Atlas dergisinin Mayıs 2005 sayısında insan ve diğer memelilerde annenin biyolojisiyle ilgili bazı bilgi ve yorumlara yer verildi. Aşağıda, ilgili yazılarda ortaya konan evrimci yanılgılar, başlıklar altında kısaca cevaplanmaktadır.
‘Tarihöncesi Anne’ yazısındaki evrimci yanılgılar
Evrim yanılgısı içeren yazılardan birincisi, “Tarih Öncesi Anne” başlığını taşıyordu ve Steven Mithen’ın Aklın Tarih Öncesi (Dost Yayınları, 1999) isimli kitabından alınan bir bölümü içeriyordu. Yazıda, bebeğin doğum sırasındaki beyin hacminin insan ve şempanzede nispeten birbirine yakın olduğu, ancak doğum sonrası dönemde, şempanze bebeğin beyninin çok az büyümesine karşın insan bebeğin beyninin dört misli olacak kadar irileştiği bilgisi veriliyordu. Yazıda bu bilgi üzerine inşa edilen bir evrim masalı aktarılıyor ve ‘insan evriminin herhangi bir döneminde dişiler ancak göreceli ölçüde küçük beyinli bebekler doğurabiliyorlardı’ ifadesine yer veriliyordu.
Ancak bu iddia tamamen spekülatiftir ve beyin hacmi gelişimi konusuyla ilgili olarak ortaya konan bir ‘yorum’dan ibarettir. Bu konuda daha önce Hürriyet gazetesinde yayınlanmış bir iddiaya cevabımızı buradan okuyabilirsiniz.
Mithen’ın evrimle bağdaştırdığı bir başka tip bilgi ise, Neantertallerin gelişimi ile ilgili olanıdır. Mithen, Neandertal çocuklarının oldukça hızlı bir şekilde büyüdüklerini ve fosil kayıtlarında çağdaş insanlarda çocuk gelişiminin ilk insanlara oranla daha uzun olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu iddiasına dayanak olarak öne sürdüğü Neandertal çocuğu fosilinin sadece 4-5 kemikten ibaret olduğunu (insan vücudunda 212 kemik mevcuttur) kendisi belirtmekte, bu iddianın ne denli geçersiz ve yoruma açık bulgulara dayandığını gözler önüne sermiş olmaktadır. Ayrıca Neandertal çocuklarının gelişimi ile ilgili son bir çalışma ve bunun ardından gelen uzman yorumları, bu iddianın evrimciler arasında dahi kabul görmediğini gözler önüne sermektedir.
(Bu konuda bkz. http://www.netcevap.org/ntvmsnbc040429.html )
Büyük Anne Hipotezi ile ilgili evrimci yanılgı
Yazılardan ikincisi ise “Büyükanne Hipotezi: Menapozun evrimi” başlığını taşıyordu. Kadının üreme fonksiyonlarının sona ermesinin, memelilerde sadece insan dişilerde görüldüğü belirtildikten sonra menapozun çocuklar ve gençlerin yetiştirilmesi açısından sağladığı olanaklar ve bunlar sayesinde topluma sağlanan faydalara dikkat çekiliyordu.
Buna göre kadınların, menapoz sonrası dönemde kendilerini torunların ve genç bireylerin yetiştirilmesine adadığı, bu sayede çocuk ölümlerinin azaldığı, büyükannelerin kızlarının doğurganlığının arttığı ve ortalama ömrün uzadığına dair bilgilere yer veriliyordu.
Ancak tüm bu gibi faydaların sıralanması, yazının başlığında verilen evrim iddiasını hiçbir şekilde desteklememektedir. Burada yapılan şey, menapozun bazı faydalarına işaret etmekten ibarettir. Bunun ise menapozun sözde evrimine dair bir açıklama oluşturmadığı, fizyolojik olarak böyle bir değişimin nasıl yaşanmış olabileceğinin gösterilmediği açıktır.
Menapozun evrimi iddiası, evrim biyologları tarafından bir dogma olarak benimsenmektedir ve bu kişiler menapozun faydalarını belirtmekle ortaya koydukları iddialarını geçerli kıldıkları zannına kapılmaktadırlar. Halbuki bu, bilimsel olarak geçerli bir yaklaşım olamaz. Nitekim Nature dergisinin editörü ve paleontolog Henry Gee, evrim biyologlarının bu yaklaşımını şu sözlerle eleştirmiştir:
“‘Burnumuz gözlük taşımak için yapılmıştır, böylece gözlük kullanabiliriz.’ Evrimci biyologlar herhangi bir yapıyı, faydalı hale gelen bir adaptasyon olarak yorumladıklarında hala tamamen bu mantıkta hareket etmektedirler, ama bu faydanın, bir yapının nasıl evrimleştiği ya da gerçekte bir yapının evrimsel tarihinin bu yapının şekil ve özelliklerini nasıl etkilemiş olabileceği hakkında bize hiçbir şey söyleyemeyeceğini göremezler” 1
Kısacası, Büyükanne Hipotezini savunan araştırmacılar, menapozun toplum açısından birtakım faydalırını delillendirmekte, ancak menapozun nasıl evrimleşmiş olabileceğine dair hiçbir bilimsel açıklama getirmemektedirler. Bu sebeple Atlas dergisinde tanıtılan hipotez, evrim teorisi için bilimsel destek oluşturmamaktadır.
Anneliğin gerçek kökeni
Atlas dergisinin bu hayali spekülasyonları, tamamen çürük bir temel üzerine inşa edilmiştir. Çünkü annelerin varlığı, cinsiyetin kökeni konusuyla ilgilidir ki bu konu evrim teorisinin ne denli büyük bir yanılgı olduğunu başlı başına göstermeye yetmektedir. Evrim teorisi, eşeyli üremenin eşeysiz üremeden evrimleştiğini varsayar. Bilindiği gibi eşeysiz üremede cinsiyet bulunmaz ve canlı, kendisinin bir kopyasını üretmek yoluyla çoğalır. Eşeyli üremede ise erkek ve dişinin biyolojisi birbiriyle tam uyumlu yapılardır ve birinin bulunmaması durumunda diğerinin varlığı anlamsızdır. Bu nedenle eşeyli üremeyle ilgili tüm sistemlerin erkek ve dişi olarak, aynı anda ve kusursuz olarak var olmaları şartı ortaya çıkar. Evrim teorisini açıkça yalanlayan bu durum, Yüce Allah’ın cinsiyetleri -ve anneliği- yarattığını ortaya koyar.
Sonuç:
Görüldüğü gibi, Atlas dergisinde yer verilen bu yazılar, tamamen hayal gücüne dayalı spekülasyonlardan ibarettir ve evrim teorisini bilimsel olarak destekleyici hiçbir yönleri bulunmamaktadır. Atlas dergisine, hayali masallarla sürdürdüğü Darwinizm propagandasına son vermesini tavsiye ediyoruz.
1) “IN SEARCH OF DEEP TIME, Beyond the Fossil Record to a New Hıstory of Life”, Henry Gee, The Free Press, A Division fo Simon