Belgeselde, Kongo’da gruplar halinde yaşayan goril, şempanze ve bonoboların yaşamları incelendi. Söz konusu primat bireylerin; birbirleriyle oyun oynama, yiyecekleri yıkama, birbirlerini tımar etme, alet yapma ve avlanmada işbirliği davranışlarının yanısıra avlanma taktikleri açısından insanlarla benzerlikleri üzerinde duruldu. Dikkat çekici olan tüm bunlar anlatılırken, aralara serpiştirilen ‘primat kuzenlerimiz’, ‘en yakın akrabamız, ‘insanın evrimi’ gibi maksatlı ifadelerle bilimsel bir görünüm altında evrim propagandası yapılmaya çalışılmasıydı.
Gerçekte ise tüm bunlar, evrimci ön yargılara göre yapılmış spekülatif yorumlardan ibarettir. Söz konusu evrimci ön yargıları gösteren bir gerçek, canlılar aleminde insanla benzer davranışlar sergileyen çok çeşitli canlı türlerinin olmasıdır. Hatta bunlar, söz konusu davranışlarında ortaya koydukları zeka seviyesiyle insanın sözde en yakın akrabası olarak lanse edilen şempanzeden üstündürler. (Arıların yaptıkları matematiksel hesaplamalar, kör termitlerin yaptıkları gökdelen yuvalar, bazı karga türlerinin alet kullanarak avlanmaları gibi…) Öyle ki, davranış benzerliği kriter alınarak yapılan kıyaslamalar, evrimcilerce kabul edilen hayali hayat ağacıyla derin çelişkiler ortaya koymaktadır. Doğada, evrimcilerin hayali ağacında insana çok uzak olarak gösterilmelerine karşın insani davranışlar gösteren çok sayıda canlı vardır. Bu durum, söz konusu davranış benzerliklerinin evrim delili olarak kullanılamayacağının açık göstergelerindendir.
Ancak evrimciler evrimi bir dogma olarak körükörüne kabul ettikleri için bilimsel verilerin ortaya koyduğu çelişkileri görmezden gelmekte, doğayı inançları doğrultusunda yorumlamaya, televizyon ekranlarında hayali masallarla beyin yıkamaya devam etmektedirler.
Evrimcilerin bu konudaki propagandasının geçersizliğini ortaya koyan bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz.