3 Mayıs 2001 tarihli Hürriyet gazetesinde Özdemir İnce”nin köşesinde, “Evrim düşüncesi neye aykırı?” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Yazıda, son haftalarda bazı milletvekillerinin, ilk, orta ve yüksek eğitim kurumlarında evrim teorisinin okutulmasına karşı verdikleri hukuk mücadelesi konu edilmekte ve söz konusu milletvekillerinin görüş ve tutumları eleştirilmektedir. İnce”nin eleştiri ve açıklamalarındaki bazı önemli hataları ve iddialarındaki çelişkileri belirtmekte fayda görmekteyiz.
Diyanet İşleri Başkanlığı”nın evrim teorisi ile ilgili açıklamaları Cumhuriyet”in hiçbir ilkesi ile çelişmemektedir
İnce, Ankara milletvekili Zeki Çelik”in “evrim teorisinin geçersizliği konusunda halkın bilgilendirilmesini konu alan” soru önergesine, Diyanet İşleri Başkanlığı”ndan gelen cevap için, “cumhuriyetin temel ilkeleriyle çelişen fetva” yorumunda bulunmuştur. Bu, İnce”nin konuya karşı önyargılı tutumundan kaynaklandığı anlaşılan, son derece temelsiz bir yorumdur. Ne Zeki Çelik”in soru önergesinde, ne de Diyanet İşleri Başkanlığı”ndan gelen cevapta Cumhuriyet”in herhangi bir ilkesi ile çelişen en ufak bir nokta bulunmamaktadır.
Zeki Çelik”in Diyanet İşleri Başkanlığı”ndan Sorumlu Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan”a verdiği soru önergesinde, şu sorular yer almaktadır:
“1. Bakanlığınıza bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı”nın Darwin”in evrim teorisi ile ilgili ilmi bir çalışması var mıdır?
2. Diyanet tarafından bu konuda camilerde hutbe veya vaazlarla halkımızın bilgilendirilmesi düşünülmekte midir?
3. Diyanet İşleri Başkanlığı, evrim teorisinin geçersizliği ile ilgili bilimsel kurumlarla veya bilim adamlarıyla işbirliği yapmayı planlamış mıdır?”
Konu ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı”ndan gelen cevap ise özetle şöyledir:
“(…) 2. Hz. Adem (a.s.)”ın ilk insan olarak yaratılmış olduğu, Darwin”in Evrim Teorisi”nin İslam inancı ile bağdaşmadığı ayet ve hadisler ışığında camilerde va”z ve hutbelerde vatandaşlarımıza anlatılmaktadır.
3. Diyanet İşleri Başkanlığı”nın ve Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi”nin ortaklaşa yürüttükleri “İslam Ansiklopedisi”nin ilgili maddelerinde, ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlattırılmakta olan Kur”an tefsirinin ilgili ayetlerinin tefsirinde bu konuya yer verilecektir.”
Bu açıklamadan da görüldüğü gibi Diyanet İşleri Başkanlığı kendi yetki ve ilgi sınırları içerisinde konu ile ilgili gerekli gördüğü “ilmi” çalışmaları yaptığını belirtmektedir. İnce”nin bu cevabı “Cumhuriyet ilkeleri ile çelişkili” görmesi ise anlaşılamaz bir mantıktır.
Evrim Teorisinin Allah inancı ile çelişmediği yanılgısı
Özdemir İnce, Darwinizm”in Allah inancıyla çelişmediği iddiasındadır ve hatta buna delil olarak Darwin”in bir sözünü göstermektedir. Bu yoruma göre, Darwin”in “dini inançlara hiç de karşı olmadığını” kabul etmemizi beklemektedir.
Oysa bilim tarihini inceleyen herkes, durumun hiç de öyle olmadığını bilir. Öncelikle Darwin”in “dini inançlara saygılı” olduğu izlenimi doğru değildir. Darwin uzun zaman boyunca inançsızlığını açıklamamıştır, çünkü çevresinden—hatta Hıristiyan olan eşinden—tepki almaktan çekinmiştir. Ancak Darwin”in pek çok yazısında, özellikle son dönemdeki yazılarında, inançsızlığı, dahası insanları inançtan vazgeçirme çabası aşikardır. Türlerin Kökeni kitabında bile, kendince türlerin “Yaratıcı tarafından var edilmediğini” ileri süren mantıkları sık sık tekrarlamıştır.
