Animal Planet’ın bu belgeselinde Darwinist propagandada sık sık göz boyama aracı olarak başvurulan bir konuya, şempanze zeka ve davranışlarına yer verildi. Programda Batı Afrika ülkelerinden Fildişi Sahili sınırlarında bulunan ve Tai Ormanı ismiyle bilinen yağmur ormanlarında yaşayan bir şempanze grubu anlatıldı.
İzleyicilere, evli bir çift araştırmacının izlediği ve 60 bireyden meydana geldiği söylenen şempanze topluluğuyla ilgili çekimler ve yorumlar sunuldu. Bu yapımda, üzerinde en fazla vurgu yapılan konu, sözkonusu şempanze topluluğunun başka şempanze topluluklarında gözlemlenmemiş derecede başarılı şekilde ceviz kırabilmeleriydi. Şempanzeler bu konuda gerçekten de şaşırtıcı derecede üstün bir yetenek gösteriyordu.
Şempanzeler, ellerine aldıkları kalın bir dal parçasıyla, odun bir örs üzerine koydukları cevize vurarak ceviziçi elde ediyordu. Anlatıldığına göre bu tekniği ancak 10 yaşını aşmış şempanzeler uygulayabiliyordu ve şempanzeler bunun bilgisini nesilden nesile aktarıyordu. Animal Planet, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu davranış şeklini Darwinist bir bakış açısından yorumluyordu. Animal Planet’a göre bu şempanze topluluğu, sözde evrimsel atalarımıza ışık tutabilecek bir topluluktu. Darwinist propagandada sınır tanımayan Animal Planet, bu şempanzeleri “bizden biri” olarak tanımlamaktan da geri kalmıyordu.
Animal Planet ayrıca, bu şempanzelerin ağaç dallarını bir davul sopası gibi kullanarak ağaçlara vurduklarını, böylelikle birbirleriyle haberleşebildiklerini iddia ediyordu.
Animal Planet’ın zihinlerimizde oluşturmaya çalıştığı tablonun aksine, doğada “insansı” denebilecek davranışlar gösteren birçok canlı vardır. Arı, kunduz, karınca, karga gibi canlıların insansı davranışları incelendiğinde şempanze davranışlarına benzer evrim iddialarının ne denli büyük bir aldatmaca olduğu anlaşılır. Çünkü bu canlılar, hayali evrim ağacında insana, şempanzeden çok daha uzak dallara yerleştirildiği halde, hiçbir şempanzenin başaramadığı ölçüde üstün bir zeka seviyesi ortaya koymaktadırlar.
Kısaca bir örnek verecek olursak, filler ayaklarını yere vurarak haberleşmekte ve kompleks bir iletişim ağı oluşturmaktadırlar. Ancak elbette, fillerin bu yetenekleri, insanlarla ortak bir atadan evrimleştiklerini göstermez.
Fillerin yanısıra, şempanzelerle ilgili Darwinist propagandayı geçersiz kılan başka birçok canlı vardır. (Bu konuda daha geniş bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz.)
Görüldüğü gibi şempanzelerin insansı davranışlarını gösterip bunların eşliğinde Darwinist masallar anlatmanın bilimsel bir temeli yoktur.
Çok ilginç bir şekilde bu vahşi ve bencil davranış, Animal Planet’ta evrimci araştırmacıların “sevgi ve takdirini” kazanan bir davranış olarak ilan ediliyordu. Buna göre şempanzeleri izleyen evli çiftin, “avı paylaşmada yaşanan bencilliği zamanla daha da iyi anlayınca şempanzelere karşı besledikleri sevgi ve takdir duyguları artmıştı.”
Bu ifadeler açıkça gösteriyordu ki, Animal Planet; sözkonusu vahşilik ve bencilliği insanın sözde evrimsel atalarının da bir zamanlar paylaştığını, insanın sözde akrabalarında böyle bencil davranışlar görülmesinin sevindirici bir gelişme olduğunu düşünüyordu.
Animal Planet’ın verdiği bu Darwinist mesaj, bu ideolojiyi benimseyenlerin çıkar çatışması ve bencilliği insan doğasının sözde bir gereği gibi benimsediklerini açıkça göstermektedir. Bilindiği gibi Darwinizm, doğada sürekli bir yaşam mücadelesi olduğunu, ancak güçlülerin hayatta kalacağını savunan bir felsefedir. Bu felsefenin insanlar arası ilişkilere etkilerinin ne derece tahripkar olduğu ortadadır. Darwinist felsefenin hakim olduğu bir toplumda zayıflar ezilecek, bireyler kendi menfaatleri doğrultusunda diğer bireylerle çatışmaya girecektir. Bu çatışmaların toplum içinde yayılması ve önü kesilemez bir şekilde yerleşmesi durumunda ise kaçınılmaz olarak, ortaya kaos ve anarşinin hakim olduğu bir toplum çıkacaktır.