National Geographic TV’de 2 Nisan 2003 tarihinde “Kim Kimi Taklit Ediyor: Toplumsal Tırmanış” başlıklı bir belgesel yayınlandı. Belgesel, Darwinizm propagandasının, National Geographic TV’de en sık rastladığımız şekillerinden birini yansıtıyordu. National Geographic TV bir kez daha büyük maymun davranışlarıyla insan davranışları arasında benzerlikler göstermeye, insanları maymunlarla akraba olduklarına inandırmaya çabalıyordu. Bu yazıda National Geographic TV’nin Darwinist iddialarının tutarsızlığı ortaya konacaktır.
Propagandanın Arka Planı
Evrimci yayınlarda büyük maymunların; yani şempanzelerin, bonoboların, orangutanların ve gorillerin davranışlarıyla insan davranışları arasında parallelikler kurulması sıkça rastlanan bir durumdur. Bu yayınlarda özellikle şempanzelerde görülen bazı zeki davranışlar gösterilir. Bu davranışların genellikle insan davranışlarına benziyor olmasına özen gösterilir. Örneğin bakıcısıyla aynı evde yaşayan bir sirk şempanzesinin buzdolabından bir coca-cola şişesi çıkarıp şişenin kapağını açarak içmeye başlaması, bir başka şempanzenin dizüstü bilgisayarın başında tuşlara basarak oyun oynaması, yine bir başkasının bakıcısıyla gittiği bir restoranda masada oturup yemek yemesi gibi davranışlardır bunlar. Böylece insanın en yakın akrabası olduğu ileri sürülen şempanzenin, insana zeka açısından da en yakın canlı olduğu ispatlanmaya çalışılır.
Ancak tüm bunlar göstermelik, basit birer aldatmacadan ibarettir. Şempanzelerin ekrana yansıtılan ve insan kültürüyle özdeşleşmiş coca-cola ve laptop gibi ürünleri kullandıklarını gösteren davranışları, basit bir ödül-ceza yönteminin meyvesidir. Bu şempanzeler bu davranışlara, ödüllendirme yöntemiyle alıştırılmaktadırlar. Aynı yöntemle sirklerde köpeklere, güvercinlere, kaplanlara ve daha pek çok canlıya şaşırtıcı “numara”lar yaptırılabilmektedir.
Peki pempanzelerin doğal ortamlarında gösterdikleri zeki ve sosyal davranışlar yok mudur? Elbette vardır. Ancak bunlar da insanla şempanze davranışları arasında evrimsel bir bağlantı kurmaya yetmemektedir. Çünkü doğada, hiçbir şempanzenin gerçekleştiremediği kadar zeki davranışlar ortaya koyan canlılar vardır. Üstelik bu canlılar hayali evrim ağacında insana, şempanzenin olduğundan çok uzaktır. Arılar geometri kullanarak yuvalar inşa etmekte, termitler üstün bir inşaat bilgisi ortaya koyarak gökdelen diyebileceğimiz binalar yapabilmekte, kunduzlar barajlar kurabilmekte, kargalar hiçbir şempanzenin göstermediği kadar karmaşık alet kullanımı ortaya koyabilmekte, schwarzula arıları çiftçilik bile yapabilmektedirler. (İnsan ve şempanzenin ortak davranışlarına dayandırılan evrim iddialarını çürüten bu canlılar hakkında daha detaylı bilgileri buradan edinebilirsiniz) Bazı canlıların insanlar gibi geometri bilgisine başvurması, insanlar gibi çiftçilik veya inşaat mühendisliği yapmaları onları insana akraba yapmayacaktır. Böylece zeki davranışlara dayanarak insanla şempanze arasında kurulan tüm evrimsel bağlantıların ve buna dayandırılan propagandanın ‘boş’ olduğu ortaya çıkmaktadır.
Finansman Faktörü
Bu ‘boş’ propagandadan vazgeçmeyen evrimci kuruluşların başında ise kendini dünyanın dört bir yanında evrim fikrini yaygınlaştırmaya adamış, bu amacı doğrultusunda milyonlarca dolarlık fonlar dağıtan National Geographic derneği gelmektedir. Şempanze, bonobo, orangutan ve goril gibi büyük maymunları doğal ortamlarında izleyerek, insanın sözde evrimine kanıtlar bulmayı hedefleyen evrimci primatologlar onyıllar süren araştırmalar yürütmektedirler. Bu insanlar araştırmalarının finansmanını National Geographic’ten kolaylıkla sağlayabilmektedirler.
