Hürriyet Bilim dergisinin 22 Mart 2003 tarihli sayısında “Sinekler Nasıl Uçar?” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda sineklerin gösterdiği üstün manevra kabiliyetleri anlatılıyor, yeni uçan makineler geliştirme çalışmalarında sineklerin taklit edilmeye uğraşıldığı haber veriliyordu. Hürriyet Bilim dergisi, sinek uçuşunun ne kadar kompleks olduğunu ve en gelişmiş teknolojilerin dahi, sinek gibi manevralar yapabilen bir makine geliştirmede yetersiz kaldığını anlatıyor; sinek uçuşuna övgüler yağdırıyordu. Ancak yazının sonlarında önemli bir çelişki ortaya konuyordu: İnsan teknolojisinin ilerisinde uçuşa sahip olan ve adeta uçmak için tasarlanmış birer robot olan bu canlıların kör tesadüflere dayalı evrimle ortaya çıktığı ileri sürülüyordu. Hürriyet Bilim dergisi fosil kayıtlarını ve uçuşun kompleks yapısını tamamen gözardı ederek Darwinist bir senaryo savunuyordu. Bu yazıda sineklerin gerçek kökeni ortaya konacak ve Hürriyet Bilim dergisinin Darwinist yanılgıları gözler önüne serilecektir.
Sinek uçuşunun teknoloji geliştirme çalışmalarında niçin bu kadar önemli yer tuttuğunu anlamak için öncelikle sinek uçuşu hakkında bazı bilgileri ele alabiliriz. Hürriyet Bilim sinek uçuşunun kompleksliği hakkında şu bilgileri vermektedir:
• Bir meyve sineği tek bir saniyede kanatlarını tam 200 defa çırpabilmektedir,
• Bir sinek bir savaş uçağından çok daha hızlı manevralar yapabilir,
• Tavanda başaşağı yerleşebilir,
• Mükemmel bir şekilde yana kayar, geri ve ileri hareket eder ve durduğu yerde geri dönebilir,
• Sineklerin bilim adamlarını en çok şaşırtan özelliklerinden biri., tüm bu karmaşık hareketleri son derece az sayıda nörondan meydana gelen bir sinir sistemiyle yönetmeleridir. Bu konuda Hürriyet Bilim’de haber verilen araştırmayı yürüten biyolog Michael Dickinson şaşkınlığını şöyle ifade etmektedir: “Her deney yaptığımızda, susam büyüklüğündeki sinir sisteminin, tüm bunları nasıl yapabildiklerini düşünüyoruz.”
Sinek uçuşunda mükemmel çalışan bir mekanizma özelliğine sahip sinir sistemi hakkında ise şunlar belirtilmektedir:
“Bir sinek, nöronlarının çoğunu duyusal bilgi toplamak için kullanır; örneğin gözleriyle ışığı, kokuya duyarlı kıllarıyla kokuları alır ve kanatlarının arkasındaki uzun sopa şeklindeki jiroskoplarıyla(uçaklarda kullanılan ve uçağın ufuk çizgisine göre konumunu gösteren cihaz) dengeyi sağlar. Bu sinyaller sinir sisteminden geçer ve buradan da kanatlara emir gönderilir. Emirler son derece basit ve net olmalıdır, çünkü iki kanat çırpışı arasındaki süre, saniyenin birkaç binde biri kadardır.”
Bilim adamları sinek uçuşunu taklit eden robot sinekler geliştirebilmek için sinek uçuşunun detayları üzerinde hala çalışmalar yürütmektedir. Bunun için kanatlardaki kuvvetlerin oluşumunun ve büyüklüğünün ölçülmesi şarttır. Ancak bu kompleks hareketlerin ölçümü, sineğin hızı nedeniyle neredeyse imkansızdır. Hürriyet Bilim’de bu zorluk şöyle ifade edilmektedir: “Ancak, bugüne kadar hiç kimse sineklerin yarattığı yükselmenin yarısını bile hesaplamayı başaramadı. Dickinson’a göre, ‘Dünyadaki hiçbir bilgisayar, bize bu kuvvetlerin ne olduğunu söyleyemez”’
Sinek ve Uçak
Yazıda sinekler uçaklarla karşılaştırılmakta ve sinek uçuşunun avantajlı yönleri belirtilmektedir:
“Bir pilota göre, dik açıdaki kanatları eğmek çok tehlikelidir. Uçak havalandıkça, kanadın üzerinde hareket eden hava akımının, kanadın kenarına tutunması da zorlaşır. Akım tamamen gittiğindeyse, uçak yüksekliğini kaybeder ve sendeler. Öte yandan, sinek uçağa göre avantajlıdır, çünkü kanatlarını tek bir pozisyonda tutmak zorunda değildir. Sinek kanatlarını öyle çabuk çırpar ki, kanadın uçuşu yönlendiren ucunun hava akımıyla bağlantısı kesilene kadar bir hareket daha gerçekleşir. Her hareketin sonunda sinek, kanatlarını kendi etrafında döndürerek, kanatların ters yönde çırpılmasını sağlar. Bu yeni bir girdap oluşturur ve hiçbir sendeleme gerçekleşmez.”
