Canlı tarihinin en eski devirlerinden biri olan Kambriyen dönemi, 543-490 milyon yıl öncesini temsil eder. Bu dönemin öncesinde tek hücreli canlılar ve birkaç çok hücreli türü hüküm sürerken, bir anda aniden tam ve mükemmel halleri ile olağanüstü bir canlı çeşitliliği meydana gelmiştir. Bu canlıların tümü, önceki canlılardan çok farklı şekilde, günümüz canlılarına ait olağanüstü komplekslikte özelliklere sahiptirlir. Bu özelliğiyle Kambriyen dönemi evrim teorisine büyük bir darbedir.
Kambriyen dönemine ait fosilleri bulunan canlılar, günümüzde var olanlar da dahil olmak üzere 55 filumun örneğini vermektedir. (Filum: Canlıların temel vücut yapılarına göre sınıflandırılmaları için kullanılan “alem”den sonraki en büyük kategori). Bir başka deyişle günümüz canlılarının, hatta daha da fazlasının temel vücut yapıları, günümüzden yaklaşık 540 milyon yıl önce mükemmel şekli ile vardır. (Günümüzde var olan filum sayısı 35’dir.) Kambriyen canlıları mükemmel komplekslik gösteren günümüz canlılarından farksız varlıklardır. Bu durum, Darwin’in hayali evrim ağacına ters düşmekte, hayali evrim süreci için belirlenen sahte gelişimi altüst etmektedir. Darwin’in evrim teorisine göre, tesadüfen oluşan ilk hücrenin ardından tek hücreliler yeryüzünde hüküm sürmeli, bunun ardından basit yapılı çok hücrelilerle başlayan hareketli yaşam, suda yaşayan tek bir filum ile devam etmelidir. Filum sayısı zamanla artmalı, bununla orantılı olarak da türler çoğalmalıdır. Fakat Kambriyen bulgularının ortaya çıkardığı gerçek bu şekilde olmamıştır. Darwin’in evrim ağacı tamamen tersine dönmüş, günümüzdekinden çok daha fazla sayıda çeşitlilik, canlı tarihinin daha ilk başında, tek hücrelilerden hemen sonra kendini göstermiştir. (Detaylı bilgi için bkz. Darwin’in Anlayamadığı Kambriyen, Harun Yahya)
Darwinist ideolojiye sıkı sıkıya bağlı koyu bir Darwinist için bunu keşfetmek büyük bir yıkımdır kuşkusuz. ABD’nin en ünlü müzelerinden Smithsonian Institution’da yönetici ve paleontolog olan Charles Doolittle Walcott da bu sapkın dinin en sadık mensuplarından olduğu için ilk olarak 1909 yılında keşfetmeye başladığı Kambriyen fosillerinin çeşitliliği karşısında dehşete düşmüştü. 1917 yılına kadar devam eden çalışmasında toplam 65.000 fosil örneği topladı. Bunların tümü Kambriyen döneminin kompleks canlılarına aitti.
Darwinist sahtekarlıklar göz önüne alındığında, Darwinizm’in yıkımının habercisi olan bu fosillerin bir Darwinist tarafından bulunması ve ardından aynı Darwinist tarafından saklanması da sürpriz değildir kuşkusuz. Walcott, mensup olduğu batıl dini adeta yok eden, inançlarına ters düştüğü için kendisini dehşete düşüren bu fosilleri gizlemeye karar verdi. Çektiği resimleri ve belgeleri Smithsonian Müzesi”ndeki çekmecelere kilitledi. Bu özel ve önemli fosillerin ortaya çıkması ancak 70 yıl sonra mümkün olacaktı.
