Vatan gazetesinin bir diğer iddiası da, bilincin hayali evrimi sonrasında dilin de evrimleştiğini yönündedir. Pek çok evrimcini bile dilin evrimleşemeyeceğini açıkça kabul etmelerine rağmen, Vatan gazetesi, ideolojik sebeplerle ayakta tutulmaya çalışılan evrim destekçiliğine devam etmiştir.
Düşünerek konuşma becerisi, yalnızca insana özgü bir kavramdır. İnsan, düşüncelerini dil sayesinde düzenli kalıplar ve karşı tarafın anlayacağı şekilde anlamlı ifade edebilir. Tüm bunlar, son derece özelleşmiş kas hareketleri ve söz dizimi gerektirdiği halde, insan konuşurken bunların farkında bile değildir. 100″e yakın kasın uyumlu şekilde kasılıp gevşeyerek sesler, heceler ve kelimeler çıkarması ve özne, yüklem, zamir gibi ögelerin uygun sırada dizilmesiyle karşı tarafın anlayacağı cümleler ortaya çıkar. Bu kadar kompleks aşamalara dayalı bir yeteneği kullanmak için insanın “dilemek” dışında neredeyse hiçbir şey yapmıyor oluşu, konuşmanın biyolojik yapılarla sınırlı bir yetenek olmadığını açıkça göstermektedir.
İnsanın konuşma becerisi, evrim sürecinin hayali gereklilikleriyle veya hayali mekanizmalarıyla açıklanamayan son derece kompleks bir yetenektir. Evrimciler, uzun çalışmalarına rağmen, son derece kompleks bir yetenek olan konuşmanın, basit hayvansı iletişim şekillerinden evrimleştiği yönündeki iddialarına kanıt göstermede tamamen başarısız olmuşlardır. Pennsylvania Üniversitesi”nden David Premack”in, “İnsan dili, evrim teorisi için bir utançtır” 1 şeklindeki sözleri bu başarısızlığı net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ünlü dilbilimci Derek Bickerton, “utancın” sebeplerini şöyle özetlemiştir:
“Konuşma insan öncesi bir nesilden gelmiş olabilir mi? Hayır. Hayvan iletişimi yapılarına benzeşmekte midir? Hayır… Hiçbir maymun, yoğun eğitime rağmen, gramer kurallarının köklerine vakıf olamamıştır. Kelimeler nasıl ortaya çıktı, sözlerin dizilişi nasıl ortaya çıktı? Bu problemler konuşmanın evriminin kalbinde yatmaktadır.” 2
W. K. Wilkins ve J. Wakefield adlı iki evrimci beyin araştırmacısı ise bu konuda şunları söylemektedirler:
“Dil evriminin geçiş aşamalarıyla ilgili delil yoktur. Buna rağmen, alternatif fikirleri kabul etmemiz zordur. Eğer türe özgü bazı özellikler parçalara ayrılmış bir şekilde evrimleşmiyorsa, bu durumu açıklamak için iki yol gözüküyor. Ya henüz keşfedemediğimiz bir güç, belki de ilahi bir müdahaleyle, olması gerektiği gibi yerleştirilmiştir. Ya da türlerin gelişiminde nispeten ani bir değişikliğin, belki de bir tür spontane ve yaygın mutasyonun sonucudur… Ama böyle tesadüfi bir mutasyonun rastlantısal doğası, bu iddiayı şüpheli bir hale getiriyor. Daha önce belirtildiği gibi (Pinker and Bloom, 1990), dil gibi kompleks ve görünüşe göre görevlerine bu kadar ideal bir şekilde uygun bir sisteme yol açacak mutasyonun ihtimali yok denecek kadar düşüktür.” 3
Evrimci ön yargılara saplanıp kalmayan birisi için ise konuşma becerisinin kaynağı çok açıktır. Bu yeteneği insana veren Yüce Allah”tır. Allah insanlara konuşmayı ilham eder ve onları konuşturur. Bu gerçek bir Kuran ayetinde şöyle haber verilir:
“… Dediler ki: “Her şeye nutku verip-konuşturan Allah, bizi konuşturdu. Sizi ilk defa O yarattı ve O”na döndürülüyorsunuz.” (Fussilet Suresi, 21)
Sonuç:
Vatan gazetesi, hiçbir açıklama getiremediği dilin evrimi senaryosunu, sadece tek bir cümle içine sığdırmış ve konuyla ilgili gerçekleri açıkça görmezden gelmiştir. Dil, tıpkı insan beyni ve insan bilinci gibi, evrimleşmesi imkansız olan yapılardan biridir. Pek çok Darwinist”in günümüzde kabul etmek zorunda kaldığı bu gerçeği, Vatan gazetesinin de en kısa zamanda kavramasını diliyoruz.
1. Swisher III, Roger Lewin, “Java Man”, Abacus, London, 2002, sf. 205
2. Derek Bickerton, “Babel”s Cornerstone,” New Scientist (vol. 156, October 4, 1997), s. 42
3. Wilkins, W.K. & Wakefield, J. (1995). Brain evolution and neurolinguistic preconditions. Behavioral and Brain Sciences 18 (1): 161-226