Hürriyet Bilim dergisinin, 26 Temmuz 2003 tarihli sayısında, “Cinsel Çekiciliği Artırmak İçin mi Kıllardan Arındık?” başlığını taşıyan bir haber yayınlandı. Yazıda insanın birçok memeliden farklı olarak çıplak bir deriye sahip olmasıyla ilgili çeşitli evrim yanlısı spekülasyonlara yer veriliyordu. Buna göre İngiltere’deki Oxford ve Reading Üniversitelerinden araştırmacılar, tüylerden arınmış derinin daha az parazit çekeceği, dolayısıyla sağlıklı olacağı, bir yandan da cinsel çekiciliği artıracağı görüşünü ortaya koyuyor; insan derisinin bu nedenle sözde evrim süreci sonunda ortaya çıktığını iddia ediyorlardı.
Oysa bu iddialar hiçbir bilimsel kanıtı olmayan üstelik kendi içlerinde bile tutarsız hayali spekülasyonlardan ibarettir. Evrimciler sanki bir biyolojik yapının hangi açıdan “avantajlı” olduğunu gösterdiklerinde, bunun kökenini de açıklamış oldukları gibi bir izlenim vermektedirler, ama bu son derece saçma bir düşüncedir. Bu iddiaları daha önce yanıtladığımız için uzun uzun ele almıyor, sadece Hürriyet bilim dergisinin Darwinizm’e nasıl gözükapalı destek verdiğini gösteren bir-iki ifadeye dikkat çekmek istiyoruz. (Orjinal cevabımızı buradan okuyabilirsiniz)
Hürriyet Bilim, bu sözde bilimsel teoriye dayanak olarak kör sıçanı göstermektir. Hürriyet Bilim’e göre, bu canlıların tüysüz oluşunun nedeni, yer altında kazdıkları oyuklarda hava sıcaklığındaki dalgalanmalardan korunmalarıydı. Oysa canlılar dünyasına şöyle bir göz gezdirmek bile, bunun tutarsız bir iddia olduğunu görmeye yeter. Örneğin filler de aynen kör sıçan gibi tüysüz kara memelileridir. Filler toprak altında oyuklarda değil sıcak güneşin altında yaşadıklarına göre, bu durum Hürriyet Bilim’in sözde “bilimsel” teorisiyle nasıl açıklanabilir? Filler toprak altında yaşamaz ve sıcaklık dalgalanmalarından korunmazlar. Bu durumda tüylerden mahrum bir deriyle toprak altında yaşama arasında gerçekte anlamlı bir ilişki kurulamayacağı ortaya çıkar.
Hürriyet Bilim”in yaptığı şey, ortaya attığı herhangi bir Darwinist varsayıma uygun bir canlıyı seçip bu varsayımlara aykırı canlıları gözardı ederek “kanıt ayıklaması” yapmaktır.
Burada bir kez daha ortaya çıkmaktadır ki, Hürriyet Bilim, Darwinizm’i ayakta tutma amacıyla ortaya atılan varsayımları bilimsel yönden kuvvetli oldukları için değil, sadece materyalist dogmayı ayakta tutmada bir tür propaganda malzemesi oldukları için benimsemektedir.
Bu taraflı bakış açısı Hürriyet Bilim’i o kadar gözükapalı bir duruma sokmuştur ki, insanın derisinin evrimle ortaya çıkıp çıkamayacağını sorgulamaksızın, bunu tartışmasız kabul etmekte, sadece “insan derisi evrimle ortaya çıktı, ama nasıl çıktı?” sorusunu sormakla yetinmektedir. Yani Hürriyet Bilim, Darwinizm’e körükörüne inanmaktadır.
Halbuki insan derisi biraz incelense derinin rastlantılara dayalı bir evrim süreciyle oluşmadığı, bilinçli bir şekilde tasarlanmış olduğu kolayca anlaşılabilir. Deri, vücut ısısını düzenlemede etkilidir, beden sıvılarını içeride tutar, hastalıklara karşı koruma sağlar, kendini tamir edebilir ve yenileyebilir. Dokunma duyusu için hassas bir organdır, ısıyı, soğuğu, acıyı vs. hissetmemizi sağlar. İnsan vücudu tüylerden tamamen de yoksun değildir elbette. Saçlar estetik sağlar, soğuktan korur. Kaşlar göze inen teri engelleyecek noktada ve açıda bulunur. Kirpiklerin yukarı kıvrımlı olması, göz açıp kapama sırasında birbirine takılıp kalmalarını engeller. Kirpikler bunu sağlayacak şekilde sürekli yağlı tutulurlar. (Bu yağı sağlayan özel salgı bezleri vardır.) Kulak ve burun girişindeki tüyler ise zararlı olabilecek parçacıkları engelleyecek noktada bulunurlar. Her tüy, gerekli yerde ve gerekli yapıdadır. Örneğin kaşlarımız ve kirpiklerimizin boyu sabit kalır, saçlarımız ise sürekli olarak uzar. Eğer bunun tersi olsaydı, sürekli kaş ve kirpiklerimizi traş etmek zorunda kalır, saçlarımız ise bize hiç bir estetik düzenleme imkanı vermeden sabit kalırdı. Ancak deri ve üzerindeki tüyler, olabilecek en ideal yapılarda tasarlanmışlar ve var edilmişlerdir.
Tüm bu tüylerin ortak özelliği ise fonksiyonlarını yürütebilecekleri büyüklükte kalmalarını sağlayan genetik programa dayanmalarıdır. Bu programlama bir programcının, yani tüm bunları bir tasarlayanın olduğuna işaret etmektedir. Bu da canlıları ve insanı Allah”ın yaratmış olduğu gerçeğinin bilimsel kanıtlarındandır.
Hürriyet Bilim Darwinizm’in geçersizliğini artık kabul etmelidir. Bu aldatmacayı sürdürmek hem anlamsız hem de yorucudur. Darwinizm’in gediklerini bu haberde görülen tarzda hayali yaklaşımlarla yamama çalışması yakın bir gelecekte hüsranla sonuçlanacaktır. Çünkü Darwinizm önlemez bir biçimde yıkılmaktadır.