Yılanların anlatıldığı belgeselde bu canlılarla ilgili şu evrimci iddia ortaya kondu:
“Evrim sürecinde kol ve bacaklarını kaybeden yılanlar zehir geliştirmiştir. Eğer avınızı yakalamıyor ve tutamıyorsanız yapabileceğiniz en iyi şey onu felcetmektir”.
Öncelikle yılanların kol ve bacaklardan mahrum sürüngenler oluşu evrimciler için bir açmazdır. Örneğin yaygın bir evrimci varsayım, yılanların, ayaklarını kademeli olarak yitiren kertenkelelerden evrimleştiği yönündedir. Ancak ayaklarını mutasyon sonucunda kaybetmeye başlayan bir kertenkelenin nasıl olup da daha “avantajlı” hale gelebileceği ve doğal seleksiyon tarafından “seçileceği” sorusu cevapsızdır.
Kaldı ki, fosil kayıtlarında bulunan en eski yılanlar da, hiçbir “ara form” özelliği taşımayan ve günümüzdeki örneklerinden farksız canlılardır. (Robert Carroll, Vertebrate Paleontology and Evolution, s. 235)
Zehri yılanların evrimle “geliştirdiği” iddiası da tamamen delilsizdir ve mümkün olmayan bir süreç önermektedir. Yılanın zehir sistemi, zehir üreten bezler, bunları ağıza ulaştıran kanallar ve daha birçok parçaya dayanır. Tüm bunlar yüklü miktarda genetik yapıya dayanır ve her biri belli bir amaç için birleşmiş yapılardır. Bu iç içe geçmiş, kompleks sistemin bilinçli olarak tasarlandığı açıktır. Bu zehir sisteminin rastlantılar sonucu oluştğunu kabul etmek, bir kimya laboratuvarında böceklere karşı kullanılacak bir zehrin ve onu kullanmak üzere tasarlanan araçların kendiliğinden ortaya çıkabileceğini kabul etmek kadar tutarsızdır.