Evrimci primatologlar, çalışmalarında büyük maymun gruplarında görülen sosyal ilişkileri ve bu canlıların günlük yaşamlarında karşılaştıkları problemleri çözme yöntemlerini büyük bir dikkat ve titizlikle kaydederler. Elde ettikleri tüm verileri Darwinist inançlarına göre yorumlar ve maymunlarda gördükleri ilişkileri, insan toplumunda görülen siyasi, ahlaki ve sosyal ilişkilerle bağdaştırmaya çalışırlar. Bu bilim adamları kendilerini insan ve büyük maymunlar arasında benzerlikler kurmaya adamışlardır. Ortaya herhangi bir benzerlik koyamadıkları, daha doğrusu verileri Darwinizm’e göre yorumlayıp yeni teoriler ortaya koyamadıkları taktirde, finansman kaynaklarının kesileceğinin gayet bilincindedirler. Bu yüzden hayalgüçlerini olabildiğince geniş tutmak ve olabildiğince kapsamlı iddialar oluşturmaya zorlanırlar. Bu yüzden çoğu zaman abartılı, hatta ‘komik’ yorumlarla ortaya çıkarlar. Çocukları bile gülüp geçeceği bu zoraki yorumların oynatıldığı perde ise çoğu zaman ‘National Geographic TV’ ekranlarıdır.
National Geographic TV’nin geçtiğimiz Şubat ayında yayınladığı “Üç Maymunun Hikayesi” ve “Gözde Maymunum” belgeselleri bu açıdan tipik birer örnek oluşturmaktadır. “NATIONAL GEOGRAPHIC TV”DEN MAYMUN ZEKASI HAKKINDA SERİ GAFLAR” başlıklı yazıyla sitemizde cevapladığımız bu belgeseller, hiçbir bilimselliği olmayan, sadece birer mizah unsuru olabilecek benzetmelerle doludur. Öyle ki, National Geographic TV bunlardan birinde, insanların kuaföre gitme alışkanlığının, maymunların birbirlerinin tüylerini temizleme davranışının evrimsel bir uzantısı olduğunu öne sürmektedir. TV kanalı bu temizliğin bit ve parazitlerden arındırılan maymunlarda rahatlama meydana getirdiğini, insanların da kuaföre gittiklerinde rahatladıklarını, dolayısıyla insanın bu davranışının diğer primatlarla ortak olduğunu “ciddi ciddi” anlatmaktadır! Tamamen saçmalıktan ibaret bu Darwinist hayaller National Geographic TV’nin bu en son belgeselinde de birbirinden ‘orjinal’ benzetmelerle sürdürülmüştür.
National GeographicTV’nin En Son Gafları
“Kim Kimi Taklit Ediyor: Toplumsal Tırmanış” isimli belgeselde şempanzelerin grup içi ilişkileriyle insanların politik alanda kurdukları ilişkiler arasında benzetme yapılmaktadır. Siyasette iktidar olmak isteyen kişilerin ancak toplumda söz sahibi kimselere sırt dayayarak iktidara gelebilecekleri, bunun için etkili kişilerle yoğun bir lobi faaliyeti yürüttükleri anlatılmaktadır. Buna göre, politikacıların seçim zamanı meydanlarda bebekleri sevip kadınların takdirini kazandıkları, böylelikle oy desteği sağladıkları belirtilmektedir. Benzer şekilde grup içinde lider olmak isteyen bir şempanzenin seçim zamanı bebekleri okşamak ve başka şempanzelerin tüylerini temizlemek zorunda olduğu ileri sürülmektedir.
Bunlar anlatıldığı sırada bir şempanze grubunda yakın arkadaş olan iki şempanzeden örnek verilmekte ve bunların, kısıtlı yiyecek kaynakları söz konusu olduğunda gösterdikleri dayanışma anlatılmaktadır. Görüntülerde bakıcılar şempanze grubundaki üye sayısına göre oldukça az sayıda karpuzu şempanzelerin oyun alanına bırakmakta, sonra çekilmektedirler. Şempanzeler de az sayıdaki karpuzları kapmak için hücum etmekte, bu mücadele sonunda karpuzlardan birini kapmayı başaran şempanze güvenli bir yere çekilerek bunu yemeye başlamaktadır. Tam bu sırada yanına yaklaşan ve kendisini daha önce sürekli yalayarak temizlemiş ve tüylerini bitlerden arındırmış olan arkadaşı ortaya çıkmakta ve karpuza doğru başını uzatmaktadır. Karpuzu kapan şempanze arkadaşını geri çevirmeden karpuzu paylaşmayı kabul etmekte, sonra karpuzu ikisi birlikte yemektedirler.
