Hürriyet Bilim dergisinin 25 Ekim 2003 tarihli sayısında “Yoksa Nikotin Bağımlılığı Kalıtımsal mı?” başlıklı bir yazı yayınlandı. Genel olarak, yaşam boyu kazanılan -sigara içme alışkanlığı gibi- özelliklerin, kalıtımla aktarılması konusundaki yeni iddiaları ele alan yazıda, zürafalarla ilgili bir Darwinist yanılgı göze çarpıyordu. Bu yazıda Hürriyet Bilim’in söz konusu yanılgısı gösterilecektir.
Hürriyet Bilim Lamarck’ın evrim iddiasını anlatıyor, bunun 40 yıl kabul gördüğünü ancak Charles Darwin’in evrim teorisiyle birlikte durumun değiştiğini ve Darwin’in teorisinin kabul gördüğünü yazıyordu. Hürriyet Bilim Darwinizm’e açık destek veriyor ve “Kanıtlar o kadar açıktı ki Darwin ve ardılları kesinlikle haklı bulundu” yorumunu yapıyordu. Yazıda daha sonra, zürafaların boynuyla ilgili Darwinist iddia şöyle aktarılıyordu:
“Demek ki Darwin’e göre zürafalar yapraklara yetişmeye çalışmamış, rastlantısal bir şekilde dünyaya gelen kısa ve uzun boyunlu türler arasında sadece yapraklara ulaşabilecek kadar uzun boyunlular hayatta kalmıştı.”
Hürriyet Bilim Lamarck ve Darwin’in evrim iddialarını doğru bir şekilde aktarmaktadır. Ancak önemli bir hata yapmakta ve Darwin’in iddiasını belirtmekle kalıp bunun bilimsel bir gerçek olduğu izlenimini vermektedir. Oysa modern bilimin bulguları zürafalarla ilgili Darwinist iddiayı açıkça reddetmektedir. Çünkü gerçekte zürafalar arasında yükseklere uzanmak için bir rekabet yoktur ve bu da göstermektedir ki uzun zürafaların hayatta kalarak sözde evrimleşebileceği Darwinist senaryo, gerçekdışı bir hayalden ibarettir. Uppsala Üniversitesi zoologlarından Robert Simmons, The American Naturalist dergisinde 1996 yılında yayınlanan bir makalesinde şunları yazmıştır:
“Çevreye aşırı morfolojik uyumun klasik bir örneği, zürafanın boynudur (Giraffa camelopardalis ). Biyologların çoğu, Darwin’den bu yana, bu özelliği diğer memeli geviş getirenlerle rekabete atfetmişlerdir. Ancak, uzun boynun muhafazası için günümüzden kanıtlar aradığımızda, (beslenme rekabetinin en yoğun olması gereken) kuraklık sezonunda zürafaların genellikle alçak çalılardan beslendiğini görürüz, uzun ağaçlardan değil. Dişiler zamanlarının %50’sinden çoğunu boyunları yatay şekilde beslenerek geçirirler; Hem erkek hem de dişiler boyunları eğik şekilde olduğunda daha hızlı beslenirler ve genellikle de beslenmeleri bu şekildedir. Ve diğer geviş getirenler nadiren yüksekliğe taksim edilmiş beslenme gösterirler 1… (Vurgular bize aittir)
Görüldüğü gibi zürafaların gerçekte -kuraklık döneminde bile- üst yapraklar için rekabet etme davranışı bulunmamaktadır. Simmons bu gerçeğe dayanarak aynı makalesinde, standart [Darwinist] açıklamanın “abartılı bir masaldan başka birşey olmayabileceğini” ifade etmektedir.2 Kısacası Hürriyet Bilim’de “kesinlikle haklı”ymış gibi gösterilmeye çalışılan Darwin’in, zürafalarla ilgili iddiası aslında “çürük”tür.
Üstelik zürafanın boynu ve bunun temelindeki kardiyovasküler sistem, açıkça bilinçli tasarımı gösterir ve ortaya koyduğu komplekslikle kademeli evrime en ağır darbelerden birini oluşturur. Şimdi bu mükemmel tasarımı genel hatlarıyla inceleyelim:
Bir zürafa ayaktayken kalbinden 2.5 metre yukarıda olan beyni, zürafa su içmek için eğilmiş olduğunda bu defa kalbinden 2.5 metre aşağıdadır. Yani su içmek için eğilen bir zürafanın beyni bir anda tam 5 metre alçalmış olur. Elbette boynun aşağı ve yukarı haraketlerinde kalpten beyne giden kanın uyguladığı basınçta ani değişimler olması kaçınılmaz görünmektedir. Ancak böyle olmaz. Çünkü zürafalarda hem kanı 2.5 metre yükseğe kadar ulaştırmayı, hem de ani eğilmelerde beyne aşırı kan gitmesini engelleyen üstün bir kardiyovasküler sistem tasarımı bulunur.
Ağırlığı 12 kiloya kadar ulaşabilen kalpleri, kanı gerektiği kadar uzağa pompalayabilecek güçtedir. Ayrıca kardiyovasküler sistemin güçlendirilmiş atardamar duvarları; birikim engelleyen kapakçıkları ve zürafa eğildiğinde esneyerek fazla kanın beyne girmesini engelleyecek şekilde biriktiren ince-damar-ağı (Latince ismi rete mirabile= harika ağ) gibi elemanları vardır .3 Bunların yanı sıra basınca duyarlı sinyaller sayesinde beyne doğru olan kan akışı uygun basınç seviyesinde tutulur.
Zürafalardaki bu sistemin birbirine bağlı birçok parçadan meydana gelen ve son derece akılcı, kompleks bir sistem olduğu açıktır. Sistemin elemanlarından herhangi birisinin eksik olması durumunda sistemin bütünsel işlevi büyük ölçüde bozulmaya uğrayacaktır. Zürafadaki bu sisteme baktığımızda tüm parçaların yerli yerinde ve belli bir amaca göre düzenlenmiş olduğunu görürüz. Böyle karmaşık ve özel bir sistemin rastlantısal mutasyonlarla aşamalı olarak ortaya çıktığını iddia etmek tamamen mantık dışıdır. Apaçık gerçek, zürafadaki bu sistemin kendisinin ihtiyacına göre tasarlandığı yani zürafanın kökeninin bilinçli tasarım olduğudur.
Sonuç:
Hürriyet Bilim’in zürafanın boynuyla ilgili Darwinist açıklaması moden bilimin bulguları karşısında geçersizdir. Zürafaların yükseklerdeki yapraklar için kuraklık zamanında bile rekabet etmeyişi, Hürriyet Bilim’in iddiasının bir masaldan farkı olmadığını ortaya koymaktadır. Zürafanın kardiyovasküler sistemindeki tasarım, Hürriyet Bilim’in dayandığı Darwinizm’le açıklanamaz. Hürriyet Bilim’e canlılardaki kompleks tasarımın onları Allah”ın yarattığının bir delili olduğunu bu açık gerçeği kabul etmesini ve modern bilimin bulgularını bir yana bırakıp 19.yy hurafelerine sarılmaktan vazgeçmesini tavsiye ediyoruz.
1- Simmon, R.E. and Scheepers, L. “Winning by a Neck: Sexual Selection in the Evolution of Giraffe” The American Naturalist (1996) 148 sf. 771-786
2- Simmon, R.E. and Scheepers, L. “Winning by a Neck: Sexual Selection in the Evolution of Giraffe” The American Naturalist (1996) 148 sf. 784
3- Percival Davis and Dean H. Kenyon, Of Pandas and People, Haughton Publishing Company, Dallas (Texas), sf. 71, 1989