir yazıdan ibarettir. Ropörtajda ortaya konan sorular zaten bilimsel cevaplar aramamaktadır. Son sorulardan biri ropörtajın yapılış amacını açıkça ortaya koymaktadır. Bu soru şu şekildedir: “Geçmişe dönüp kendinizi bir Australopithecus yerine koyduğunuzda, Homo sapiens”e ne gibi kalıtlar bırakırsınız?”
Burada Darwinizm”e ve Australopithecus“un gerçekten kendi atası oluduğuna körükörüne “inanan” bir evrimcinin sorusuyla karşı karşıyayız. Eğer bu insan bilimsel bir konuda bilimsel bir cevap arıyor olsaydı “cevabı olmayan” böyle bir soru sormazdı. Tahmin edileceği gibi, Tobias”ın bu saçma soruya verdiği cevap da saçma olmuştur. Tobias cevabında, dil yeteneğinin kaybedilmemesi gerektiğini belirtmektedir. Bu cevap ilgisizdir çünkü Australopithecus”larda konuşma yeteneği olmadığını bütün evrimciler kabul etmektedir. Elbette bu tamamen bilim dışı bir yaklaşımdır ve Darwinist dogmanın insanları nasıl sabit fikirli hale getirdiğini açıkça göstermektedir. Hürriyet Bilim dergisi de bu ropörtajı sözde “bilim” olarak okurlarına aktarmakla büyük bir hata yapmaktadır.
Sonuç
Hürriyet Bilim“de verilen bu ropörtaj hiçbir bilimsel değer taşımamaktadır. Hürriyet Bilim, evrimcilerin bile hominid olarak kabul etmedikleri fosilleri insanın sözde evrimine delil göstermektedir. Halbuki yukarıda da gösterdiğimiz gibi bu fosiller evrim senaryolarına açık birer darbe oluşturmaktadırlar. Dergiden beklenen insanın kökeni hakkındaki yanılgılarını terketmesi ve insanın gerçek kökenini yani yaratılış gerçeğini kabul etmesidir. Modern bilim canlılığın tesadüflerle değil yaratılışla ortaya çıktığını göstermektedir. Hürriyet Bilim“in başlığı olan “İnsanlık nereden geldi ve nereye gidiyor?” sorusunun cevabı da açıktır: Allah insanı yaratmıştır ölümünden sonra kendisine döndürecektir. Kuran”ın Müminun Suresinde bu gerçek şöyle bildirilmektedir:
“Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.
Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.
Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak”ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.
Sonra bunun ardından siz gerçekten ölecek olanlarsınız.
Sonra siz gerçekten kıyamet günü diriltileceksiniz.” (Müminun Suresi, 12-16)