National Geographic TV bu arkadaşlıkların bile siyasi olduğunu, iktidara gelen şempanzenin destekçileri tarafından her an arkadan vurulabileceğini iddia etmektedir. Böylece yapılan iyiliklerin karşı tarafın hafızasına kazınılarak gelecekte bir tür minnet duygusu oluşturmak ve bir gün ihtiyaç duyulduğunda yardım sağlamaya yönelik olduğunu ileri sürmektedir.
Görüldüğü gibi National Geographic TV burada sadece zoraki benzetmeler ortaya koymaktadır. Şempanzeler arasında menfaat ve güce dayalı ilişkiler olması bu canlıların insanlara evrimsel akraba olduğunu ispatlamaz. Sadece şempanzelerde değil, gruplar halinde yaşayan tüm canlılarda bu tür ilişkilerin mevcut olduğu bilinmektedir. Örneğin erkek aslanlar kendilerine rakip olmamaları için yavru erkek aslanları parçalayıp yemektedirler. National Geographic TV’nin mantığına göre bu durum, tarihte birçok krallıkta görülen iktidar mücadelelerinin tamamen aynısıdır. Liderliği koruma mücadelesinde aslanların başvurduğu bu yöntem herhangi bir şempanze davranışından daha etkilidir. Ancak bu davranışları, aslanın insanla evrimsel akraba olduğunu göstermez.
National Geographic TV’nin insan ve şempanze arasında kurmaya çalıştığı benzerliklerden biri de diğer bireyleri yüzlerinden tanıma ve içinde bulundukları duygusal hali algılayabilme yeteneğiyle ilgilidir.
Programda bu konuyla ilgili olarak bir şempanze üzerinde yapılan deneyden sözedilmektedir. Söz konusu şempanzeye önce anne şempanzelerin, sonra bunların yavruları olan şempanzelerin resimleri gösterilmekte ve şempanzeleri anne-çocuk olarak eşleştirmesi istenmektedir. Sonuçlar değerlendirildiğinde şempanzenin ortaya koyduğu eşleşmelerin %75 oranında doğru olduğu belirtilmektedir. Görüntülerde daha sonra oyun oynayan (insan) çocuklar gösterilmekte ve bu grup içinde bir çocuğun diğerlerini yüzlerinden tanımasının ne kadar önemli olduğu anlatılmaktadır. Bir çocuğun ilk kez karşılaştığı kalabalık bir grupta kiminle arkadaş olacağını belirlemesinde uluslararası bir dil olan ‘yüz ifadesi’ dilinden faydalanacağı anlatılmaktadır. Karşı tarafın kızgın mı, heyecanlı mı yoksa sakin mi olduğunun kolaylıkla yüzünden anlaşıldığını ifade eden National Geographic TV bu noktada Darwinist söylemlere başvurmaktadır.
İnsanın bu yeteneğini bir anda hayali atalarla ilişkilendirmekte ve şu iddiada bulunmaktadır:
“Bu yetenek atalarımızın çok işine yarayan bir beceri olabilir. Tıpkı günümüzdeki şempanzeler gibi grubun hangi üyelerinin akraba olduğunu bilmek gibi. Ne de olsa başarılı bir toplumsal ilerlemenin sırlarından biri bu.”
Bu yeteneğin kişinin toplumla entegrasyonunda faydalı olduğu açık bir gerçektir. Ancak insan ve şempanzede bu yetenek açısından benzerlikler kurmak, iki canlının evrimsel akraba olduğunu göstermez. “Sosyal hayvan” ve ‘atalarımız” gibi Darwinist söylemler de bu durumu değiştirmemektedir. Çünkü grubun bireylerini tanıma yeteneğine sahip başka birçok canlı vardır. Örneğin filler güçlü hafızaları sayesinde karşılaştıkları düşman bir fili yıllar sonra karşılaştıklarında kolaylıkla tanıyıp kendi gruplarını tehlikeleye karşı uyarabilmektedirler. Şempanze dışındaki canlılarda tanıma yeteneğini ortaya koyan son bir çalışma da Washington Üniversitesi araştırmacılarından gelmiştir. Araştırmacılar birbirlerinden yiyecek çalan kargaların, kendilerine akraba olan kargaları tanıyabildiklerini, bu kargalardan yiyecek çalmadıklarını, çalsalar bile bunu agresif yöntemlerle gerçekleştirmediklerini ortaya çıkarmışlardır .
