Türker Alkan”ın Radikal gazetesinde 14 Ekim 2007 tarihindeki yazısı “Alıştığımız Dünyanın Sonu” başlığını taşıyordu. Yazıda, kuantum fiziğinden bahsediliyor ve kuantum mekaniğinin keşfi ile ortaya çıkan gerçekler konu ediliyordu. Şimdiye kadar bildiğimiz klasik fizik kurallarının dışında yeni sonuçlar ortaya çıkaran kuantum fiziğini Alkan, alıştığımız dünyayı değiştiren bir unsur olarak tanımlıyordu. Ve kuantum fiziğinin ortaya koyduğu gerçeklere göre de, bilimin materyalizmi yok ettiğini yazısında açıkça belirtiyordu.
İlk olarak 1900 yılında Max Planck tarafından ortaya atılan ve daha sonra detayları keşfedilen kuantum mekaniğine göre, ışık ve atomaltı parçacıklar, gözlemlenenin dışında farklı bir hareket şekline daha sahiptirler. Buna göre atomaltı parçacıklar, tıpkı ışık gibi, gözlemlendiklerinde parçacık olarak görünmekte, fakat gözlemlenmediklerinde birer dalga özelliği göstermektedirler. Dolayısıyla farklı yerlerde bulunabilmekte ve klasik parçacık hareketlerini terk ederek dalga şeklinde yayılabilmektedirler. Bu keşif materyalistlerin “mutlak şekilde var olan madde” iddialarını tam anlamıyla ortadan kaldırmakta, maddeyi oluşturan en küçük yapıların maddeden farklı özellik gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Max Planck Fizik Enstitüsü yöneticisi Prof. Hans-Peter Dürr, bu durumu şu sözlerle açıklamaktadır: Madde her ne ise, maddeden yapılmamıştır[ay1] .[i] (Detaylı bilgi için bkz. Darwin”in Açmazı Ruh, Harun Yahya)
1920″li yıllarda ünlü fizikçiler Kuantum Mekaniğinin Kopenhag Yorumu olarak adlandırılan bir uzlaşmaya vardılar. Buna göre dışarıdaki dünya ile ilgili bizim bilgilerimiz, yalnızca tahminlerden ibaret oluyor, dışarıdaki gerçekliği tam anlamıyla yansıtmıyordu. Buna göre bizler, algılarımız yoluyla dış dünyaya ait bir bilgiye sahip oluyorduk, fakat dışarıdaki asıl gerçekliğin bizim bilgimizi temsil edip etmediği konusu ile ilgili hiçbir iddiada bulunamazdık. Dış dünya bizim algılarımızdan farklı olabilirdi, çünkü bizler dış dünya ile hiçbir zaman muhatap olamıyorduk.
Oregon Üniversitesi Kuramsal Bilimler Enstitüsü fizik profesörü Amit Goswami, bu gerçeği şu şekilde tanımlamaktadır:
Örneğin biz Ay”a baktığımızda, onun klasik olarak hesaplanmış yörüngesinde olmasını beklediğimiz yerde buluruz. Doğal olarak, biz ona bakmasak bile, zaman-mekan kavramı içinde Ay”ın mutlaka orada olduğunu zihnimizde tasarlarız. Kuantum fiziği ise buna hayır der. Biz Ay”a bakmadığımızda, her ne kadar çok küçük miktarlarda da olsa, Ay”ın olası dalgaları yayılır. Biz ona baktığımızda, dalga hemen söner ve dalga artık zaman mekan kavramı içinde olmaz. İdealist bir metafizik varsayımı belirtmek daha anlaşılır olacaktır: Eğer ona bakan bilinçli bir kişi bulunmuyorsa, zaman mekan kavramı içinde hiçbir obje yoktur.[ii]
Kuantum fiziği, sunduğu keşifler sonucunda, Newton fiziğinin koşulsuz olarak getirdiği en temel kavramı, mutlak madde kavramını ortadan kaldırmıştır. Madde, materyalistlerin iddia ettikleri gibi mutlak ve sonsuz değildir. Madde ezeli ve ebedi olmadığı gibi, çevremizde gördüğümüz varlıklar da bir atom yığını değillerdir. Kuantum fiziğine göre madde, materyalistlerin hiç hesaba katmadığı boyutlar içinde nitelik değiştirmiş ve maddenin temelinin sadece bir enerji şekli olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Materyalizm, kuantum fiziğinin gösterdiği gerçekler ile bilimsel anlamda kesin olarak çökmüştür.
