Cumhuriyet Bilim Teknik (CBT) dergisinin 17 Temmuz 2004 tarihli sayısında “Virüsler Üç Milyar Yıldır Dünyaya Kan Kusturuyor” başlıklı bir yazı yayınlandı. Çalışmada, Sulfolobus solfataricus arke-bakterisi üzerinde saptanan bir virüs türünü genetik materyal açısından diğer bazı virüslerle kıyaslayan araştırmacıların elde ettiği sonuçlar, evrimci bir bakış açısından yorumlanıyordu. Yazıda Montana Eyalet Üniversitesi virüs uzmanlarından Mark Young, söz konusu virüsün, yapıtaşlarının kıvrılımı açısından, bakterileri yok eden virüsler ve ökaryotlara bulaşan adenovirüslerde de rastlanılan bir modele sahip olduğunu belirtiyor, bu durumun yakınsak evrimle üç defa ve farklı kollardan ortaya çıkmış olabileceğini öne sürüyordu. Ancak Young daha sonra bu ihtimalin kuvvetli olmadığı şeklinde bir çekincesini de ortaya koyuyor, virüslerin ortak bir atadan evrimleşmiş olabileceğini de hesaba katmak gerektiğini de söyleyerek bulguları körükörüne evrimle açıklamaya çalışıyordu.
Young’ın yorumlarındaki dogmatizm bir yana, virüslerde ortak moleküllerin dizilimini inceleyen bu gibi çalışmaların evrim teorisini destekleyici hiçbir bilimsel rolü bulunmamaktadır. Bunlar evrimi en baştan bir dogma olarak benimsemiş araştırmacıların, benzerlik ve farklılıkları kendi kanaatleri doğrultusunda subjektif olarak yorumladıkları çalışmalardır. Biyokimya profesörü Michael J. Behe “moleküler evrim” yakıştırmasının tamamen yanıltıcı olduğunu, gerçekte incelenen moleküllerin dahil olduğu biyokimyasal sistem ve süreçlerin aşama aşama ortaya çıktığına dair deneysel hiçbir kanıt olmadığını anlatır. Behe, “Darwin’in Kara Kutusu: Evrime Biyokimyasal Başkaldırı” isimli kitabında şunları yazmaktadır:
“Moleküler evrim, bilimsel otoriteye dayalı değildir. Bilimsel literatürde -prestijli dergilerde, uzmanlık dergilerinde veya kitaplarda- gerçek, kompleks, biyokimyasal bir sistemin nasıl meydana ortaya çıktığı hatta veya çıkmış olabileceğine dair hiçbir yayın yoktur. Böyle bir evrimin gerçekleştiğine dair iddialar vardır ancak bunların bir tanesi dahi ilgili deney veya hesaplamalarla desteklenmiş değildir. Moleküler evrimi hiç kimse doğrudan tecrübe ile bilmediği ve bu bilgi iddialarının dayandırılabileceği bir zemin olmadığı için gerçek anlamda şu söylenebilir ki…Darwinci moleküler evrim sadece boş [kanıtsal temeli bulunmayan] bir haykırmadan ibarettir.” 1
Öte yandan CBT’deki bu yazı, evrimcilerin dogmatizmini yansıtması açısından oldukça çarpıcı bir örnek oluşturmaktadır. CBT haberi şöyle başlamaktadır:
“Son bulunan ve öncekileri hiç andırmayan bir türü de dahil olmak üzere, tüm virüsler ortak bir tasarım ilkesini paylaşıyorlar.”
Görüldüğü gibi bu çalışmada virüslerde ortak bir tasarım ilkesinin varlığı tespit edilmiştir ve CBT bunu kendisi teyid etmektedir. Ancak ortak tasarım ilkesinin varlığına rağmen virüslerin amaçsız bir süreç olarak savunulan evrimle açıklanmaya çalışılması açıkça mantıksal bir çelişki oluşturmaktadır.
Çünkü ortak tasarım ilkesi, evrim gibi amaçsız doğal mekanizmalara dayalı bir sürecin değil, bilinçli tasarımın kanıtını oluşturur. Örneğin bilgisayarları inceleyen herkes bunların insanlarca rahat kullanımını hedefleyen bir takım ortak tasarım prensiplerine sahip olduğunu görebilir.
Harf karakterlerinin klavye dizilimi (F veya Q klavyedeki gibi), tüm bilgisayarlarda aynı şekildedir. F veya Q klavye dizilimlerinin bilgisayarlarda ortak tasarım ilkesi oluşturması, açıktır ki, bilinçli tasarıma işaret eder. Bu gibi tasarım ilkeleri, belli bir amaç doğrultusunda bunları tasarlayan bilinçli insanların varlığını gösterir. Aynı şekilde virüslerdeki ortak tasarım ilkesi de bilinçli tasarım göstergesidir. Ancak materyalizme körükörüne bağlı olan CBT, bu tasarım ilkelerinin varlığını açıkça teyid ettiği halde gözükapalı bir yaklaşım sergilemekte ve evrim masalları anlatmayı sürdürmektedir. CBT’nin bu tutumu, bilgisayar tuş dizilimini, bilgisayarları kör tesadüflerin ve amaçsız doğa olaylarının bir ürünü kabul eden körükörüne bir inanca göre yorumlanması gibidir.
Söz konusu yazı, CBT’nin evrime körükörüne bağlılığını, akılcılığı tamamen terk etmiş bir şekilde sürdürmekte olduğunun son bir göstergesini oluşturmaktadır. CBT yetkililerine bu körükörüne inançlarını terk etmeye ve okurlarının zihinlerini evrim dogmasıyla karartmaktan vazgeçmeye davet ediyoruz.
Not: Young’ın virüslerin kökenini açıklamada başvurduğu yakınsak evrim, evrim teorisinin en temel tezlerinden biri olan homoloji tezine aykırı olan benzerliklerin, “evrim” etiketiyle etiketlendirilip teori lehinde kanıtmış gibi yansıtılması taktiğinin bir ürünüdür. Dilerseniz bu konuda daha fazla bilgiyi buradan edinebilirsiniz.
1. Michael J. Behe, Darwin”s Black Box: Biochemical Challenge to Evolution, Free Press, 1996, ss. 185-186