Cumhuriyet Bilim Teknik (CBT) dergisinin 31 Temmuz 2004 tarihli sayısında “Bebek diliyle konuşmak” başlığıyla bir haber yayınlandı. Haberde Florida State University”den fiziksel antropolog Dean Falk tarafından ortaya atılan, dilin kökeniyle ilgili son bir iddiaya yer veriliyordu. Falk, insan dilinin evrimsel bir süreçte ortaya çıktığını savunuyor bu iddiasına dayanak olarak annelerin çocuklarını sakinleştirmek için çıkardıkları sesleri gösteriyordu. Bir bebeğin yanındaki yetişkinlerin, konuşmalarını değiştirerek uyguladıkları bebek dili, Falk’a göre hayali evrim sürecindeki, hayali hominid annelerce uygulanmış, bu da kompleks dilin gelişimine yol açmıştı.
Falk’un bu zorlama iddiası tamamen kendi ön yargılarına göre ürettiği bir masaldan başka bir şey değildir. İnsanın ve dolayısıyla dilin evrimini en başta bir dogma, tartışılmaz bir gerçek olarak kabul etmiş olan Falk, çevresinde gördüğü bazı olayları kendi kanaatleri doğrultusunda yorumlamaktadır. Ancak bunların insan dilinin evrimi senaryosunu destekleyici bilimsel bir değeri bulunmamaktadır. Bunlar objektif incelemeye tabi tutulması mümkün olmayan, subjektif yorumlardan ibarettir. Örneğin bir başka araştırmacı da çıkıp da insan diliyle şempanze annelerin çıkardığı sesler arasında ilişki kurup hayali hominidlerin de bir zamanlar böyle sesler çıkardığını ve bunların başka faktörlerin devreye girmesiyle dilin gelişimine yol açtığını öne sürebilir. Bu gibi subjektif iddiaların doğruluğu bilimsel olarak incelenemez. Evrimcilerin bunları kabul etmiş olması ve bu masallara destek vererek bunları bilimsel bir görünümde sunmaları da bu durumu değiştirmez.
Aslında insan dilinin kökenini evrimle açıklama iddasındaki bilim adamlarının böylesine hayali masallara başvuruyor olması da son derece dikkat çekicidir. Acaba bilim adamları evrimi savunurken neden bilimsel kanıtlara değil de böyle hayali masallara başvurmak zorunda kalmaktadırlar?
Fosil bulguları konuşma yeteneğiyle ilgili son derece kısıtlı ve dolaylı bilgiler ortaya koyabilmektedir. Günümüz insanlarının konuşma yeteneği üzerinde yapılan incelemelerde elde edilebilen somut veriler ise bunun evrimsel bir süreçte ortaya çıktığı iddiasını reddeden sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu durum evrimciler için kesin bir açmaz oluşturmaktadır.
Sözde, diğer hayvanlar gibi evrimsel bir süreci olan insan, hiçbir hayvanda görülmeyen ve kademeli bir gelişimle açıklanması mümkün olmayan sözdizimi yeteneğine sahiptir. Dilin; sözdiziminin yanısıra, anlam bilim, gramer gibi her biri kompleks kognitif (tanısal) fonksiyonlar gerektiren ve ancak bunları yorumlayabilen bir aklın varlığıyla anlam kazanan unsurları da vardır.
Bu gibi unsurlara dayalı konuşma yeteneğinin kademeli bir gelişimde ortaya çıktığını savunmak söz konusu dahi değildir. Araştırmalar konuşma yeteneğinin sonradan kazanılmadığını, tüm insanların bununla birlikte doğduklarını ortaya koymuştur. Bu durum dilin kökeninin evrim olmadığını, dilin insanla birlikte var olduğunu, bir diğer deyişle Allah tarafından yaratılmış olduğunu ortaya koymaktadır. (Bu konudaki detaylı bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz)
Kısacası dil yeteneğiyle ilgili bilimsel gözlemler, CBT’deki evrimci bakış açısını reddetmektedir. Gerçekte dili evrimle açıklama iddiasındaki bilim adamları çıkmazdadırlar ve dilin evrimiyle ilgili iddiaları ancak körükörüne bir inanca dayanılarak üretilmiş masallardan ibarettir