Birbirlerinden farklılık gösteren milyonlarca canlı türü aslında benzer sistemlerle yaratılmıştır. Vücudumuzdaki sindirim sisteminin veya kanımızdaki insülin mekanizmasının diğer canlılarda da aynı şekilde olduğu pek düşünülmez. Oysa suda yaşayan bir balığın kanında da lenf sistemi ya da makrofajlar bulunur ve birçok canlı bizim organizmamız kadar kompleks yapılara sahiptir. Hatta kimi türler bizim sahip olmadığımız üstün özelliklerle yaratılmışlardır. Örneğin timsahlar, yoğun mikroplu sularda yaralansalar dahi kanlarında bulunan antibiyotik etkili maddeler nedeniyle enfeksiyon kapmazlar. Bilimsel araştırmalarla canlıların işte bu ve benzeri özelliklerinin insanlığın faydasına sunulması amaçlanmaktadır. Avustralyalı bilim adamları da bu doğrultuda yeni bir araştırma yaptılar. Bu yeni çalışmada Avustralya’ya özgü bir memeli cinsi olan platypus (ornitorenk) ve dikenli karıncayiyengillerin insülin regülasyonunda (insülinin düzenlenmesi) olağanüstü bir sisteme sahip olduklarını ortaya çıkarttılar. Bu yeni keşfin insanlardaki tip 2 diyabet için de yeni tedavilerin yolunu açabileceği düşünülmektedir.
Platypusun Zehirli Tabancası Platypus, bazı kır faresi türleri ve küçük bir böcek yiyenle birlikte yeryüzündeki ender zehirli memeli hayvanlardandır. Her playtpus arka ayağının üzerinde, 1,5 santim uzunluğunda bir zehir enjektörü ile doğar. İlk yılın sonunda dişinin zehir pençesi düşer, erkeğinki ise çiftleşme döneminde zehirli hale gelir. Zehir, kalça üzerindeki bir bezden üretilir ve çok etkilidir. Bu zehir örneğin bir köpeğe verildiğinde kalp ritmi bozulur ve solunumu felce uğrayarak canlı hızlı bir şekilde hayatını kaybeder. |
Scientific Reports dergisinde yayınlanan bulgulara göre araştırmacılar, platypus bağırsağında kan glikozunu düzenlemek için gerekli olan bir hormonun, şaşırtıcı şekilde hayvanın çiftleşme döneminde rakiplerine karşı kullandığı zehirinde de üretildiğini ortaya koydu.
GLP-1 (Glukagon-benzeri peptit-1) adlı bu hormon, hem insanların hem de hayvanların bağırsaklarında salgılanır ve kan glikozunu düşüren insülinin salınımını uyarır. Fakat GLP-1 genellikle dakikalar içerisinde parçalanır. Tip 2 diyabeti olan insanlarda GLP-1 tarafından tetiklenen bu kısa uyarı, uygun kan şeker dengesini sağlamak için yeterli değildir. İşte bu hormonun platypuslardaki türevi, insülin salınımını normalden daha uzun bir sürece yayarak, diyabetin istenmeyen komplikasyonlarını azaltabilecektir.
Bilindiği gibi pankreas tarafından salgılanan insülin, kandaki glikozun hücreye girebilmesi için gerekli olan hayati bir hormondur. Bu nedenle hormonun daha uzun süreli olan formunu içeren ilaç tedavisi, insülinin daha geniş salınımını sağlamaya yardımcı olmak için büyük önem taşır.
Sözkonusu araştırmayı yürüten Prof. Frank Grutzner, “Araştırma ekibimiz, monotremlerin (platypus ve dikenli karıncayiyengiller) GLP-1 hormonunun, normalde insanlarda görülen kısa süreli ayrışmaya karşı direnç kazandıran yapılarda olduğunu gözlemledi. Yani GLP-1 hormonunun monotremlerde (platypus ve dikenli karıncayiyengiller) bizden tamamen farklı bir mekanizmayla ayrıştığını bulduk” demektedir.
Prof. Grutzner bu keşfin önemini ise şu sözlerle aktarıyor:
“Bu buluşlar, en büyük mücadelelerimizden biri olan diyabet tedavisi hakkında bizi bilgilendirme potansiyeline sahip. Dolayısıyla da gelecekteki araştırmalarımızın konusu; bu bilgileri yeni bir diyabet tedavi yöntemine nasıl dönüştüreceğimiz olmalı.”
Görüldüğü üzere diyabet gibi ciddi bir hastalığın, Avustralya’da yaşayan bir canlının üstelik zehirinde ürettiği bir hormon ile tedavi edilebilmesi muazzam bir yaratılış harikasıdır. Bu bilimsel gerçek, Rabbimiz’in bir Kur’an ayetinde belirttiği gibi hayvanlarda bizler için yararlar olabileceğinin en güzel örneklerinden biridir:
’Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır’’ (Nahl Suresi, 66)
KAYNAK:
https://www.sciencedaily.com/releases/2016/11/161129114432.htm