Radikal gazetesinin 4 Eylül 2005 tarihli Radikal İki ekinde, “Çıplak ve Deli Maymun: İnsan” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Araştırma görevlisi Ferhat Kaya imzasını taşıyan yazıda insandan tüyleri olmayan bir maymun türü olarak söz ediliyor, insanın doğadaki yeri, kimliği ve antropolojide hakim olan bazı felsefi düşüncelerle ilgili yorumlar yapılıyordu. Kaya, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, insanın sıradan bir hayvan türü olduğu iddialarını hiçbir şekilde savunmaya kalkışmıyor, böylelikle yazdıkları dayanaksız ve boş inanç ifadelerinden ibaret kalıyordu.
Darwinistler tarafından primatlarla birlikte sınıflandırılan insanın, bu canlılarla evrimsel olarak bağlantılı olduğunu iddia etmek tamamen ideolojik bir tercihtir. Kaya’nın insanı, tüylerini dökmüş bir hayvan türü olarak görmesi sadece kendi dünya görüşüyle ilgilidir. Bu dünya görüşü, modern bilimin bulgularıyla kesin olarak çürütülmüş olan evrim teorisini temel almaktadır. İnsanın, şempanzelerle ortak bir atadan ayrıldığı iddiası, hiçbir fosil kanıta sahip olmadığı gibi, insanla şempanze arasında anatomide ve bilinç kapasitesindeki farklılıkları açıklayabilecek herhangi bir evrim mekanizması da yoktur. Dahası, bir imkansızı kabul etsek ve bu farkı geliştirebilecek bir evrimsel mekanizma olduğunu farz etsek bile, evrim teorisine göre şempanze soyuyla hayali ayrıma dair 5 ila 7 milyon yıl olarak önerilen süre, yine evrime göre insanın sahip olduğu üstün ve özgün nitelikleri hiçbir şekilde üretemez. Ama zaten zaman probleminden önce evrimcilerin herhangi bir anatomik farklılığın evrimsel olarak meydana gelişini delilendirmeleri gerekmektedir. Bunu yapamamışlardır ve yapabilmeleri de mümkün değildir.
Paris Üniversitesi profesörlerinden matematikçi ve doktor Marcel-Paul Schützenberger, iki ayaklılık da dahil olmak üzere insan ve şempanze arasındaki farklılıkların evrimle açıklanamadığını şu sözlerle itiraf etmiştir:
“Kademeli gelişimciler ve sıçramalı evrimi savunanlar, insanı [sözde evrimle] gelişmiş primatlardan ayıran şu birkaç biyolojik sistemin bir ölçüde eş zamanlı şekilde ortaya çıkışını açıklamada tamamen yetersizdirler: Leğen kemiğinin değişiminin eşlik ettiği iki ayaklılık ve şüphesiz beyincik, parmak uçları özellikle hassas bir dokunma duyusu veren, çok daha becerikli eller; fonasyona (ses çıkarmaya) izin veren yutaktaki değişimler; merkezi sinir sisteminin özellikle temporal lobu seviyesinde, özellikle lisanı tanımaya izin veren değişimler. Embriyo oluşumu açısından bu anatomik sistemler birbirlerinden tamamen farklıdırlar. (Schutzenberger M-P., in “The Miracles of Darwinism: Marcel-Paul Schutzenberger ile Ropörtaj” Origins & Design , Vol. 17, No. 2, Bahar 1996, sf.10-15.) Görüldüğü gibi insanı evrimle ortaya çıkmış bir maymun türü olarak görmek ve göstermek isteyenler, bu bakışlarını destekleyebilecek hiçbir bilimsel kanıta sahip değildirler. (Daha fazla bilgi için bkz. İnsanın Kökeni)
Kaya’ya, evrim teorisine olan amaçsızca bağlılığını bilimsel kanıtlar ışığında -ve önyargılardan sıyrılmış olarak- gözden geçirmesini tavsiye ediyoruz. Hem insan, hem de maymunlar Yüce Allah’ın üstün yaratmasıyla var olmuşlardır.