Bilim ve Teknik dergisinin Nisan 2003 sayısı ile 5 Nisan 2003 tarihli Hürriyet Bilim dergisinde, Science dergisinin 21 Mart 2003 tarihli sayısında yayınlanan bir araştırma haber verildi. Haberlerde hem Bilim ve Teknik hem de Hürriyet Bilim dergilerinin Darwinizm savunuculuğuna bir kez daha giriştikleri, bunun için de her zaman olduğu gibi masal anlatımına başvurdukları görülüyordu. Evrimciler bir kez daha bazı canlıların DNA dizilimlerine bakarak bunları anlamak istedikleri gibi yorumluyor, ortaya yepyeni masallar çıkarıyorlardı. Haberlerin özelliği eski bir masalı daha da zenginleştirmeleriydi: Böceklerin evrimi.
Ancak her iki ‘bilim’ dergisinin okurlarına bilimsel gerçeklermiş gibi aktardığı araştırma sonuçları hayalgücünden başka birşeye dayanmamaktadır.
Bilim ve Teknik dergisinde “Böceklere Farklı Atalar” başlığıyla verilen haber şu cümlelerle başlamaktadır:
“Hepsinin benzer temel özelliklere sahip olmalarına karşın böcekler şubesinin tek bir ortak atadan evrimleşmedikleri, farklı soylardan geldikleri ortaya çıktı”.
Bu cümleleri okuyan bir okur, bilim adamlarının önemli bir keşif yaptığını ve ortaya çıkarılan somut bulgularla “böcek evrimi”nin ispatlandığını zannedebilir. Okuyucu böyle zannetmese bile Bilim ve Teknik dergisinin kendinden emin üslubunun bunu amaçladığı açıktır: Dergi kesin ve net bir anlatım ortaya koymaktadır.
Hürriyet Bilim de “Böcekler İki Ayrı Evrede Karaya Çıkmış” başlığıyla iddianın açıkça yanında yer aldığını göstermektedir.
Söz konusu araştırmada İtalya’daki Siena Üniversitesi’nden Francesco Nardi ve arkadaşları, böceklerin önceden sanıldığı gibi tek bir atadan evrimleşmediğini; iki ayrı dönemde evrimleşerek denizden karaya iki farklı koldan çıktıklarını iddia etmektedirler. Hexapod (altı ayaklı) diye tanımlanan böceklerden bir grubun, öteki böceklerden çok önce denizlerde yaşayan yumuşakçalardan (Crustacaea) evrimleştiklerini ileri sürmektedirler. Nardi ve arkadaşları; farklı atalardan evrimleştiklerini savundukları böceklerin anatomisinde görülen, üç vücut bölümü, altışar bacak, göz ve bacakların yapısı gibi ortak özelliklerin ortak bir atadan değil, aynı ortama uyum sağlama gereğinden kaynaklandığını ileri sürmektedirler.
Burada koyu formda verdiğimiz birkaç kelime gerçekte çok büyük bir masalın özetlenmiş halidir. Bu büyük masalın adı ‘Yakınsak Evrim’dir (Convergent Evolution). Evrimciler benzer yapılara sahip oldukları halde ortak bir ataya sahip oldukları iddia edilemeyecek canlıların “yakınsak evrim”le evrimleştiklerini savunurlar. Buna göre, yukarıdaki masaldan örnek verecek olursak, sözde farklı atalardan evrimleşen böcekler yüz milyonlarca yıl sonra benzer beden yapısına sahip olabilmektedirler. Sözde benzer çevre şartları iki uzak grup böceği benzer şekillere sahip olacak şekilde evrimleştirmektedir. Sözde bir grup böcekte aynı ‘rastlantısal’ mutasyonlar ‘tesadüfen’ aynı sırada meydana gelmekte, sözde bir başka grupta da tamamen aynı ‘tesadüfler’ gerçekleşerek birbirine paralel süreçlerde benzer böcekler evrimleşmektedir.
Mutasyonların yıkıcı etkisi bir an için gözardı edilse bile bu ihtimallerin gerçekleşme ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu ihtimal dünyanın iki farklı bölgesinde yüz milyon kez atılacak birer çift zarın tamamen aynı sırayla, aynı sonuçları vermesi ihtimalinden bile küçüktür. Ne var ki evrimciler bu imkansıza ‘inanmaktadırlar’.
Hürriyet Bilim ve Bilim ve Teknik dergilerinin savunduğu dogma, daha doğrusu inandığı masal ortadadır. Dergilerin bu masalları bilimsel gerçekler gibi aktarmalarının altında Darwinizm’e bağlılıktan başka bir neden yoktur. Darwinizm’e olan körükörüne bağlılıklarının bu iki dergiyi, orijinal kaynağında bile ‘tartışılır’ olduğu belirtilen bir iddiayı, yukarıda belirttiğimiz gibi, son derece kesin bir anlatımla aktarmaya yönelttiği görülmektedir. Bir başka ünlü bilim dergisi Nature da, evrimci olmasına rağmen, Nardi’nin iddiasının tartışmalı olduğunu kabul etmekte ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesinde böcekler konusunda uzman olan Cyrille D”Haese’in şu yorumuna yer vermektedir:
“Ben bunu gerçekten almayayım” .
Görüldüğü gibi iki dergi imkansızlıklar zincirini Darwinizm adına savunmakta, evrimciler arasında bile tartışmalı olan görüşleri kendi okurlarına bilimsel gerçekler gibi aktarmaktadırlar. Bu dergilere tavsiyemiz, eğer evrimi savunmakta ısrar ediyorlarsa, türler arasındaki hayali bağlantılar kuran çalışmaları “evrim kanıtı” diye aktarmayı terk edip, rastgele mutasyonlarla bir küçük böceğin nasıl meydana gelebileceğini açıklamak için uğraşmalarıdır. Eğer bunu tutarlı bir tezle ortaya koyarlarsa o zaman evrim teorisinin iddialarına katkıları olacaktır. Çünkü şimdiye kadar teorinin dayandığı rastgele mutasyonların bir canlının DNA”sına bilgi ekleyerek ona faydalı yapı veya özellikler kazandırdığı tek bir durum bile gözlemlenmemiştir. Eğer teoriyi çürük temellere dayalı bir masal görünümünden kurtarmak istiyorlarsa -hiç ihtimal olmamasına rağmen- en azından bunu bir kez denemelidirler. Ancak bunu yaparken ne kadar uğraşsırlarsa uğraşsınlar başarılı olamayacaklarını bilmelidirler.
Allah, Kuran”da inkar edenlerle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“De ki: “Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan var mı?” De ki: “Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Öyleyse nasıl çevriliyorsunuz?” (Yunus Suresi, 34)