Harun Yahya’nın Yaratılış Atlası isimli eseri, basılmasının ardından tüm dünyada şok etkisi yarattı ve evrim teorisini tarihe gömdü. Bu eserin ardından çeşitli ülkelerde yıllardan beri okutulan, kanunlarla korunan evrim teorisi bir anda sorgulanır oldu. Darwinist Avrupa ülkelerinde ani bir görüş değişimi başgösterdi. Avrupa’da Yaratılış gerçeğine inananların sayısı hızla artarken, evrim teorisini inandırıcı bulanların oranı %13’lere düştü. Amerika’da eyaletler evrime savaş açtı, okullarda okutulmaması için büyük seferberlikler başlattı. Darwinist çevreler, bu olağanüstü değişimin Yaratılış Atlası vesilesi ile olduğunun farkına vardılar. Bu nedenle büyük bir panik içinde bu değerli eseri yasaklamaya, yakmaya, yok etmeye çalıştılar. Öğrencilerden bu eseri gizlemek için uğraştılar, oysa esere internetten ücretsiz ve rahatlıkla ulaşılabildiğini hesaba katmamışlardı. Sonuçta tüm gayretleri başarısız oldu. Evrim teorisini ortadan kaldıran bu eser, bütün dünyaya ulaştı. Ve etkisi her geçen gün katlanarak arttı.
Bu büyük paniğin bir başka tezahürü de, Bilim ve Gelecek dergisinin yeni çıkarmış olduğu ve Yaratılış Atlası’nı konu ettiği kitaptır. Söz konusu kitapta, Bilim ve Gelecek yazarları tarafından Yaratılış Atlası’nda sunulmuş olan evrimi çürüten tüm deliller, bütün detaylarıyla yeniden dile getirilmiş, sayfa numaraları ve açıklamaları ile birlikte tekrar okuyucuya sunulmuştur. Türk halkının, evrimi çürüten delilleri bir kez daha detaylı bir şekilde görmesi bakımından oldukça faydalı olduğu görülen bu kitap, demagojik açıklamalarıyla da klasik Darwinist yayın olma özelliğini korumuştur.
Demagoji ve laf kalabalıklığı sol görüşlü materyalist yayınların ve Darwinist eserlerin en bilinen özelliğidir. Bu tarz eserlerde, karmaşık anlatım üslubu olması, ne anlatıldığını yazanın da okuyanın da anlamaması esastır. Ortaya somut kanıtlar konulmaz, açık ve net olarak herhangi bir bilgi sunulmaz. Sadece hikayeler, karmaşık mantık örgüleri, anlaşılması güç tanımlar ve terimler vardır. Oysa, eğer Bilim ve Gelecek ekibi eserlerinde kendilerince bir cevap sunmak istiyorlarsa, yapmaları gereken şey kolaydır. Sayın Harun Yahya tüm eserlerinde olduğu gibi Yaratılış Atlası’nda da sadece somut bilimsel bulguları ortaya koymakta, bunun üzerine herhangi bir uzun anlatıma gerek kalmamaktadır. Bilim ve Gelecek ekibi de, eğer yapabiliyorsa, bilime bilimle karşılık vermeli, somut deliller karşısında laf kalabalığı yerine eğer varsa ellerindeki delilleri ortaya koymalı, net bulgular sunmalıdırlar. Örneğin, 100 milyon tane yaşayan fosil karşısında, eğer varsa tek bir tane ara fosil getirmelidirler. Ya da canlılığın yapı taşı olan tek bir protein, 21. yüzyılın gelişmiş laboratuvarlarında dahi elde edilemezken, kör tesadüflerin eseri olarak kendi kendine nasıl meydana geldiğini açıklamalıdırlar. Taş, toprak, çamurdan oluşan cansız maddelerin, gören, algılayan, duyan, muhakeme eden, hisseden, düşünen insana nasıl dönüştüğüne bilimsel bir cevap vermelidirler. Mutasyonların etkisiyle oluşan bir canlı türü örneği göstermelidirler. Eğer varsa, doğal seleksiyonun bir türü diğer bir türe dönüştürdüğü canlı örneklerini açıklamalıdırlar. Ama bunların hiçbirini yapamıyorlarsa, ki bugüne kadar yapamadılar ve bundan sonra da yapabilmeleri mümkün değildir, sayfalar dolusu anlaşılması mümkün olmayan, karmaşık mantık örgülerinden oluşan kısaca laf kalabalığı olan yazıların bir manası yoktur.
Bilim ve Gelecek yazarları isterlerse 50 kitap daha yazsınlar, bu kitabın 100 cildini daha çıkarsınlar bir şey elde edemeyeceklerdir. Önemli olan delil getirebilmektir. Ve evrimciler teorilerini ispat edebilecek tek bir delile dahi sahip değillerdir.
Bilim ve Gelecek yazarları sayfalarca demagoji yapacaklarına, Yaratılış Atlası’nda olduğu gibi ardarda delil sunabilselerdi, o zaman başka bir açıklamaya gerek olmazdı. Tıpkı Yaratılış Atlası’nda yapıldığı gibi, yorum okuyucuya bırakılırdı. Okuyucu, sunulmuş olan delillerden zaten sonucun ne olduğunu hemen anlardı. Fakat delil olmayınca geriye sadece içi boş laflar kalmaktadır. Bilim ve Gelecek ekibine yöneltilen “Delil nerede?” sorusu cevapsızdır, ortada sadece demagoji vardır. Darwinist solcuların lafları boldur, ama delilleri yoktur. Bilim ve Gelecek yazarlarının söz konusu kitabı da bu durumun en açık örneğidir.