24 Temmuz 2002 tarihinde Cumhuriyet ve Gözcü gibi bazı gazetelerde, “Çin”de Uçabilen Dinozor Fosili Bulundu” başlığı ile haberler yayınlandı. Bu haberlerdeki iddiaya göre, Çin’in Yixian bölgesinde bulunan ve paleontolog Ji Qiang tarafından kamuoyuna duyurulan 140 milyon yaşındaki, “Shenzhouraptor Sinensis” olarak isimlendirilen fosil, dinozorlarla günümüz kuşları arasındaki kayıp halka idi.
Evrimciler tarafından büyük bir hevesle “kayıp halka bulundu” sloganları ile duyurulan bu fosil, gerçekte evrimcilerin bugüne kadar kuşların kökeni hakkındaki iddiaları ve ellerindeki sözde delilleri ile çelişmektedir. Yabancı basın ise yeni fosilin evrim teorisi ile çelişen yönlerini görmüş olacak ki, bu habere çok fazla yer vermedi. Türkiye’deki evrimci basın ise, konu hakkında pek bilgisi olmayanları evrim teorisinin doğru olduğuna inandırmak için göz göre göre bu haberi evrim teorisinin delili gibi duyurmakta, fosilin ortaya çıkardığı gerçekleri saklamakta bir sakınca görmedi.
Ara geçiş formu olduğu iddia edilen “Shenzhouraptor Sinensis“, bilinen en eski kuş olan Archaeopteryx’ten daha gençtir
Evrimciler Shenzhouraptor Sinensis’in, hem kuş hem de dinozor özelliklerine sahip, uçabilen bir ara geçiş formu olduğunu öne sürmektedirler. Oysa, bilinen en eski kuş olan Archaeopteryx, pek çok yönden günümüzün uçucu kuşlarından farksızdır ve günümüzden 150 milyon yıl önce yaşamıştır. Shenzhouraptor Sinensis ise, günümüzden 140 milyon yıl önce yaşamıştır, yani Archaeopteryx’ten daha gençtir. Dolayısıyla bir ara geçiş formu olması imkansızdır, çünkü kendisinden önce zaten kusursuz tüylere ve uçuş için gerekli anatomiye sahip olan kuşlar yaşamaktadır.
Bu arada 100 yılı aşkın bir süredir evrim teorisinin en önemli ikonlarından biri olan Archaeopteryx hakkındaki evrimci iddiaların geçersizliğini büyük ölçüde yitirdiğini de belirtmek gerekir. Bu canlının kusursuz bir uçuş mekanizmasına sahip uçucu bir kuş olduğu anlaşılmış, Archaeopteryx”i sürüngenlere benzetmeye çalışan yorumlar da çürümüştür. Feduccia”nın belirttiği gibi “Archaeopteryx”in çeşitli anatomik özelliklerini inceleyen yeni araştırmacıların pek çoğu, bu canlının daha önce hayal edilenden çok daha kuş-benzeri olduğunu göstermiştir” ve “Archaeopteryx”in theropod dinozorlara olan benzerliği çok büyük ölçüde abartılmıştır.” (1)
Archaeopteryx hakkındaki bir diğer sorun ise, pek çok evrimcinin bu canlının atası olarak kabul ettiği theropod dinozorların fosil kayıtlarından Archaeopteryx”ten önce değil sonra ortaya çıkmalarıdır. Bu, elbette, ortada kuşların kökeni hakkında bir “evrimsel soyağacı” bırakmamaktadır.
Kuşların dinozorlardan evrimleştikleri iddiası spekülasyonlardan ibarettir, bilimsel değildir
Evrimci basında sık sık yer alan “dino-kuş” ve “tüylü dinozor” haberlerinin amacı, evrimcilerin kuşların dinozorlardan evrimleştikleri iddiasını fosil bulguları ile kanıtlanmış gibi gösterme gayretlerinden başka bir şey değildir. Oysa, bu fosillerin hiçbiri kuşların dinozorlardan evrimleştikleri iddiasına bilimsel bir kanıt sağlamamaktadır. Ayrıca birçok evrimci de bu iddiayı geçerli bulmamaktadır. Örneğin dünyanın en ünlü ornitologlarından (kuş bilimcilerinden), Alan Feduccia ve Larry Martin bunun tamamen yanlış bir senaryo olduğu görüşündedirler. ABD’deki üniversitelerde okutulan Developmental Biology adlı ders kitabında bu konuda şunlar yazılıdır:
Kuşların dinozor olduklarına tüm biyologlar inanmıyorlar…. Bu grup bilim adamları, dinozorlar ve kuşlar arasındaki farklılıkları vurguluyorlar ve bu farklılıkların çok büyük olduğunu ve dolayısıyla kuşların kendilerinden önceki dinozorlardan evrimleşmiş olamayacağını savunuyorlar. Örneğin Alan Feduccia ve Larry Martin, kuşların bilinen herhangi bir dinozor grubundan evrimleşmiş olamayacağı görüşündeler. Bazı çok önemli kladistik (soy ilişkisi) bilgilerine karşı çıkıyorlar ve kendi iddialarını gelişimsel biyoloji ve biyomekanik ile destekliyorlar. (2)
Kuşlar ve dinozorlar arasında önemli yapısal farklılıklar bulunmaktadır
Evrim teorisi, kuşların küçük yapılı ve etobur theropod dinozorlardan, yani bir sürüngen gurubundan türediği iddiasındadır. Oysa kuşlar ile sürüngenler arasında yapılacak bir karşılaştırma, bu canlı sınıflarının birbirlerinden çok farklı olduklarını ve aralarında bir evrim gerçekleşmiş olamayacağını gösterir.
