18 Şubat 2003 tarihli Vatan ve Posta gazetelerinde son derece temelsiz bir iddia yer aldı. Posta gazetesinde “Bir Gen Sayesinde “Modern” Olmuşuz” başlığı kullanılırken, Vatan gazetesi haberi “Medeniyet Gen Değişimiyle Doğdu” başlığıyla veriyordu. Yazılarda Richard Klein isimli bilim adamının, medeniyetin kökeniyle ilgili hayali iddiaları aktarılıyordu. Klein, insanoğlunun sahip olduğu yüksek medeniyet seviyesinin, elli bin yıl kadar önce genlerde meydana gelen bir mutasyondan kaynaklanmış olabileceğini ileri sürüyordu. Vatan ve Posta gazeteleri hiçbir bilimsel kanıta dayanmayan bu iddiayı bilimsel bir gerçekmiş gibi yansıtıyordu.
Stanford Üniversitesi”nde görev yapan Richard Klein”ın iddiasına kanıt olarak sunduğu mutasyon foxp2 geniyle ilgilidir. Bir antropolog olan Klein aslında genetik bilimiyle ilgili değildir. Bu gen hakkında daha önce ortaya konmuş (ve sitemizde bilimsel olmadığı açıklanmış) evrimci iddialardan yola çıkarak medeniyetin oluşumuna biyolojik bir açıklama getirmeye çalışmaktadır.
Foxp2 Geniyle İlgili Darwinist Hayaller
2001 yılında yapılan bir araştırmada, aynı aileye mensup 24 kişide görülen konuşma bozukluğu araştırıldı. Bu insanlar gırtlak, dil ve yüz kaslarını kontrol edemiyor, ayrıca gramer kurallarını öğrenmekte güçlük çekiyorlardı. Genetik analizler sonucu hepsinin foxp2 geninde bozukluk tespit edildi. Bu saptamayla birlikte dille bir gen arasındaki ilişki ilk kez gösterilmiş oldu. Bir yıl sonra yapılan bir başka araştırmada insandaki foxp2 geniyle bazı memelilerdeki foxp2 geninin dizilimi karşılaştırıldı. Araştırmacılar, gendeki dizilim açısından insanın; orangutan ve fareye göre 3; şempanze, goril ve rhesus makakına göre 2 küçük farklılık gösterdiğini tespit ettiler. Bu farklılıklar Darwinist ön yargılar yüzünden “mutasyon” ürünü varsayıldı. Oysa farklılığın mutasyon, yani rastlantısal değişimle ortaya çıktığını gösteren herhangi bir kanıt bulunmuyordu.
Öncelikle belirmek gerekir ki, foxp2 geniyle ilgili bu araştırmalar evrim teorisine hiçbir kanıt sağlamamaktadır. Dil yeteneğini kontrol eden gırtlak, dil ve yüz kasları gibi yapılara ait bilgilerin DNAda kodlanmış olması kaçınılmazdır. Dille ilgili tüm bedensel yapıların (diyafram, kaburga ve göğüs kafesi, ciğerler, nefes borusu, gırtlak, dil, dişler ) genetik temelleri çıkarılabilir ve bu bulgunun evrime kanıt sağlamak gibi bir özelliği olamaz. (Aynı şekilde, bir jet uçağının elektronik kumanda sisteminin nasıl çalıştını açıklamak, bu tasarımın hangi aşamalarla var olduğunu; parçaların nasıl tasarlanıp yerine yerleştirildiğini açıklamaya yetmez). Çünkü bu bulgular dil gibi karmaşık bir yeteneğin karmaşık mekanizmalarını ortaya çıkaracaktır. Eğer evrime bir kanıt sunulmak isteniyorsa, böyle karmaşık bir tasarımın rastlantısal mutasyonlar ve doğal seleksiyon ile nasıl meydana gelmiş olabileceğine dair bilimsel kanıtlar gösterilmeli ve tutarlı tezler ortaya konmalıdır. Oysa böyle bir tez yoktur.
Aslında foxp2 geninin dilde rol oynaması evrime değil, bilinçli tasarıma kanıt olabilir. Çünkü bu gende “bilgiye dayalı tasarım” vardır. Bu bilgi çok özel bir alfabetik dizilimle DNAda kodlanmıştır. Konuşma sırasında ortaya konan performans da karmaşık bir sistemin kusursuzca çalıştığını göstermektedir. Bir insanın konuşması sırasında 100 ayrı kası devrededir ve bu yetenek, bilim adamlarının tanımıyla “insanın gerçekleştirdiği en karmaşık kas hareketidir” . Konuşmayla ilgili her yapı, her detay DNAda şifrelenmiştir. Tasarımın kompleks ve bilgiye dayalı oluşu, bu gen ve kontrol ettiği yapıların bilinçli şekilde tasarlandığını göstermektedir.
Ayrıca foxp2 geni sadece dille ilgili değildir. Farelerde akciğer gelişiminde hayati rol oynadığı, ayrıca beyin gelişimiyle de ilgili olduğu bilinmektedir. Yaşamda bu kadar önemli rol oynayan organları kontrol eden bir genin, rastlantısal mutasyonlarla geliştiğine inanmak, hayal kurmaktan başka bir şey değildir. Gen bir çok farklı özelliği kontrol ettiği (yani pleiotropik etki gösterdiği) için, sözde aşamalı evrim sırasında meydana gelen bir mutasyon beyin ve akciğer gibi kompleks organları ancak yıkıma uğratır, böylece organizma için ölümcül bozukluklar ortaya çıkarır. Çünkü mutasyonlar etkili oldukları zaman daima zararlıdır.
Richard Klein”ın Foxp2 Masalı
Richard Klein, insana ait arkeolojik kayıtlarda yaklaşık 50.000 yıl önce bir kültürel patlamanın izlerinin gözlemlendiğini, daha eski dönemlerde insan eliyle üretilen aletlerin basit olduğunu ve bölgeden bölgeye fazla değişmediğini belirtmektedir. Klein, daha sonra aletlerin özelliğinde hızlı bir değişim yaşandığını, bu aletlerde bölgelere göre özelleşmeler görüldüğünü, insanların takı ve mücevher üretimine önem vermeye başladıklarını anlatmaktadır. Bu değişimin nedenini araştıran antropolog, antropologlar arasındaki yaygın görüşü benimsememektedir. Antropologların çoğu bu durumun, bir tür kültürel veya demografik değişimden kaynaklandığını tahmin etmektedir. Klein ise değişimin biyolojik kökenli olabileceğini varsaymaktadır. Evrimci genetikçilerin iddialarına dayanarak, foxp2 mutasyonunun son ikiyüz bin yıllık dönemde, büyük ihtimalle de yaklaşık 50.000 yıl önce gerçekleştiğini iddia etmektedir. Böylece insanın “kavrama ve iletişim” yeteneğinin gelişmiş olabileceğini; medeniyetin bu gelişimin bir sonucu olduğunu ileri sürmektedir.
Klein”ın mutasyona dayalı medeniyet iddiası yanlıştır: Medeniyetin temelinde insan aklı yatmaktadır. İnsan akıl sahibi tek canlı olarak, bilgiyi araştırabilmekte, yorumlayabilmekte ve kullanabilmektedir. Aklı sayesinde bilimsel buluşlar yapmakta, yeni teknolojiler geliştirebilmekte ve medeniyetin ilerlemesini sağlamaktadır. Aklı sayesinde bilgiyi konuşarak ve yazarak nesilden nesile aktarabilmektedir. Eğer insan aklı olmasaydı medeniyet de olmazdı.
Foxp2 gibi genler ise biyolojik yapılardan sorumludur ve akılla hiçbir bağlantıları yoktur. Genlerin beyin dokusunun üretiminde rol oynadığı dolayısıyla mutasyonların insan aklını geliştirebileceği iddiası bir materyalizm yanılgısıdır. Çünkü Klein”ın mutasyonlarla gelişmiş olabileceğini ileri sürdüğü “kavrama ve iletişim” yetenekleri insan bilincinden kaynaklanmaktadır. Bilinç ise sinir hücreleri arasındaki madde alışverişleriyle açıklanamaz. Bilincin beyinde maddesel karşılığını arayan materyalist bilim adamları bu konuda hiçbir ipucuna rastlayamamıştır. Ünlü evrimci Julian Huxley bilincin kaynağı konusundaki çaresizliğini itiraf etmiştir:
“Bilinçli hal kadar olağanüstü birşeyin nasıl olup da bir sinir hücresinin başlatıcı hareketi sonucu ortaya çıktığı, aynı Aleaddin”in lambası hikayesinde lambanın ovuşturulmasıyla cinin görünmesi kadar anlaşılmazdır…”
Bu yüzden medeniyetin kaynağı beyinle ve beyni tanımlayan genlerle açıklanamaz. Tüm bu biyolojik yapılar, moleküller ve atomlardan meydana gelmektedir. Bu atomlar her ne şekilde düzenlenirse düzenlensinler medeniyetin kaynağı olan insan aklını açıklayamaz. Çünkü insan bedenini oluşturan oksijen, karbon, hidrojen veya azot gibi atomlar nasıl uzay mekiği yapılacağını “bilemezler”, “sanat eserleri meydana getiremezler”, “siyaset teorileri tasarlayamazlar” ve de “medeniyeti araştıran bir antropolog olamazlar”.
Klein”ın iddiası ise, insan genleri üzerine kurulmuş Darwinist bir spekülasyondan ibarettir. Genlerde meydana gelebilecek rastlantısal bir değişimle; interneti geliştiren, hastalıklara tıbbi çareler arayan, üniversiteler kuran, devletler kuran, bilimsel araştırmalar yapan, gazete çıkaran, televizyon yayını yapan, gökdelenler ve kentler inşa eden, sanat eserleri yapabilen insan aklı arasında bağlantı kurmak büyük bir safsatadır.
Posta ve Vatan”dan Gaf Üstüne Gaf
Her iki gazetenin konuyla ilgili haberleri okunduğunda söz konusu Darwinist spekülasyonu bilimsel bir keşif zannettikleri anlaşılmaktadır. Klein”dan sanki “medeniyet genini keşfeden adam” olarak söz edilen haberlerde bilim haberciliği açısından son derece amatör bir üslup sergilenmektedir. Görünen odur ki her iki gazete de konunun bilimsel arka planını araştırmadan, bu evrimci safsatalarını yayınlamaktan çekinmemiştir. Haberdeki yanlışlıklar ve bunlarla ilgili gerçekler şunlardır:
1) Posta gazetesi Klein”ın iddiasını araştırmalarla varılan kesin bir sonuç gibi sunmaktadır. Oysa Klein bir genetikçi değildir ve iddialarını yayınladığı Stanford Üniversitesi internet sitesinde hiçbir deney veya araştırmadan söz etmemektedir . Yaptığı şey sadece Darwinizm”e dayalı senaryolar üretmekten ibarettir. Ayrıca bir sonuca vardığını belirten bir ifadesi yoktur ve antropologların elli bin yıl önce olanları asla kesin bir şekilde bilemeyeceklerini kendisi de itiraf etmektedir.
2) Posta gazetesi iddiayı “biyolojik şifremiz genlerle ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı” şeklinde vermektedir. Oysa bu iddia insan kültüründeki hızlı gelişimle ilgilidir. Ayrıca genler biyolojik şifre değildir. Genetik şifre genlerde kodludur ve literatürde “biyolojik şifre” diye bir kavram bulunmamaktadır.
3) Vatan gazetesinin Klein”ın iddiasını anlamakta daha da isabetsiz davrandığı görülmektedir. Haberinde yaratıcılık geninden söz etmektedir. Birincisi literatürde böyle bir gen bulunmamaktadır. Eğer foxp2 geni kastediliyorsa bu çok gülünç bir tanımlamadır. Bu gen ressam, mimar veya mühendislerde araştırılıp, yaratıcılıklarına katkısı ispatlanmış değildir. Böyle birşey söz konusu da değildir. Ne bir ressamın, ne de bir mühendisin foxp2 geni başka insanlarınkinden farklı değildir. Dahası yaratıcılık tamamen zihinsel bir yetenektir ve materyalizmi çıkmaza sokan insan aklıyla ilgilidir.
4) Vatan gazetesi haberi, Klein”ın masalına yeni masallar katarak vermektedir:
“Amerikada”ki Stanford Üniversitesi uzmanları, evrim sürecinde ilkel insanların foxp2 adlı yaratıcılık geninde değişiklikler olmasıyla sayısız dillerin konuşulmaya başlandığını ve insanların el becerilerinin gelişerek güzel sanatları yarattıklarını ortaya çıkardı”.
Foxp2 genindeki değişikliklerle sayısız(??) diller konuşulmaya başlandığına dair ne bir iddia ne de bilimsel bir kanıt yoktur. Güzel sanatların mutasyonla yaratıldığı da ortaya çıkarılmış değildir. Görüldüğü gibi Vatan gazetesi, iddia sahibinin bile haberi olmayan masallar anlatmaktadır.
5) Vatan gazetesinde Klein”dan aktarılan şu sözlere de yer verilmektedir:
“Konuşma becerisinin gelişmesinde önemli rol üstlenen bu gen, ilkel insanın modern insana dönüşmesini açıklıyor.”
Yukarıda açıkladığımız gibi konuşma becerisinin söz konusu gendeki mutasyonlarla oluştuğunu gösteren, yani “ilkel insanın modern insana dönüştüğü” iddiasını destekleyen hiç bir kanıt yoktur. Vatan gazetesi genin dille ilgili olduğunu söyleseydi daha objektif bir yaklaşım sergilemiş olurdu. Öte yandan konuşma becerisi evrimle açıklanmış olmanın aksine evrimin tutarsızlığını ortaya koymaktadır. Klein sadece evrimci genetikçilerin anlattığı masalları aktarmakta Vatan gazetesi de bu safsatalara inanıp sayfalarına taşımaktadır.
Sonuç
Richard Klein”ın iddialarının hiçbir bilimsel yönü yoktur. Bunlar Darwinizm”i desteklemek ve insanla hayvan arasındaki uçurumu gizlemek amacıyla ortaya konmuş spekülasyonlardır. Foxp2 geni ve konuşma yeteneği ancak bilinçli tasarıma kanıt olabilir. Medeniyet, insan aklının ürünüdür. Maddeyle açıklanamayan bu mucizevi akıl Yüce Allah”ın insana ilham ettiği bir nimettir. Yaratıcılığın kaynağı da Allah”ın insana üflediği “ruh” tur. Posta ve Vatan gazeteleri bundan sonra objektif bilim haberciliği yapmayı düşünüyorlarsa, bu tür iddiaları bilimsel arka planı hakkında bilgi sahibi olmadan yayınlamamalıdırlar.