Darwinizm, ateizme, o zaman dünyada görülmediği kadar büyük bir destek vermiştir. Günümüzün en ünlü Darwinistlerinden biri ve “militan bir ateist” olan Richard Dawkins, “Darwin bize entellektüel olarak donanımlı birer ateist olma şansını verdi” derken, bunu ifade eder. Evrim teorisini kabul ettiği halde bir yandan da Allah”a inanan pek çok insan olduğu doğrudur. Ama önemli olan Darwinizm”in kendi hedefinin ne olduğudur ki, bu hedefin ateizmi desteklemek olduğu açıktır.
Evrim teorisine inanan, buna karşılık Allah”a inanmaya devam eden insanlar, genellikle Darwinizm”in bu asıl mesajını fark edemeyen kimselerdir. Oysa evrim teorisinin temel mantığı hayatın kökeni ile ilgili açıklamalardan bir Yaratıcının varlığını çıkarmaya dayanır. Teori, Yaratıcı”yı reddeder ve Yaratıcı”nın yerine doğa kanunlarını, tesadüfleri ve zamanı yaratıcı bir güç olarak kabul eder. Açıksözlülüğü ile bilinen evrimcilerden biri olan Pierre Paul Grassé bu gerçeği şöyle dile getirir:
“(Evrimcilerin canlılığın açıklaması olarak öne sürdükleri)… tesadüf kavramı, ateizm görüntüsü altında kendisine gizlice tapınılan bir tür ilah haline gelmiştir. ” (Pierre Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, New York, 1977, s.107)
Evrim teorisinin Allah inancını reddettiği gerçekte çok iyi bilinmektedir. Bu gerçeği bazı evrimciler de itiraf etmektedirler. Örneğin Sidney Üniversitesi”nden evrimci antropolog Dr. Michael Walker şöyle demektedir:
“Birçok bilim adamı ve teknoloji uzmanının Darwin teorisine dilleriyle hizmet ediyor olmalarının tek nedeninin, bu teorinin bir Yaratıcı olduğunu reddetmesi olduğunu kabul etmek zorundayız.” (Dr. Michael Walker, Quadrant, Ekim1982, s.44)
Evrim teorisinin dine ve Allah inancına karşı olduğunu görmemek veya görmezlikten gelmek, bu teori ile bilimsel ve kültürel alanda yapılan mücadeleyi de takdir edememe sebebidir. Kimi çevreler ideolojik nedenlerle, Allah inancını reddettiği, Allah”ın belirlediği güzel ahlak yerine çatışmayı, bencilliği, çıkar mücadelesini desteklediği için bu teoriyi gözü kapalı olarak kabul etmektedir. Ancak İnce”nin Darwinizm”e olan “gözü kapalı bağlılığı”nın nedenini anlamak mümkün değildir.
İnce”nin, Allah”ın insanları evrim aracılığı ile yaratmış olduğu yanılgısı
İnce, yazısında Allah”ın iradesinin insanı evrimle de, Hz. Adem aracılığı ile de yaratmaya yeteceğini belirtmektedir. Allah, elbetteki insanları dilediği şekilde yaratmaya güç yetirendir. Ancak, Allah insanı ve diğer canlıları nasıl yarattığını Kuran”da açıklamıştır. Kuran”da yaratılışın evrim ile olduğunu gösteren tek bir ayet bulunmamaktadır. Aksine, canlıların Allah”ın dilemesiyle, yani doğaüstü bir yaratılışla var edildikleri bildirilmektedir. Eğer Allah insanları ve tüm canlıları evrimle yaratmış olsaydı, bu yaratılışın bilgisini Kuran”da insanlara bildirirdi. Dolayısıyla, İnce”nin evrim teorisi dinle çelişmez iddiası hiçbir bilgiye dayanmamaktadır.
Lenin, Stalin, Mao ve Hitler gibi kanlı diktatörlerin Darwinizm”den destek aldıkları bilinen bir gerçektir.
İnce yazısında, Lenin, Stalin, Mao ve Hitler gibi 20. yüzyıla acı ve katliam getirmiş olan diktatörlerin Darwinizm”den bilimsel destek aldıkları gerçeğini inandırıcı bulmadığını belirtmektedir. Oysa bu, tarihçiler ve sosyal bilimciler tarafından kabul edildiği gibi, bizzat bu diktatörlerin kendi ifadeleriyle de belirttikleri bir gerçektir.
Örneğin Hitler ırkçı ve savaşcı teorilerini geliştirirken Darwinizm”den, özellikle Darwin”in “yaşam mücadelesi” fikrinden ilham almıştır. Ünlü kitabı Kavgam“ın adını, bu yaşam mücadelesi fikrinden esinlenerek belirlemiştir. Hitler de aynı Darwin gibi (Charles Darwin, The Descent of Man, 2. baskı, New York, A L. Burt Co., 1874, s. 178) Avrupalı olmayan ırkları maymunlarla aynı statüye koymuş ve şöyle demiştir: “Kuzey Avrupa Almanlarını insanlık tarihinden çıkarın, geriye maymun dansından başka bir şey kalmaz” (Carl Cohen, Communim, Fascism and Democracy, New York: Random House Publishing, 1967, ss.408-409)
Nazi Doktorları adlı kitabın yazarı olan Amerikalı tarihçi Michael Grodin Hitler”in ideolojisi ile Darwinizm arasındaki yakın ilgiyi şöyle açıklar:
“Nazi ideolojisi, Sosyal Darwinizm ve yirminci yüzyılın başlarında gelişen ırk arındırılması kavramları arasında kusursuz bir uyum vardı.” (John J. Michalczyk (editor), Nazi Medicine: In The Shadow of The Reich (belgesel film), First Run Features, New York, 1997)
Amerikalı araştırmacı George Stein ise, American Scientist dergisine yazdığı bir makalede bu konuyu şöyle açıklamaktadır:
“Nazizm gerçekte, Darwinist devrimin bilimsel gerçeklerine tamamen uygun olan biyolojik bir politikayı, tüm bir topluma uygulamak için yapılmış ilk geniş çaplı ve bilinçli girişimdir.”. (George Stein, American Scientist, vol. 76, Ocak/Şubat 1988, s. 52)
Ünlü evrimci Sir Arthur Keith ise, “Alman Führer”i bir evrimciydi. Almanya”nın tecrübesini, evrim teorisine uygun hale getirmek için bilinçli olarak çalıştı” sözleriyle Hitler”in evrimci yönünü vurgular. (Sir Arthur Keith, Evolution and Ethics, 1947, s. 246)
Hitler nasıl ırklar arası mücadele kosunuda Darwinizm”den teşvik gördüyse, 20. yüzyılın komünist diktatörleri de sınıflar arası çatışma konusunda Darwinizm”i yol gösterici olarak kabul etmişlerdir. Marx ve Engels”in Darwinizm”e büyük önem verdikleri, Marx”ın Darwin”in kitabını kendi felsefesinin “doğa tarihi açısından temeli” saydığı, Engels”in Doğanın Diyalektiği adlı kitabında Darwin”e övgüler yağdırdığı ve onun teorisini tekrarladığı bilinen gerçeklerdir. Marx ve Engels”in yolunu izleyen Plekhanov, Lenin, Trotsky ve Stalin gibi Rus komünistlerinin hepsi de, Darwin”in evrim teorisini benimsemişlerdir. Stalin”in gençliğinde bir din adamı iken Darwin”in kitapları nedeniyle ateist olduğu da tarihçiler tarafından not edilen bir gerçektir. (Alex de Jonge, Stalin and The Shaping of the Soviet Uninon, William Collins Sons & Limited Co., Glasgow, 1987, s. 22)
Stalin Darwin”in fikirlerine verdiği önemi, iktidarda iken de şöyle açıklamıştır:
“Genç nesillere… üç şeyi öğretmeliyiz: Dünyanın yaşını, jeolojik orijinini ve Darwin”in öğretilerini.” (Kent Hovind, The False Religion of Evolution, http://www.hsv.tis.net/….ke4vol/evolve/ndxng.html )