Kuşlar ve sürüngenler arasında birçok yapısal farklılık bulunur. Bunlardan en önemlilerinden biri kemiklerin yapısıdır. Evrimciler tarafından kuşların atası olarak kabul edilen dinozorların kemikleri, büyük ve cüsseli yapıları nedeniyle kalındır ve içleri dolguludur. Buna karşın yaşayan ve soyu tükenmiş tüm kuşların kemiklerinin içleri boştur ve bu sayede çok hafiftir. Bu hafif kemik yapısı, kuşların uçabilmesinde büyük önem taşır.
Sürüngenler ve kuşlar arasındaki bir diğer farklılık da metabolik yapıdır. Sürüngenler canlılar dünyasında en yavaş metabolik yapıya sahipken, kuşlar bu alandaki en yüksek rekorları ellerinde tutarlar. Örneğin bir serçenin vücut ısısı hızlı metabolizması nedeniyle zaman zaman 48°C”ye kadar çıkabilir. Diğer tarafta ise sürüngenler kendi vücut ısılarını bile kendileri üretmez, bunun yerine vücutlarını güneşten gelen ısıyla ısıtırlar. Sürüngenler doğadaki en az enerji tüketen canlılar iken, kuşlar en fazla enerji tüketen canlılardır.
Kuzey Carolina Üniversitesi profesörü Alan Feduccia, daha önce de belirtildiği gibi, bir evrimci olmasına karşılık, bilimsel bulgulara dayanarak kuşların dinozorlarla akraba olduğu teorisine kesinlikle karşı çıkmaktadır. Feduccia sürüngen-kuş evrimi tezi hakkında ise genel anlamda şöyle demektedir:
25 sene boyunca kuşların kafataslarını inceledim ve dinozorlarla aralarında hiçbir benzerlik görmüyorum. Kuşların dört ayaklılardan evrimleştiği teorisi, paleontoloji alanında 20. yüzyılın en büyük utancı olacaktır. (3)
Kansas Üniversitesi”nde eski kuşlar üzerinde uzman olan Larry Martin de kuşların dinozorlarla aynı soydan geldiği teorisine karşı çıkmaktadır. Martin, evrimin bu konuda içine düştüğü çelişkiden söz ederken, “doğrusunu söylemek gerekirse, eğer dinozorlarla kuşların aynı kökenden geldiklerini savunuyor olsaydım, bunun hakkında her kalkıp konuşmak zorunda oluşumda utanıyor olacaktım” demektedir. (4)
Ancak tüm bilimsel bulgulara rağmen, hiçbir somut delile dayanmayan “dinozor-kuş evrimi” senaryosu ısrarla savunulmaktadır. Özellikle de akademik derinliği olmayan, popüler yayın organları bu senaryoyu ısrarla sahiplenmektedir. Bu arada, bu senaryoya delil oluşturmayan bazı kavramlar da, Shenzhouraptor Sinensis örneğinde olduğu gibi, yüzeysel bir üslup içinde “dinozor-kuş bağlantısının kanıtı” gibi sunulmaktadır.
Sonuç
Evrimci basında yer alan “dino kuş” haberleri, tamamen bir aldatmacadan ibarettir. Bu fosiller ya soyu tükenmiş kuşlara ya da dinozorlara ait fosillerdir, hiçbiri dinozorlarla kuşlar arasındaki “kayıp halka” değildir. Yukarıda da açıklandığı gibi, dinozorların kuşlara evrimleşmeleri, tesadüfler sonucunda kuşlara ait özellikler kazanmaları kesinlikle imkansızdır. Son zamanlarda evrimci basında sık sık yer alan dino kuş haberlerinin tek amacı, çökmekte olan evrim teorisini son bir çırpınışla kurtarmaya çalışma çabalarından başka bir şey değildir. Ancak, bilim ve akıl her zaman evrim teorisi gibi aldatmacaların üstünde olacaktır.
1 Alan Feduccia, The Origin and Evolution of Birds, Yale University Press, 1999, p. 81
2 Scott F. Gilbert, “Did Birds Evolve from the Dinosaurs?”, Developmental Biology, Sixth Edition, chapter 16.4 (http://www.devbio.com/chap16/link1604.shtml)
3 Pat Shipman, “Birds Do It… Did Dinosaurs?”, New Scientist, 1 Subat 1997, s. 28
4 Pat Shipman, “Birds Do It… Did Dinosaurs?”, New Scientist, 1 Subat 1997, s. 28