Hürriyet Bilim dergisinin 5 Şubat 2005 tarihli sayısında “BALİNA VE SU AYGIRI AKRABA ÇIKTI” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde, California Üniversitesi’nden Jean-Renaud Boisserie isimli araştırmacının yaptığı bir çalışmanın sonuçları duyuruluyordu. Bir evrimci olan Boisserie, Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan çalışmasında, su aygırının evrimsel ataları olduğunu iddia ettiği canlılarla balinalar arasında akrabalık ilişkisi gösterdiğini iddia ediyordu. Araştırmacı ayrıca günümüz su aygırlarının moleküler olarak bu sözde evrimsel ilişkiyi doğruladığını iddia ediyordu.
Ancak bu çalışma evrim teorisine hiçbir bilimsel kanıt oluşturmamaktadır. Evrimciler, canlılar arasındaki anatomik ve moleküler benzerlikleri kendi teorilerine göre ön yargılı bir şekilde yorumlamakta ve bunları sözde bilimsel bir kanıt olarak sunmaktadırlar. Halbuki bunun bilimsel kanıt oluşturmayacağı son derece açıktır. Nasıl ki farklı bilgisayar modelleri arasındaki benzerlikler bunların maddenin evrimleşmesiyle ortak bir atadan var olduklarını kanıtlamazsa, canlılar arasındaki benzerlikler de evrim teorisini kanıtlamaz.
Diğer yandan, sistematik adı verilen ve canlıları benzerliklerine göre sınıflandırmayı amaçlayan çalışma dalı, evrimcilerin ön yargılarının hiçbir bilimsel kanıt oluşturmadığının güzel örneklerini vermektedir.
Moleküler biyolojinin sahneye gelişinden önce, evrimciler canlıları sadece anatomik benzerliklerine göre sınıflarlar ve bu benzerliklere göre hayali soyağaçları çıkarırlardı. Moleküler biyolojinin gelişiyle birlikte, çeşitli moleküllerin canlılarda incelenmesi ve bunların anatomik benzerliklere göre oluşturulan soyağaçlarını test etmesi gündeme geldi. Teorilerini bir dogma olarak benimsemiş olan evrimciler moleküler benzerliklerin anatomik benzerlikleri onaylayacağını umuyorlardı. Oysa bu umutları boşa çıktı. Hiç beklemedikleri bir şekilde, moleküler benzerlikler anatomik benzerliklere göre oluşturulan soy ağaçlarını darmadığın etti. Bilimin ilerlemesiyle birlikte gelişen bu disiplin evrimcileri çok büyük bir çelişkinin ortasında çaresiz bıraktı. Evrimciler için, oluşturdukları soyağaçlarının hiçbir güvenilirliği kalmadı. Bir genetikçi, belli canlılar arasında DNA benzerliklerine göre ürettiği soyağacının doğruluğuna inanırken, bir anatomist tamamen aynı canlılar için bambaşka bir soyağacı üretip buna inanıyordu. Böylece dış görünüme göre sınıflayanlarla moleküler benzerliklere göre sınıflayanlar arasında şiddetli tartışmalar başladı, her bir taraf karşı tarafın çalışmalarını yok saydı.
Şimdi Hürriyet Bilim’de yayınlanan evrimci iddiada da böyle bir çelişkinin izleri görülmektedir. Bu konuda “[Su aygırları] Sonuçta dış görünüşleri daha çok domuz veya atlarla akraba olabilecek gibi. Fakat moleküler açıdan balinalara daha yakınlar” satırları dikkat çekicidir.
Evrimciler yüz yılı aşkın süredir canlılar arasındaki benzerliklerden hayali soyağacı çizme oyununu oynadıkları halde hala üzerinde uzlaşılan bir soyağacı bulunmamaktadır. Sonu gelmeyen tartışmalarda, üzerinde uzlaşılan tek konu evrimin bir dogma olarak benimsenmiş olmasıdır. Böylesine ön yargıya dayalı ve ortaya somut sonuçlar koymaktan uzak çalışma sistemine bilimsel olarak itibar edilmeyeceği açıktır.
Hürriyet Bilim dergisine hayalgücüyle oluşturulan soyağaçlarına göre canlıları evrimsel akraba ilan etme yanılgısını terk etmesini tavsiye ediyoruz.
Not: Bu yazı aynı zamanda, Vatan gazetesinin 26 Ocak 2005 tarihli sayısında aynı başlıkla yayınlanan habere de cevabımızdır.
İlgili yazı: Vatan, Milliyet ve Hürriyet Gazetelerinin Genetik Benzerlik Yanılgısı