“Ginkgo biloba” ağacı Permian devrinden (270 milyon yıl önce) günümüze kadar varlığını sürdürmüş olan bir yaşayan fosildir. Öyle ki dinozorların yaşadığı çağlarda ginkgolar da varlıklarını sürdürmekteydiler. Kasım 2016’da “Giga Science” dergisindeki bilimsel bir makalede, ginkgo biloba ağaçlarının gen dizilimi yayınlanmıştır. Araştırmayı yürüten Pekin Genom Bilimi Enstitüsü, Zheijiang Üniversitesi ve Çin Bilimler Akademisi’nden bilim adamları, toplamda 10 milyar DNA harfinden oluşan çok büyük bir genomu (bir organizmanın kromozomlarında bulunan genetik şifrelerin tamamı) incelediler ve çözmeye çalıştılar. Bilim adamları nautilus ve atnalı yengeci gibi yaşayan fosil örneklerinden biri olması nedeniyle, tüm zorluklara rağmen bu bitki üzerindeki çalışmalarını sürdürdüler. Pekin Genom Bilimi Enstitüsü’nden Wenbin Chen, araştırmada verilerin çokluğu ve genomların birleştirilmesindeki hesaplama kapasiteleri için 2 TB (terabayt: 1 trilyon bayt) gibi çok büyük miktarda işlenmemiş veri oluşturulduğunu açıkladı. Ağacın 40.000’den fazla geninin ilk analizi, çeşitli savunma mekanizmaları sağlayan gen ailelerinin geniş çaptaki yayılımını göstermektedir. Patojenlere (hastalığa neden olan her türlü organizma ve madde) karşı direnç sağlayan genler, bu ağacın genomunda sıklıkla tekrarlanmaktadır.
Zheijiang Üniversitesi’nden Prof. Yunpeng Zhao ise, ginkgonun yaşayan beş grup tohumlu bitkiden birini temsil ettiğini vurgulamaktadır. Ginkgo benzeri bulunmayan, tamamıyla kendine özgü bir ağaçtır. Botanikçilerce, bitkiler (Plantea) alemi içindeki ayrı bir bölümde (Ginkgophyta) değerlendirilir.
Diğer ağaç türlerinde rastlanmayan yelpaze şeklindeki yaprakları ile eşşizdir.
Genel olarak bitki hastalıklarına karşı olağanüstü dirençli olmaları, gövdelerinin bitki haşeratına çok iyi karşı koyabilmesi, yüzeyde ilave kökler ve tomurcuklar oluşturabilmeleri ginkgoların çok uzun ömürlü olmalarına imkân vermektedir. Ginkgolar bir yandan yapısında böcek, bakteri ve mantarları uzak tutan kimyasalları sentezlerken diğer yandan bitki yiyici böceklerin düşmanlarını kendine çekecek uçucu organik kimyasalları salgılayan çifte savunma sistemlerine sahiptirler. Bazı ginkgo ağaçlarının yaşları 2500 yıla varabilmektedir.
Ginkgonun ilginç bir özelliği, kentsel ortama (başka bir deyişle hava kirliliğine) en dayanıklı ağaçlardan biri olması, başka ağaçların yaşayamayacağı şartlarda dahi büyüyebilmesidir. Ginkgo her türlü rutubetli ve hatta kumlu toprakta bile yetişebilir. Sahillerde denizden gelen tuza da dayanabilir.
Ginkgoların dayanıklılık derecesinin uç örnekleri Hiroşima‘da görülmüştür. Atom bombasının patladığı noktaya 1-2 kilometre mesafede yer alan dört ginkgo ağacı, bu alanda patlamadan kısmen yanarak sağ çıkan ve varlıklarını bugüne değin sürdürebilmiş olan yegane canlı örnekleridir.
Bu dayanıklılık, çoğu türü öldüren Çin’deki buzullaşma dönemlerinde de ginkgonun hayatta kalmasına yardımcı olmuştur. Yapılan yeni bir araştırma ise, cep telefonlarının beyne yaymış olduğu dalgalara karşı ginkgo biloba ekstrelerinin faydası olduğunu deneyler sonucu ortaya çıkarmıştır.
Ginkgo Ağacının Yaşayan Fosil Olmasının Önemi
Darwin, araştırmaları sırasında, ginkgo ağacının yaprağının fosil halini bulduğunda oldukça şaşırmıştı. Günümüzde yaşayan bir canlının aynısı, milyonlarca yıl önceki katmanlarda bugünkü şekli ile vardı. Teorisini çıkmaza sokmak için yeterli olan ve Darwin’i gerçekten de endişeye sürükleyen bu fosil, yine Darwin’in kendisi tarafından “yaşayan fosil” olarak adlandırılacaktı.
Darwin eğer şu anda yaşıyor olsaydı, kuşkusuz bu konudaki endişesi çok daha büyük olurdu. Çünkü ginkgo, daha önce de belirttiğimiz gibi günümüze kadar gelmiş tek yaşayan fosil değildir. Yeryüzü tabakalarından çıkarılmış 700 milyondan fazla fosilin bir kısmını tam ve mükemmel soyu tükenmiş canlılar, büyük bir çoğunluğunu ise yaşayan fosiller oluşturmaktadır. Şu an var olan türlerin büyük bir kısmının milyonlarca yıllık fosil örnekleri bulunmuş ve sergilenmiştir. Eğer Darwinistlerin iddia ettiği gibi evrim yaşanmış olsaydı, yeryüzünde hiç değişmeden kalmış milyonlarca canlı fosili değil, trilyonlarca ara geçiş örnekleri bulunması gerekirdi. Evrimcilerin, bir canlıdan diğerine doğru sözde değişim gösteren ara canlıları fosil kayıtlarında sürekli olarak bulmaları, trilyonlarca “gelişmekte olan canlı” örneği ortaya çıkarmaları gerekirdi. Ancak evrimciler, tek bir ara geçiş fosili bile bulamamışlardır. Tek bir canlıda gelişmekte olan tek bir organ örneği bile sunamamışlardır. Canlılar, Eosen dönemine ait (54-37 milyon yıl) aşağıdaki ginkgo yaprağında görüldüğü gibi aralarında milyonlarca yıllık zaman farkları olmasına karşılık hiçbir değişime uğramamış, Yaratıcımız olan Allah tarafından bugün canlı örneklerinde gördüğümüz şekli ile yaratılmıştır.
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Yaş: 50 milyon yıl Bölge: KanadaResimde görülen 50 milyon yıllık ginkgo yaprağı, Darwinistlerin bitkilerin evrimi senaryosunu geçersiz kılan delillerden biridir. Ginkgoların hep ginkgo olarak var olduklarının, başka bir bitkiden türemediklerinin, başka bir bitkiye de dönüşmediklerinin göstergesi olan bu fosil, diğer bütün fosil örnekleri gibi evrimcileri büyük bir açmaza sokmaktadır. |
KAYNAKLAR:
https://www.sciencedaily.com/releases/2016/11/161121175806.htm
www.wikipedia.com