National Geographic TV’de 7 Mayıs 2003 günü “Kayıp Dünyalar: Zamanda Kaybolan Balık” isimli bir belgesel yayınlandı. Belgeselde, bir zamanlar evrim teorisinin sudan karaya geçiş iddiasına dayanak gösterilen ancak 1938 yılında ve sonrasında da birçok kereler canlı ele geçirilen örnekleriyle evrime büyük bir darbe vuran Coelacanth konu ediliyordu. Ancak National Geographic TV Coelacanth’ın teoriye vurduğu darbelerden hiç söz etmediği gibi, hayret verici bir şekilde, balığın Darwin’i haklı çıkardığını ileri sürüyordu!
National Geographic, belgeselin en başında şu ifadelere yer verdi: “Darwin, ‘yaşayan fosiller’ terimini icad etmiş ve okyanus dibinde evrim baskısından kaçmayı başaran canlıların değişmeden kalabileceklerini ileri sürmüştü”. Balığın canlı halde ilk olarak nasıl ele geçirildiği anlatıldıktan sonra ‘Darwin’in neredeyse yüz yıllık teorisine destek sağlandı’ denilerek izleyicilere yanıltıcı bir şekilde propaganda yapıldı.
Böylece izleyicilerin konunun arka planı hakkındaki bilgilerinin yetersizliği suistimal edilmiş oldu.
Belgeselde Coelacanth kara omurgalılarının atası ve 400 milyon yıldır değişmeyen, ilkel bir balık olarak tanıtıldı. Biz 14 Nisan 2003 tarihinde Discovery Channel’da aynı konuyu işleyen “Derinlerdeki Dinozorlar” isimli belgeselde de benzer evrimci ifadelere rastlamış ve cevabını vermiştik. Bu yüzden konunun detaylarına girmeyi gereksiz buluyoruz. Ancak National Geographic TV’nin yanılgısının ortaya çıkması açısından bir-iki noktayı kısaca vurgulama gereği duyuyoruz.
Öncelikle Coelacanth evrim teorisi için destekleyici değil tahripkar bir bulgudur. Balığın fosillerinin sahip olduğu yüzgeçlerde kemiklerin bulunması, evrimciler tarafından bir süre sudan karaya geçişin kanıtı olarak gösterilmesine yol açmıştır. Balık canlı ele geçirilip doğal ortamında izlendiğinde yüzgeçlerin tahmin edildiği gibi deniz tabanında yürümede kullanılmadığı, tam anlamıyla birer yüzgeç görevi gördükleri görülmüştür. Böylece sudan karaya geçiş teorisinde kurtarıcı olarak tutunulmaya çalışılan fosillerin evrime kanıt olmadığı anlaşılmıştır. Sonuçta Coelacanth evrim teorisinin sudan karaya geçiş tezini dayanaksız bırakmıştır.
İkincisi Coelacanthların tam 400 milyon yıldır hiç değişmedikleri bilinmektedir. Bu sabit canlı nasıl olur da doğaya bakış açısını tamamen değişim üzerine kuran bir teoriye kanıt olarak gösterilebilir? National Geographic TV, hiçbir “evrim izi” göstermeyen bir canlıyı ‘evrim delili’ olarak göstermesini hangi mantıkla açıklayabilir?
Bu noktada Darwin’den alıntı yapılıp ‘yaşayan fosiller’ terimini onun icad ettiğini belirterek, okyanus tabanlarında evrim baskısından kaçılabileceğini iddia etmek de tutarlı bir argüman değildir. National Geographic kanıtları şaşırtıcı derecede taraflı yorumlamakta, evrime darbe oluşturan bir kanıtla açıkça karşılaştığında hemen Darwin’in bazı belirlemelerine başvurup bunları çarpıtarak oluşturduğu aldatmacanın arkasına saklanmaktadır. Darwin yaşayan fosillerden evrim lehine bir kanıt olarak söz etmemiştir ki, bu fosillerin varlığı onu haklı çıkarsın!
Bu; ‘Darwin Galapagos adalarında ispinoz kuşları gördüğünü yazmıştı, bunlar gerçekten de bu adalarda yaşıyor, demek ki Darwin’in teorisine kanıt ortaya çıktı’ demek kadar saçmadır.
Sanırız National Geographic TV aslında Coelacanth hakkındaki gerçekleri bilmektedir, ancak aynı zamanda bunları açıkça ifade etmenin Darwinizm’e temelden darbe vuracağını da bildiğinden gerçeği anlamazdan gelmektedir. Ne var ki bu hatalı tutumun Darwinizm’i haklı çıkarmaya yetmeyeceği açıktır.
National Geographic TV’ye bu noktada bir tavsiyede bulunuyor ve Coelacanth konusunda Focus dergisinin objektifliğini örnek almasını öneriyoruz. Nisan sayısında balığı konu eden Focus, balığın evrim teorisine vurduğu darbeleri gayet açık ve objektif bir şekilde aktarmış biz de bu davranışı tebrik ederek tüm evrimcilerin bunu örnek alması yönünde bir çağrıda bulunmuştuk. National Geographic TV ancak yayınlarında bu objektifliği göstermeyi başarabilirse bilim kanalı olma yolundaki iddiasını inandırıcı kılabilir.