Cumhuriyet’Bilim’Teknik (CBT) dergisinin 25 Aralık 2004’tarihli sayısında “Biraz ördek, biraz kunduz” başlıklı bir’haber yayınlandı. Haberde, bir gagalı memeli olan platypusun cinsiyet kromozomlarının sayısı hakkında son bir bulgu duyuruluyor, bu canlıyla ilgili bir takım evrimci iddialar ortaya konuyordu. Buna göre platypus’ta 10 adet cinsiyet kromozomu bulunduğu tespit edilmişti. Ayrıca araştırma ekibinin başı olan Frank Grützner, platypus’un DNA dizilimindeki bir parçanın kuşlardakine, diğer bir parçanın da memelilerdekine yakın olduğunu belirtiyordu. Grützner, bu bulguları evrimci bir bakış açısından yorumluyor ve kuşlar ile platypus arasında evrimsel bir bağ olduğunu öne sürüyordu. CBT yazısında ayrıca, karşılaştırmalı genom çalışmasının sonuçlarına dayanılarak gagalı memelilerin diğer memelilerden 210 milyon yıl önce ayrıldığı şeklinde bir iddiaya da yer veriliyordu.
Platypus aynı bir memeli gibi tüylere sahiptir ve yavrularını emzirir, ama sürüngenler gibi yumurtlayarak çoğalır ve zehir üretir. Aynı kuşlar gibi bir gagaya sahiptir, ama aynı amfibiyenler gibi zamanının büyük bölümünü suda geçirir. Platypus, apayrı canlı gruplarına ait özellikleri üzerinde barındıran bir “mozaik” canlıdır. Evrimciler bir zamanlar bu canlıyı bir ara form olarak göstermişlerse de bu iddia, paleontolojinin önde gelen otoriteleri tarafından terk edilmiştir. Stephen Jay Gould, platypus gibi “mozaik canlılar”ın bir ara geçiş formu olarak kabul edilemeyeceğini açıkça ifade etmektedir. (S. J. Gould & N. Eldredge, Paleobiology, Vol 3, 1977, s. 147)
Şimdi görülmektedir ki, CBT’de platypus’la ilgili genom çalışmasına dayanılarak yukarıda belirtilen iddialar ortaya konmaktadır. Ancak bu sitede defalarca anlattığımız gibi, genom çalışmalarının sonuçları üzerinde yapılan evrimci yorumlar, tamamen tek taraflı ve ön yargıya dayalı yorumlardır. Bu yorumlar evrim teorisine hiçbir şekilde bilimsel destek sağlamaz. Çünkü platypus ile kuşların bazı ortak DNA dizilimlerine sahip olması aralarında evrimsel bir bağ olduğunu göstermez.
Ortak genlerin farklı organizmalar arasında aktarılabilir olması, objektif olarak ‘ortak köken’ göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak bunlar, ortak köken göstergesi olmakla birlikte, ortak ata ‘kanıtı’ değildirler. Ortak köken, bilinçli tasarımla tamamıyla uyumlu bir gözlemdir. Çünkü ortak yapıların farklı tipte tasarımlarda paylaşılması bilinçli tasarım ürünlerinin başta gelen niteliklerindendir. Örneğin bujilerin, farklı tipte otomobil motorları arasında aktarılıp monte edilmesi mümkündür.
Bujilerin farklı model otomobillerde paylaşılması, bujinin ya da otomobillerin maddenin evrimleşmesiyle ortaya çıktığını kanıtlamamaktadır. Aynı şekilde, Platypus ile kuşlar arasında bazı DNA dizilerinin paylaşılması da bir evrim kanıtı oluşturmamaktadır. Platypus hakkındaki bu yorumlar evrimi bir dogma olarak benimsemiş ve tamamen kapalı bir zihin yapısı geliştirmiş materyalistlerin ön yargılarından başka hiçbir şeye dayanmamaktadır.
Platypus’un, diğer memelilerden 210 milyon yıl önce ayrıldığı iddiası da aynı dogmatik düşüncenin ürünüdür. Evrimciler, genom dizilerini karşılaştırdıkları iki canlının, DNA dizileri arasındaki farklılıkları kendi teorilerine göre yorumlamakta ve bunları sözde evrimsel ayrılmadan sonra farklı soylarda ortaya çıkmış farklılıklar olarak yorumlamaktadırlar. DNA’daki nükleotid sıralarındaki tek bir değişikliğin birkaç milyon yıllık bir birim sürede ortaya çıktığını varsaydıktan sonra, nükleotid sıralarındaki tüm farklılıkların sayısını bu birim süre ile çarpmaktadırlar. Buna göre 210 milyon gibi bir rakam elde edip platypus’un bu kadar yıl önce diğer memelilerden ayrıldığını öne sürmektedirler. Açıkça görüldüğü gibi, tüm bu düşünce şekli, platypus’un diğer memelilerle ortak bir atası olduğu ve bu ikisinin genom yapısındaki farklılıkların bu ayrılmadan sonra gerçekleştiği varsayımının bir dogma olarak doğru kabul edilmesine dayanmaktadır. Kısacası evrimciler, bir dogma olarak kabul ettikleri evrim teorisine, kendi varsayımlarını delil göstererek yanılmaktadırlar.
Memeliler, diğer tüm canlı gruplarında olduğu gibi, fosil kayıtlarında aniden ve kusursuz beden yapılarıyla ortaya çıkmışlardır. Paleontoloji bilimi, canlıların ortak atalardan evrimleşerek ortaya çıktığını iddia eden Darwinizm’i kesin olarak geçersiz kılmıştır. Evrimciler, fosil kayıtlarında bulamadıkları ara formları, genom karşılaştırmaları üzerinde yaptıkları ön yargılı yorumlarla “üretmeye” çalışmaktadırlar. Ancak bunun çıkmazda çabalamak anlamına geldiğ açıktır. Bu gibi yorumlar evrim teorisine hiçbir şekilde bilimsel destek oluşturmaz ve ara formların doğa tarihi boyunca varolduğunu kanıtlamaz. Bunlar sadece evrimcilerin dogmatik düşünce yapısının göstergeleridir.
CBT’ye, bir dogma olarak doğru kabul ettiği evrimci varsayımları Darwinizm lehinde bilimsel kanıt olarak sunmaktan vazgeçmesini tavsiye ediyoruz.