İsrailli bilim adamı Gerald Schroeder bu konuda şu yorumu yapar:
Eğer Walcott isteseydi, fosiller üzerinde çalışmak üzere bir ordu dolusu öğrenciyi görevlendirebilirdi. Ama evrim gemisini batırmamayı tercih etti. Bugün Kambriyen Devri fosilleri Çin’de, Afrika’da, İngiliz Adaları’nda, İsveç’te ayrıca Grönland’da da bulunmuş durumdadır. (Kambriyen Devrindeki) Patlama, dünya çapında yaşanmış bir olaydır. Ama bu olağanüstü patlamanın doğasını tartışmak mümkün olmadan önce, bilgi gizlenmiştir. i
Walcott”un bulgulara ulaştığı Burgess Shale”deki Kambriyen fosilleri, Walcott’un ölümünden on yıllar sonra yeniden incelendi. “Cambridge grubu” olarak anılan ve Harry Blackmore Whittington, Derek Briggs ile Simon Conway Morris’ten meydana gelen uzmanlar ekibi, 1980’lerde fosilleri detaylı bir şekilde analiz ettiler. Ve faunanın Walcott’un belirlediğinden çok daha çeşitli ve sıradışı olduğu sonucuna vardılar. Fosillerin bir kısmının, günümüzde bilinen canlı kategorileri altında sınıflandırılamayacağı, dolayısıyla şimdikinden farklı filumların örneklerini verdikleri yönünde görüş bildirdiler. Canlılar, 543–490 milyon yıl öncesinde süregelmiş Kambriyen döneminde, mükemmel ve kompleks halleri ile aniden ortaya çıkmışlardı.
Ortaya çıkan sonuç Darwinistler adına öylesine beklenmedikti ki, bilim adamları bu ani hareketi bir “patlama” olarak adlandırdılar. “Kambriyen Patlaması”, bilim tarihinin en benzersiz, evrimci bilim adamları için ise en açıklamasız olaylarının başında geliyordu. Her konuda çıkmazda olan evrim teorisyenlerinin karşılaştığı bu bulgular sonucunda, propaganda amaçlı geliştirdiği hikayelere de son vermeleri ve “hayatın başlangıcı problemine” geri dönmeleri gerekiyordu. (Elbette bu, hayatın kökenine dair akılcı ve bilimsel bir açıklaması olmayan Darwinistler için bir problemdir. Akılcı, bilimsel ve mantıklı hareket edenler evrenin ve canlılığın Yüce Allah”ın eseri olduğunu açıkça görmektedir.) Darwin’in evrim ağacı tersine dönmüştü ve bu durum evrim teorisinin temel mantığına tamamen ters düşüyordu.
Üstün yaşam formlarını, Allah’ın muhteşem yaratışını sergileyen Kabriyen patlaması, Darwinistler tarafından halen suskunlukla karşılanmaktadır. Darwinistler, bu olağanüstü bulgular karşısında adeta sessizliğe gömülmüşlerdir ve adeta bu bulgular hiç yokmuş gibi davranmaktadırlar. Yaşamın tarihi hakkında kurguladıkları sayısız aldatıcı senaryoyu bilim dergilerinde ardı arkasına yayınlarken, 540 milyon yıl önceki bu büyük olayı hatırlatmamaya, bunun evrim teorisini tamamen ortadan kaldırdığını hissettirmemeye çalışırlar. Bunu açıkça yapmış olan Charles Doolittle Walcott, Darwinizm aldatmacasının ne ileri boyutlara varabileceğinin en büyük delil ve örneklerinden biridir.
Eğer Darwinizm gerçekten bir bilim olsa, Darwinizm’i savunanlar da gerçek birer bilim adamı olsalar, kuşkusuz bilimsel değeri bu denli büyük olan bulgular, büyük bir keşif olarak ön plana çıkarılır ve alelacele bilimsel site, kitap ve makalelere konu edilirdi. Bunun tam tersi bir yol izlenmesinin, somut bilimsel bulguların özenle gizlenmesinin sebebi, Darwinizm’in bir bilim olmamasından, Deccal”in bir oyunu olarak ortaya çıkan sahte bir din olmasından kaynaklanmaktadır. Yalan üzerine kurulu olan bu teori, sahtekarlıklarla canlı kalmaya çalışmaktadır. Kambriyen fosillerinin gizlenişi, Darwinizm adına yapılmış bilim sahtekarlıklarından sadece bir tanesidir.
_______________________________________
i Gerald Schroeder, “Evolution: Rationality vs. Randomness”, http://www.geraldschroeder.com/evolution.html