Bilindiği gibi son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri insan klonlanması oldu. Ahlaki açıdan, uygulanmasının doğru olup olmadığı tartışılan bu önemli konu, ülkemiz basınında da geniş olarak yer aldı. Ancak çoğu kez çarpıtıldı, yanlış anlaşıldı ve yanlış yorumlandı.
Örneğin herhangi bir canlının veya insanın klonlanması konusu, “İnsan Bir Koyun Yarattı” veya 6 Ağustos 2001 tarihli Star gazetesinde olduğu gibi “Ve İnsan İnsanı Yaratıyor” gibi başlıklarla duyuruldu. Hatta, bazı medya kuruluşları, klonlamanın, Yaratılış gerçeğine karşı ve evrim teorisi lehinde bir delil olduğunu öne sürecek kadar ileri gittiler.
Ancak, bu kişi ve kuruluşların bilerek veya bilmeyerek gözardı ettikleri çok açık bir gerçek vardır: Bir canlının klonlanması, o canlıyı yaratmak değildir. Yaratmak, bir canlıyı yoktan varetmektir ve bu sadece Allah”a mahsustur. Klonlamada ise zaten varolan bir hücrenin içindeki genetik materyal ve bilgi kullanılmaktadır. Ve bu hücrenin içindeki bilgi başka bir yere, taşıyıcı olan annenin yumurtasına aktarılmaktadır. Bu, bir canlıyı yaratmak değildir.
Bunu bir kaç örnekle açıklayabiliriz. Bir insan bir saksıya bir tohum ektiğinde ve o saksıda bir süre sonra bir gül açtığında, o insan o gülü yaratmış olmaz. Sadece, tohum ekmiştir. Veya bir çiftçi tarlasına tohum ektiğinde ve bir süre sonra bir ayçiçeği tarlasına sahip olduğunda, o tarlayı, o ayçiçeklerini yaratmış olmaz. Sadece tohumlarını ekerek, gübreleyip, çapalayarak ayçiçeklerinin çıkmasına uygun ortam hazırlamış olabilir.
Ayrıca, klonlama sonucunda anne rahminden doğarak dünyaya gelecek olan insan, diğer tüm insanlar gibi Allah”ın kendisine verdiği yepyeni bir ruh ile doğacaktır. Klonlama da kopyalanan sadece fiziksel özelliklerdir. Nasıl ki tek yumurta ikizlerinin bütün DNA bilgileri aynıdır ve dolayısıyla fiziksel özellikleri tıpatıp benzerdir, ancak ruhları, kişilikleri birbirinden farklıdır; klonlamada da benzer bir durum söz konusudur. Klonlama konusunda çalışmaları olan ve ilk insan klonlama konusunda izin bekleyen İtalyan doktor Prof. Dr. Severino Antinori bu konuyu şöyle açıklamaktadır:
“Bu klonlama fotokopi gibi değil. Aynı kişileri yapmıyoruz ki. Vücut fotokopisi yapılabilir ama psikolojisi yapılamaz. Anneye ait DNA denilen bir yapı var. Bunu yapmak isteseler bile insanın tıpatıp aynısı kopyalanamaz.” (Akşam Gazetesi, 6 Ağustos 2001)
Sonuçta belirtilmesi gereken açık ve kesin gerçek, kopyalama işleminin bir “yaratma” olmadığıdır. Yaratmak, cansız maddeyi canlı hale getirmek, ona canlı bir beden ve ruh vermek anlamına gelir ki, bunun ne insan eliyle ne de doğal süreçlerle mümkün olmadığı açıkça ortadadır.
Nitekim Kuran”da da bu gerçek haber verilir ve “ölüden diriyi çıkarmanın”, yani cansız maddeye can vermenin Allah”a ait olduğu açıklanır: “O ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır, ölümünden sonra da yeri diriltir. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.” (Rum Suresi, 19)
Basınımızın bu konuda daha akılcı olması, klonlamayı “yaratmak” gibi göstermeye çalışarak, vahim bir bilgisizlik sergilemekten bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir.