Discovery Channel “”Jeff Corwin”le Macera””

Galapagos adalarındaki yaşamın anlatıldığı belgeselde, burada yaşayan iguanalar ve iri kaplumbağalar hakkında evrim iddiaları ortaya kondu. Discovery Channel, bu adalarda yaşayan kara ve deniz iguanalarının görüntülerini yayınlıyor, bunların “evrimin yaşayan örnekleri” olduğunu iddia ediyordu. Discovery Channel’ın bu iddiası görünürde sözkonusu iguana türlerinin beslenme şekillerine ve yaşam alanlarına dayanıyordu. Birbirlerinden görünüm olarak ve fizyolojik olarak farklı olmayan bu iki iguana türü Discovery Channel’ın iddiasına göre ortak bir atadan evrimleşmişti. Bu iddiaya göre, bir iguana kolonisi, okyanusta yüzen bir ağaç kütüğü sayesinde bu adalara gelmiş olabilirdi. Daha sonra koloninin bir kısmı çeşitli kısıtlamalardan dolayı deniz tabanından beslenmeyi seçmiş ve kara iguanalarından bu şekilde farklılaşmış olabilirlerdi. Gerçekten de böyle bir senaryonun gerçekleşmiş olması mümkün, hatta kuvvetli bir ihtimaldir. Çünkü deniz iguanası günümüzde sadece Galapagos adalarında yaşamaktadır ve bu adalardaki farklı iguana popülasyonlarının, tek bir popülasyon içindeki varyasyondan türedikleri teorisi makuldür.

 

Ancak Discovery Channel’ın sadece davranışla ilgili bu değişimi “evrim” olarak nitelemesi yanıltıcıdır. Bu senaryonun doğru olduğu ve bu sayede ortaya yeni bir davranış çıktığı düşünülse bile, kara ve deniz iguanaları beden tasarımı ve fizyolojik açıdan birbirinden farksızdır. Bir benzetme yapacak olursak, inci avcıları da üstün dalıcılar olmalarına ve diğer insanlara kıyasla nefeslerini uzun süre tutma gibi yeteneklere sahip olmalarına rağmen yine de insandırlar.

Kısacası Discovery Channel’ın iguanalarla ilgili evrim iddiası sadece davranışla kısıtlıdır. Bu değişimin, türlerin birbirlerinden evrimleştiğini iddia eden evrim teorisine hiçbir katkısı yoktur. Çünkü deniz iguanaları kara iguanalarına göre farklı hiçbir yapısal özelliğe sahip değildir. Discovery Channel danışmanlarının ise -konuyu çok iyi bildikleri halde- bunu evrim teorisiyle bağdaştırmaktan ve izleyicilerine Darwinizm propagandası yapmaktan çekinmedikleri görülmektedir.

Discovery Channel’ın aynı belgeselde ortaya attığı bir başka evrim iddiası da Galapagos adalarında yaşayan iri kaplumbağalarla ilgilidir. Adada yaşayan ve kabuklarının şekilleriyle birbirinden farklı bir görünüme sahip olan kaplumbağalar hakkında şu ifadeler kullanılmıştır:

 

“Buradaki görüntüde kaplumbağalardan birinin kabuğu düz diğeri ise alışılmış olduğu gibi kubbe biçiminde. Yoksa burada Darwin’in teorilerinin gerçekleştiğini mi görüyoruz. Ya da bu bir hastalık sonucu oluşan bir şey mi?Ya da yeni bir tür mü? Bunu cevaplamak için bir milyon yıl daha beklememiz gerekecek”.

 

Discovery Channel’ın bu ifadelerinde göze çarptığı gibi, iki kaplumbağa türü arasındaki fark taşıdıkları kabukların şekliyle ilgilidir. Ancak bu farklılığa bakılarak bunun Darwin’in teorileriyle ilgili olup olmadığının anlaşılması için bir milyon yıl beklenmesi gerektiği şeklindeki yaklaşım saçmadır. Çünkü genetik biliminin bulguları, biyolojik değişimin daima gen havuzu içinde gerçekleştiğini ve ancak sözkonusu varyasyonlar dahilinde yeni alttürler ortaya çıkabileceğini göstermiştir. Ve bu Darwin”in teorisine bir kanıt değildir.

Evrimcilerce meyve sineği üzerinde yapılan sayısız mutasyon deneyi ortaya yeni bir canlı türü çıkarmada başarısız olmuş ve meyve sinekleri daima mevye sinekleri olarak kalmıştır. Her türlü imkan kullanılarak uzman bilim adamlarınca laboratuvar ortamında gerçekleştirilemeyen bir evrimin doğada kendiliğinden 1 milyon yılda gerçekleşeceğini düşünmek hayalden ibarettir. Discovery Channel’ın, değişim şartı için bir milyon yıl gibi uzun bir süre şart koşması da bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü doğa tarihi yüzmilyonlarca yıl hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze ulaşan canlıların örnekleriyle doludur.

 

Tüm bunlar, Discovery Channel’da kaplumbağalarla ilgili ifadelerin bilimsel kanıtlara dayanmadığını ve izleyicilere sadece önyargılarına dayanılarak Darwinizm propagandası yapıldığını göstermektedir. Discovery Channel’ı canlılığın kökeni konusunda daha tutarlı bir yayın politikası izlemeye ve bilimsel bulguların evrimi değil bilinçli tasarımı yani yaratılışı desteklediğini kabullenmeye çağırıyoruz.