Görüldüğü gibi fil ve karga da başka bireyleri tanıma ve bu bireylerin kendilerine yakınlığına göre onlarla ilişkilerini düzenlemede son derece yeteneklidirler. Ancak bu yeteneklerine bakıp insanların fil ve kargalarla evrimsel akraba olduklarını savunmak elbette ki mümkün değildir. National Geographic, sadece ideolojisine uygun verileri seçip kullanmakta, yani bulguları çarpıtmaktadır.
Programda ortaya konan tüm yorumlar Darwinist ön yargılara dayanmaktadır. Belgeselde yorumlarına başvurulan primatologlar bunu açıkça gösteren ifadelerde bulunmaktadırlar. Bir primatolog, şempanzelerin birbirleriyle olan ilişkilerinde karşı tarafı tarttıklarını anlatırken şunları söylemektedir:
“Birbirlerini kurnazca tartıyor. Gözlerdeki ufak parıltılar bana özellikle insanımsı geliyor“.
Bir başka primatolog şempanzeler arası liderlik ve dayanışma davranışlarının altında yatan niyetle ilgili spekülasyonlar yapmakta ve şunları söylemektedir:
“Şempanzelerde; hafıza, minnet veya zorlama ögesi olmaksızın ‘sana iyilik edeyim sen de bana et’ diye bir alışveriş sisteminin olduğunu hayal etmek çok zor. Bunlar karmaşık kavramlar ama ben bunların şempanzede olduğunu varsaymaya kararlıyım“.
National Geographic’ten Sosyal Darwinizm Propagandası
Bilimsel olarak geçersizliği gösterilmiş, çürük bir teori olan Darwinizm, National Geographic TV’yi anlaşılmaz bir şekilde etkiler görünmektedir. TV kanalı insanın sosyal yapısını dahi Darwinist söylemlerle tanımlamaktadır. Darwinizm’in doğada sürekli bir çatışma olduğu ve güçlü olanın hayatta kalacağı sloganını insanın sosyal yapısına, hayali bir “sosyalleşme süreci”nden söz etmekte ve bunu bir menfaat ilişkileri zinciri gibi yansıtmaktadır:
“İyilik alışverişi hem insanoğlu hem de iri maymunların erkenden öğrenmeye başladıkları bir hüner. Zamanı gelince rakiplerimizi köşeye sıkıştırmaya yarayan dost kazanma ve insanları etkilemenin bir parçası. Hepimiz mevki için sürekli bir itiş kakış halindeyiz. Sonuç ise herkesin, birbirlerinin kişiliklerini ve nasıl fayda sağlayacağını anlayacağı karmaşık bir klüp. Bu seçkin klübe girmenin gözümüzü ne denli korkuttuğunu hepimiz biliyoruz”.
Bu ifadeler, National Geographic’in öngördüğü toplum modelini açıkça ortaya koymaktadır. Bencil bir çatışmanın hakim olduğu, iyiliklerin sadece menfaat beklentisi içinde yapıldığı ve insanların diğer insanlardan tedirgin olacakları bir toplum modeli… TV kanalı insana has nitelikler olan hoşgörü, adalet, merhamet, güven ve kardeşlik gibi kavramları bu modelden tamamen izole etmektedir. Bunun sebebi TV kanalının insanı sıradan bir hayvan türü kabul etmesidir. İnsanın akıl ve bilinç sahibi, erdemli bir varlık olduğunu reddederek, onu kendi menfaatleri için çarpışan bir hayvan türü gibi yansıtmaktadır.
National Geographic ekibine, bilimsel dayanak ve insani ölçülerden yoksun bu ideolojinin propagandasının, toplum huzuru, güvenliği ve mutluluğunu yıkıcı faaliyet olduğunu hatırlatmak isteriz. Darwinizm gibi köhne bir ideoloji uğruna, insanları ahlaki erdemlerden uzaklaşmaya davet etmek, topluma zarar vermekten başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Bu propaganda, toplum için zararlı olduğu kadar gerçek dışıdır da… Modern bilim, insanın şempanzeyle ortak bir atadan evrimleştiği iddiasının bir efsaneden ibaret olduğunu göstermektedir. National Geographic bu gerçeği kabullenmeli ve bir efsaneyi desteklemek uğruna boş yere akıttığı paraları, topluma faydalı faaliyetlerde kullanmalıdır.