Komünist rejimi Çin”de kuran ve milyonlarca insanı katleden Mao ise kurduğu bu düzenin felsefi dayanağını, “Çin sosyalizminin temeli, Darwin”e ve Evrim Teorisi”ne dayanmaktadır” diyerek açıkça belirtmiştir. (K. Mehnert, Kampf um Mao”s Erbe, Deutsche Verlags-Anstalt, 1977)
Darwinizm”in Mao ve Çin komünizmi üzerindeki etkisi, Harvard Üniversitesi’nden tarihçi James Reeve Pusey”in, China and Charles Darwin (Çin ve Charles Darwin) adlı araştırma kitabında detaylarıyla anlatılmaktadır. (Cambridge, Massachusetts, 1983)
Darwinizm ile totaliter ideolojiler arasındaki ilişki günümüzde de sürmektedir. Gerek Avrupa”da giderek daha da etkin hale gelen ırkçı neo naziler ve dazlaklar, gerekse de komünist örgütler hala Darwinizm ile eğitilmektedirler. Bu örgüt ve gruplar, internet sitelerinde ve yayınlarında da Darwinizm propagandası yapmaktadırlar. Bunlar, biraz araştırma ve önyargısız bir değerlendirme ile açıkça görülebilecek gerçeklerdir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Darwinizm”in İnsanlığa Getirdiği Belalar, İstanbul, Ekim 2000; Harun Yahya, Komünizm Pusuda, İstanbul, Nisan 2001; Harun Yahya, Darwinizm”in Kanlı İdeolojisi Faşizm, İstanbul, Mayıs 2001)
İnce”nin Taliban ve Hizbullah örneğindeki mantıksızlık
İnce, yazısında şöyle bir mantık öne sürmektedir: “Bölücü ve yıkıcı terör örgütlerinin esin kaynağı materyalist fikirler ise Hizbullahçılar ile Taliban”ın ilham kaynağı ne olabilir? Darwin”in evrim kuramı ile materyalist görüşler mi yoksa İslam mı?”
İnce”nin burada kullandığı mantığın son derece çürük olduğu açıktır. Kuran, barış ve güvenliğe çağıran, insanlara dostluğu, hoşgörüyü, bağışlamayı, sevgiyi şefkat ve merhameti, fedakarlığı, paylaşmayı güzel ahlak olarak gösteren Allah”ın indirdiği bir kitaptır. Dolayısıyla, hiçbir terör eylemi Kuran”ı rehber edinen insanlar tarafından gerçekleştirilmiş olamaz. Bu tür hareketlerin ardında farklı sebepler aranması gerektiği ve bunların da önlemlerinin farklı olacağı son derece açıktır. Bu tehlikeye karşı yapılması gereken, dini, tüm hurafe ve sapkınlıklardan arındırmak, sadece Allah”ın vahyi olan Kuran”ı rehber edinerek Peygamber Efendimizi örnek almak ve gençleri hurafelerden arınmış gerçek din ile eğitmektir.
Burada atlanmaması gereken nokta şudur: İslam adını kullanarak terör uygulayanlar olabilir, ama İslam”ın kendisi terörü, çatışmayı ve bozgunculuğu yasaklamakta, buna karşılık insanlığı barış, huzur ve dostluğa davet etmektedir. Ama materyalist felsefe ve Darwinizm için, çatışma ve savaş, gerekliliğine ve haklılığına inanılan kavramlardır. Materyalist ve Darwinist ideolojiler adına ortaya çıkıp kan dökenler, bu ideolojilerin meşru gördüğü, hatta emrettiği bir işi yapmaktadırlar.
Bu gerçekleri göz ardı ederek, demagoji yoluyla gerçekleri saptırmaya çalışmak akılcı ve vicdanlı bir davranış değildir. Kaldı ki, Türk Milleti tüm dünya için tehdit oluşturan her iki tehlikenin de farkındadır. Akılcı ve vicdanlı bir düşünce, tüm önyargılarından kurtularak her iki tehdite karşı en etkin bilimsel ve kültürel mücadeleyi vermeli, ideolojik önyargılarla tehlikelerden herhangi birini görmezlikten gelmemelidir.