Sinek uçuşu hakkındaki bu detayların açıkça gösterdiği gerçek şudur: Sinek uçuşu 21. yüzyılın gelişmiş teknolojik imkanlarına ve mühendislik alanındaki bilgi birikimine rağmen kopyalanamayacak kadar kompleks bir harekettir. Sineklerde bu hareketi mümkün kılan tasarım tam bir teknoloji harikasıdır. Bu açıdan sinekler, uçmak için tasarlanmış robotlar gibidirler. Dickinson sinekleri makineye benzetmekte ve şunları söylemektedir: “Sinekler harikulade canlılar. Bir insan günde mutlaka bir sinek görüyordur, ancak onların farkına bile varmıyoruz. Burunlarımızın hemen ötesinde bu sıra dışı, küçük makineler geziniyor.”
Hürriyet Bilim’in Sinek Evrimi Safsatası
Hürriyet Bilim dergisi sineklerdeki tasarımın mükemmelliği ve bu tasarımın teknolojiden ne kadar üstün olduğunu gösteren bilgiler verdikten sonra “Sinekler Nasıl Evrimleşti” başlığında kısa bir bölüme yer vermektedir. Dergide bu konuda hiçbir bilimsel kanıt gösterilmeksizin şu iddiaya yer verilmektedir: “Böceklerin kanatları 300 milyon yıl önce büyük olasılıkla vücut kabuklarından geliştirdi”.
Hürriyet Bilim bu konuya kanıt gösteremez. çünkü kanıt yoktur. Aksine kanıtlar böyle bir evrimin yaşanmadığını göstermektedir. Böcekler fosil kayıtlarında aniden ortaya çıkmıştır. İlginç olan ise kanatlı ve kanatsız böceklerin aşamalı bir şekilde değil aynı dönemde ortaya çıktıklarının anlaşılmasıdır. Kanatsız böcekle kanatlı böcek arasında kanat gibi bir yapının ara aşamasını gösteren hiçbir fosil bulunmamaktadır. Aksine üçyüzelli milyon yıllık kusursuz sinek fosilleri, kendilerinden önce hiç bir benzerleri olmadığı için, böcek uçuşunun evrimle ortaya çıkmadığını ispatlamaktadır . Bu fosiller meyve sineğinden daha da mükemmel bir uçuşa sahip olan yusufçuk böceğine aittir. Fosiller, boyutları haricinde günümüz yusufçuklarından farksızdır ve adeta birer ‘yaşayan fosil’dirler. Karbonifer dönemine ait Meganeura Monyi türü bu eski yusufçuk böceklerinin fosili sanki ‘dün’ ölmüş bir yusufçuğa benzemektedir.
Diğer yandan böyle karmaşık bir tasarımın kör tesadüflerle ortaya çıktığını savunacak kadar Darwinizm’e bağlı olması derginin bu konuda tutarlı bir değerlendirme yapamadığını gözler önüne sermektedir. Tamamen rastlantıya dayalı mutasyonların bir sineğin kanatlarını, gözlerini, kaslarını, sinir sistemini ve daha birçok başka sistemi; bacaklarını, solunum sistemini, sindirim sistemini, antenlerini vs. meydana getirmesi kesinlikle mümkün değildir. Ayrıca etkili oldukları zaman, mutasyonlar canlılar üzerinde daima yıkıcı olmuştur. Laboratuvarlarda yürütülen mutasyon deneylerinin ağırlıklı kısmı Hürriyet Bilim’de örnek verilen meyve sinekleri üzerinde yapılmıştır.
Mutasyonlar meyve sineklerini asla daha mükemmel canlılar kılmamış, aksine sakat yapılar geliştirmelerine neden olmuştur.
Tamamen tesadüflerle ortaya çıkan ve etkili olduklarında daima yıkıcı sonuçlar doğuran mutasyonların sinek gibi kompleks bir canlı meydana getirdiğine ‘inanmak’ büyük bir safsatadır. Hürriyet Bilim’in sineklerin evrimine inanması de, bir hurdalığa düşecek tesadüfi yıldırımların ortaya elektronik sistemlerle donatılmış son teknoloji ürünü bir jet uçağı çıkarabileceğine inanmak kadar akıl dışıdır.
Derginin bu akıl dışı tutumdan vazgeçmesini ve her canlının kökenini ve özelliklerini, gözü kapalı bir biçimde evrimle bağdaştırmayı bir yana bırakmasını tavsiye ediyoruz.