Animal Planet isimli televizyon kanalında “Vahşi Doğanın Şampiyonları” adlı bir belgesel yayınlandı. Programda zebraların sahip oldukları özellikler ve sergiledikleri akılcı davranışların sözde bir evrimin sonucu olduğu iddia edildi. Bu yazımızda söz konusu iddiaların bilimsel yönden geçersizliklerini gözler önüne sermekteyiz.
Eski Bir Masal: Atın Evrimi
Animal Planet TV kanalında yayınlanan “Vahşi Doğanın Şampiyonları” programında zebraların sosyal yaşantıları incelendi. Ancak programa hakim olan köhne evrimci anlayışa göre zebralar ile atlar ortak bir atadan evrimleşmişlerdi. Bu konuda herhangi bir bilimsel delil gösterilmedi. Dış görüntülerinin birbirlerine benzemeleri yeterli bir sebep olarak gösterilip “ortak bir atadan geldikleri çok açık” denildi. Çünkü amaç izleyiciyi herhangi bir konuda verilere dayalı olarak bilgilendirmek değil, güncel veriler karşısında her açıdan tamamen çürütülmüş bulunan atın evrimi masalını sorgulamaya fırsat vermeden bilinç altına işlemekti.
Evrimcilerin bir zamanlar dillerinden düşürmedikleri atın evrimi iddiası, bugün çok sayıda evrimci tarafından reddedilen ve unutulmaya yüz tutmuş bir skandal niteliğindedir. Kasım 1980″de Chicago Doğa Tarihi Müzesi“nde 150 evrimcinin katılımıyla gerçekleştirilen bir toplantıda, kademeli evrim teorisinin sorunları tartışılmıştır. Burada söz alan ünlü zoolog Boyce Rensberger, atın evrimi senaryosunun fosil kayıtlarında hiçbir bulguya dayanmadığını ve bu yüzden atın kademeli evriminden de söz edilemeyeceğini şöyle belirtmiştir:
“Yaklaşık 50 milyon yıl önce yaşamış dört tırnaklı, tilki büyüklüğündeki canlılardan bugünün daha büyük tek tırnaklı atına bir dizi kademeli değişim olduğunu öne süren, ünlü atın evrimi örneğinin geçersiz olduğu uzun zamandır bilinmektedir. Kademeli değişim yerine, her türün fosilleri bütünüyle farklı olarak ortaya çıkmakta, değişmeden kalmakta, sonra da soyu tükenmektedir. Ara formlar bilinmemektedir. (Boyce Rensberger, Houston Chronicle, 5 Kasım 1980, Bölüm 4, s. 15)
The New York Times’da bilim yazarlığı da yapan Rensberger’in dediği gibi, öne sürülen at serisinin spekülasyondan öte hiçbir bilimsel değeri bulunmamaktadır. (Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hayatın Gerçek Kökeni-Atın Evrimi Efsanesi)
Zebranın Şeritlerinin Klima Görevi
Program ilginç bir çelişki örneği de içeriyordu. Zebranın derisini kaplayan siyah beyaz çizgilerin önce yararlı bir fonksiyona sahip olduğu ayrıntılı bir şekilde anlatıldı. Siyah şeritler güneş ışınlarını toplayıp sıcağı emerken, beyaz şeritlerin yansıttığı dile getirildi. Bu hassas tasarım sayesinde deride farklı ısı bölgeleri oluşmakta ve deri altında daimi bir ısı dolaşımı sağlanmaktadır. Kısacası zebranın derisindeki şeritler, Afrika”nın bayıltıcı sıcağı altında hayvanın serinlemesine yaramaktadır. Ancak bu benzersiz fonksiyon anlatıldıktan sonra, söz konusu şeritlerin, zebralara “evrimin kazandırdığı” bir özellik olduğu iddia edildi. Herhangi bir biyolojik mekanizma ya da bir mantık akışı sunulmadı; bu tasarımın kör evrimsel rastlantıların sonucu olduğunun sorgusuz sualsiz kabul edilmesi istendi.
Böyle bir iddianın tutarsızlığı ortadadır. Bilinçsiz rastlantısal değişimlerin bir canlının derisinin altında klima tertibatı benzeri bir sistemi oluşturması imkansızdır. Böylesine mantıklı bir serinleme çözümünün üstün bir akıl ürünü olduğu çok açıktır.
Savunma Stratejisi Tesadüf Eseri Olamaz
Programda, kendilerine saldıran yırtıcı hayvanlara karşı, zebraların kendilerini akılcı bir şekilde savundukları da ayrıntılı bir şekilde anlatıldı. Ama bu savunma stratejisinin, yine hayali bir evrim süreci sonucunda ortaya çıktığı öne sürüldü.
Zebra sürüsü bir tehdit karşısında çember şeklinde dizilirler. Ortada yavru ve güçsüz olanların toplandığı bu çember sisteminde, etrafta dolaşan yırtıcı hayvanlara karşı her yönden savunma sağlanır. Bu akılcı davranışın “milyonlarca yıllık bir evrim sürecinde gelişmiş” olması ise asla düşünülemez. Bir bilince ve şuura sahip olmayan hayvanların sergiledikleri bu gibi akılcı davranışlar, ne onların geliştirdikleri bir stratejidir ne de tesadüfen ortaya çıkan bir çözümdür. Hatta, doğada “yaşam mücadelesi” verdiği iddia edilen bir canlının böylesine özverili davranışlar göstermesinin bir anlamı da olamaz. Aynı şeklide doğal seleksiyonun ürünü olduğu iddia edilen bir hayvandan böylesine akılcı ve fedakarca davranışlar beklemek de mümkün değildir. Canlının fedakarca davranması, Darrwinizm”in en temel varsayımlarından biri olan “her canlı kendi yaşamı için bencil bir mücadele sürdürür” tezini çürütmektedir.
Bu canlıların tüm özelliklerinin tek açıklaması, yaratılıştır. Zebralar ya da diğer hayvan türlerinde gözlemlediğimiz dayanışma ve akılcı strateji örnekleri, Allah”ın canlılar üzerindeki hakimiyetini açıkça gözler önüne sermektedir. Bu canlıların sahip oldukları yetenekler, sergiledikleri davranışlar kendilerine öğretilmektedir. Tüm bunları söz konusu canlılara öğreten ve uygulatan, herşeyin Yaratıcısı olan, yarattıklarını koruyup kollayan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Allah”tır. (Bkz. Harun Yahya, Canlılardaki Fedakarlık ve Akılcı Davranışlar)
“Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah”a tevekkül ettim. O”nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)”
(Hud Suresi, 56)