Türker Alkan”da yazısında bu gerçeğe dikkat çekmiş ve keşifleri halen süren kuantum mekaniğinin, pek çok yönden materyalizme son verdiğini itiraf etmiştir:
Kuantum fiziğinin düşündürdüğü birkaç nokta önemli. Birincisi, evrenin “birliği” fikri ki bizi Doğu felsefesinin binlerce yıl önce söylediği düşüncelere geri götürmektedir.
İkincisi, geleneksel “materyalist” düşünceye karşı, “idealizmin” destek bulduğu bir evreni betimlemektedir. Ki kimse fizikten böyle bir sonuç beklemezdi, Ters köşeden gol yemek gibi bir şey oldu bu.
Üçüncüsü, bilimsel çalışmalarda “sağduyunun” ne kadar yetersiz kaldığı gözler önüne serilmektedir.[iii]
Materyalizmin Bilim Karşısında Çöküşünün Sonuçları
Materyalizme göre madde mutlaktır ve materyalistlerin ezeli ve ebedi olarak düşündükleri bu dünyada bir amaçsızlık hakimdir. Tüm varlık ve olaylar tesadüflerin eseridir ve dolayısıyla bu hayali başıboş sistemin bir parçası olan insan da amaçsız ve sorumsuzdur. İşte materyalizm, bu çarpık ideolojileri insanlara telkin ederek onları Allah”ın ve ahiretin varlığına inanmaktan alıkoymaya, onları sorumlu ve amaçlı olarak dünyada bulundukları gerçeğinden uzaklaştırmaya çalışır. Bir başka deyişle materyalizm bahanesine sığınılarak yapmak istenen, aslında Allah”ın mutlak varlığını ve Allah”ın yaratmasını reddetmeye insanları sürükleyebilmektir. (Allah”ı tenzih ederiz.)
Materyalistlere darbe ise, belki de en fazla güvendikleri alandan, bilimden gelmiştir. 20. yüzyıl biliminin materyalizmi ortadan kaldırmasıyla bu çarpık ideolojinin tüm iddiaları sona ermiş, tüm aldatmacaları bilimsel olarak geçersizleşmiştir. İnsanın dış dünya olarak görüp duyduğu şey, yalnızca algılarıyla edindiği bilgidir. Dolayısıyla dışarıdaki maddenin aslına ulaşabilmek, onun algıladığımızın dışında bir görüntüsünün olup olmadığını bilmek imkansızdır. İnsan, yalnızca sahip olduğu “ruh” ile duyuları vasıtasıyla kendisine gelen bilgileri anlayabilir, kavrayabilir, yorumlayabilir. Dolayısıyla insan, bir atom yığını değildir. Evren ezeli ve ebedi değildir, bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Ve evrenin hiçbir noktasında, materyalistlerin iddia ettiği şekilde bir “amaçsızlık” hakim değildir. Tüm evren ve bunun içindeki her varlık, bir amaç uğruna var edilmiştir.
Bunların tümünün ise gösterdiği tek bir sonuç vardır: Evrenin her noktasında yaratılmışlık hakimdir. Yaratılan eserler ise, çok daha üstün bir gücün, bir Yaratıcı”nın varlığını gösterir. O Yaratıcı, tüm alemleri sarıp kuşatmış olan, tüm varlıkların Rabbi olan Yüce Allah”tır. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
“”Allah… O”ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O”nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O”nundur. İzni olmaksızın O”nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O”nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O”nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O”na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.”” (Bakara Suresi, 255)
Sonuç:
Türker Alkan”ın söz konusu yazısı, bilimsel gelişmelerin gösterdiği gerçeklerin tarafsız olarak ifade edilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bilimsel çevrelerin ve yazarlarımızın, bilimin materyalizmi çökerttiği gerçeğini daha sık gündeme getirmeleri ve konudan uzak kişileri bilgilendirmeleri önemlidir. Materyalist kandırmacanın ve ondan kuvvet bulan Darwinizm aldatmacasının bir an önce sona ermesi, insanları daha fazla aldatamaması gerekmektedir. Bunun için sağduyu sahibi, gerçekleri gündeme getirecek bilgi sahibi kişilerin insanları aydınlatması hayati önem taşımaktadır. Materyalizm, bilimsel olarak kesin olarak çökmüştür ve artık hiçbir hayat sahası kalmamıştır. Artık, Allah”ın izniyle, kitleleri aldatamayacaktır.
[ii] Amit Goswami, The Self-Aware Universe “How Consciousness Creates the Material World”, Tarcher / Penguin Books, 1995, s. 59-60
[ay1]Whatever matter is, it is not made of matter.