Emre Aköz, Sabah gazetesinde yayınlanan “Bilim ve Tanrı” başlıklı yazısında (28 Haziran 2005), yaratılış gerçeği ve evrim hakkında bazı yorumlarda bulundu. Sayın Aköz’ün yazdıklarına bakıldığında, önemli bir çelişki sergilediği görülebiliyordu. Aköz daima doğru kabul edilen dogmalarla bilimin yanlışlanabilir teorileri arasındaki ayrıma dikkat çekiyor, bu kıstasa göre evrim teorisini bilim tarafına koyuyordu. Ne var ki Sayın Aköz, yazısının devamında ortaya koyduğu mantıklarla, vermek istediği mesajı kendi kendine çürüttüğü bir yola giriyordu.
Aşağıda Sayın Aköz’ün neden kendi iddiasını çürüttüğü ve evrim teorisinin bilimselliği hakkındaki görüşlerinin neden gerçekleri yansıtmadığı izah edilmektedir.
Sayın Aköz, önce evrim teorisini neden bilimsel bir teori olarak değerlendirdiğini anlatmaktadır. Bu konuda yanlışlanabilir olma özelliği açısından bilimsel teoriler ve dogmaları kıyaslamaktadır. Dogmaların daima doğru kabul edildiklerini, dogmayı sınamanın mümkün olmadığını yazmakta sonra da evrim teorisinin yanlışlanabilir olduğu için (geçersizliğinin gösterilebileceği için) bilimsel bir teori niteliği kazandığını iddia etmektedir.
Aköz bu satırlarda, evrim teorisini dogmalardan ayrı tuttuğunu ve bilimsel bir düşünce olarak değerlendirdiğini açıkça ortaya koymuş olmaktadır.
Ancak ilerleyen satırlarda yazdıkları ile bizzat kendisi evrimi bir dogma olarak savunduğunu gözler önüne sermektedir. Aköz, bilimin, evrene hiçbir doğaüstü müdahale olmadığı şeklinde bir varsayım yapmak zorunda olduğunu yazmaktadır. İşte bu anda, evrimin bir dogma değil de yanlışlanabilir, bilimsel bir teori olduğu mesajını çürütmüş olmaktadır.
Çünkü;
Aköz, yaşamın başlangıcının ve doğa tarihindeki bütün canlı türlerinin ortaya çıkışını açıklarken, Allah”ın evrene müdahale etmediği varsayımını dayatmakla (Allah’ı tenzih ederiz), tek bir ihtimale yer bırakmaktadır: Doğal sebepler (evrimci senaryoya göre, yaşam öncesi kimyasal tepkimeler; yaşam sonrası ise rastgele mutasyon, gıda kaynakları üzerinde diğer türlerle girişilen rekabet, avcı türlerin baskısı, doğal afetler vs.)
Dolayısıyla Emre Aköz’ün bilime dayattığı tanımın uygulaması şudur: Doğal sebepler, bilim adamlarınca doğadaki olgulara dair getirilecek açıklamalarda ‘tek’ başvuru kaynağı, evrim de kaçınılmaz olarak doğru kabul edilmesi gereken bir varsayım haline dönüştürülmüş olmaktadır.
Kısacası Sayın Aköz aynı anda hem “evrim bir dogma değildir”, hem de “bilim, yaratılışı hesaba katamaz, tek ama tek ihtimal evrim olmalıdır” diyerek birbiriyle bariz şekilde çelişen iki görüş savunmakta, bu yüzden kendini çürütmüş olmaktadır.
Aköz’ün evrim teorisinin yanlışlanabilirliği hakkındaki yanılgısı
Canlılığın kökenine dair açıklamaları doğal sebeplerle sınırlandırılan böyle bir anlayışta, evrimin yanlışlanması mümkün değildir, çünkü burada evrim tek mevcut ihtimal olarak tanımlanmaktadır.
Evrim teorisinin yanlışlanamaz bir teori olduğu önde gelen evrimci otoritelerce de itiraf edilmiştir. Dünyanın bilim alanında en köklü ve saygın yayınlarından biri olan İngiliz Nature dergisinde yayınlanan bir makalelerinde,araştırmacılar Ehrlich ve Birch, şunları yazmışlardır:
“Evrim teorimiz… herhangi mümkün bir gözlemle çürütülemez [yanlışlanamaz] hale gelmiştir. Akla gelebilen her gözlem buna uygun hale sokulabilir… Bu yüzden, mutlaka yanlış olmayabilirse de, ampirik bilimin alanının dışındadır… Hiç kimse teoriyi test etmenin yollarını bulabilmiş değildir. Fikirler, temelsiz oldukları veya aşırı derecede basite indirgenmiş sistemlerde yürütülen birkaç laboratuvar deneyine dayandıkları halde, geçerliliklerinin çok ötesinde bir yaygınlık kazanmışlardır. Çoğumuz bu teoriyi eğitimimizin bir parçası olarak kabul etmiş bulunuyoruz.” (L.C. Birch and P. Ehrlich, Nature, 22 Nisan 1967)
Görüldüğü gibi, Ehrlich ve Birch, üzerinde çalıştıkları evrim teorisinin, kanıtlarla yeterli ölçüde desteklenmeyen ve yanlışlanamaz bir teori olduğunu açıkça itiraf etmektedirler.
Sonuç:
Yukarıda ortaya konan kanıtlar karşısında, Emre Aköz’ün evrim teorisinin bilimselliği hakkında öne sürdüğü görüşler geçersizdir. Bilim, doğayı inceler ve bundan sonuçlar çıkarır. Özellikle son kırk yılın bilimsel bulgularına bakıldığında, doğa üzerinde yapılan araştırmalar çok güçlü bir şekilde şu sonucu ortaya koymaktadır: Evrendeki fiziksel sabitlerdeki hassas ayarlamadan, hücredeki kompleks genetik bilgi ve “indirgenemez komplekslikte” moleküler makinalara kadar yığınla bilimsel bulgu, doğaüstü yaratılışı yani tüm canlıları Allah”ın yarattığını kanıtlamaktadır.