İnce”nin, evrim teorisinin müfredat kitaplarında yer alması konusundaki yanılgıları
İnce, yazısında milletvekillerinin verdikleri soru önergelerinde evrim kuramının ders kitaplarından çıkartılıp, yerine dinsel görüşün bilimsel doğru olarak okutulmasını istediklerini belirtmiştir. Ancak, İnce eğer soru önergelerini daha iyi incelerse, asıl istenenin farklı olduğunu görecektir.
Bugün müfredattaki biyoloji ve tabiat bilgisi kitaplarının birçoğunda evrim teorisi bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçek gibi anlatılmaktadır. Hatta bilim tarafından geçersizliği ispatlanmış ya da sahtekarlık olduğu anlaşılmış bir çok konu (örneğin Ernst Haeckel”in sahte embriyo çizimleri) ise evrim teorisinin kesin bir delili gibi sunulmaktadır. Oysa, doğru olan evrim teorisinin bilimsel bulgularla pek çok alanda çelişen bir teori olduğunu belirtmek ve bu teoriye karşı çıkan bilim adamlarının da gerekçelerini aktarmak, böylece öğrencilerin sağlıklı ve çok yönlü bilgi edinebilmelerini sağlamaktır.
Bir diğer konu ise, müfredattaki ilgili kitaplarda evrim teorisi ile birlikte hayatın kökenine dair diğer bilimsel açıklamaları da öğrencilere aktarmak gerektiğidir. Ancak mevcut kitaplarda evrim teorisine karşı veya alternatif olarak bulunan teoriler yer almamakta veya çok zayıf olarak anlatılmaktadır. Sözgelimi günümüzde bilim dünyasında giderek daha fazla kabul gören “bilinçli tasarım” teorisi müfredat kitaplarında yer almamaktadır. Bilinçli tasarım teorisi, canlıların son derece kompleks yapılarının, tesadüfler sonucunda oluşamayacaklarını ve ancak bilinçli bir tasarım ile açıklanabileceğini ortaya koyan ve kuvvetli delil ve açıklamaları olan bir teoridir. Böyle bir açıklamanın evrim teorisi ile birlikte kitaplarda yer alması ve gençlere bilimsel gerçeklerin tarafsız bir biçimde gösterilmesi gerekir. Halen evrim teorisi konusunu Meclis gündemine getiren milletvekillerimizin gayretleri ise temelde bu yöndedir.
Sonuç
Evrim teorisinin gerçek yüzünü, toplumlar için oluşturduğu tehlikeleri ve bilimsel çöküşünü görmezden gelmek, akılcı bir yaklaşım değildir. Dahası, evrim teorisine karşı getirilen ilmi ve bilimsel açıklamaların “Cumhuriyetin laiklik ilkesine aykırı olduğu” gibi, tamamen demagojiye dayalı bir iddia öne sürmek, çok daha vahimdir.
Gençlere, bilimsel dayanağı olmayan, ateizmi, çatışmayı, kavgayı, ırkçılığı “bilimsel gerçekler” veya “doğa kanunları” gibi gösteren bir teoriyi bilimsel bir doğru olarak anlatmanın tehlikelerine dikkat çekmek, hangi yönüyle Cumhuriyetin ilkeleriyle çelişmektedir? Marx ve Engels”in deyimiyle komünizmin bilimsel temeli olan Darwinizm ile, ve dolayısıyla komünist ideoloji ile meclis çatısı altında ilmi ve hukuki bir mücadele vermek Cumhuriyetin ilkeleriyle çelişmek midir? Yoksa Cumhuriyetin ilkelerini büyük bir gayretle korumaya ve güvence altına almaya çalışmak mıdır?
Sayın İnce, bir önceki yazısında belirttiği “diyalektik düşünce afyonundan” kurtulur, kendini bu gibi önyargılarla sınırlamaz, daha açık fikirli ve akılcı düşünürse, tüm bu gerçekleri kendisi de görebilecek ve evrim teorisi hakkındaki soru önergelerinin son derece isabetli olduğunu fark edecektir.