Cumhuriyet Pazar dergisinin 23.01.2005 tarihli sayısında, “Evrim Kader Değildir” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda primatolog Alison Jolly’nin, “Lucy’nin Mirası” isimli kitabında yer alan evrimci iddiaları konu ediliyordu. Alison Jolly’nin ana tezi, Darwinciliğin dayandığı temel taşlardan biri olan rekabetin zamanla devre dışı kalacağı ve sözde evrimin bundan böyle işbirliği ile ilerleyeceği şeklindeydi. Jolly sözde evrim hakkında kendisini ilgilendiren şeyin “işbirliğine dayalı organizasyon” olduğunu belirtiyordu. Jolly’nin işbirliği ve organizasyondan evrim teorisine pay çıkarması tam anlamıyla mantıksal bir hezeyandır. Aşağıda bunun sebepleri izah edilmektedir.
1. İşbirliği ve organizasyonun canlıları başka canlılara evrimleştirebileceğine dair en küçük bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır
İşbirliğinin doğadaki etkisi, etkileşim içinde olan canlılar üzerinde daima sınırlı kalmaktadır. Peki bu sınırlı değişimler nasıl gerçekleşmektedir? Bunu çiçekler ve arıkuşundan bir örnek vererek açıklayalım.
Bazı çiçek çanları oldukça derin olduğu için bunlardaki besleyici özlere ancak uzun gagalı arı-kuşları erişebilir. Sadece bu öze bağımlı bir beslenmenin sözkonusu olduğu durumlarda, kuşun gagası, bitki çanının şekline; bitki çanı da kuşun gagasına uyacak bir görünüm alabilir. Evrimciler bu tip değişikliklere göz boyayıcı örnekler olarak başvurmakta ve canlılar arasındaki işbirliğinin türleri başka türlere evrimleşebileceği iddialarına dayanak göstermeye çalışmaktadırlar. Bu aldatıcı örneğin, evrim teorisini destekler nitelikte hiçbir bilimsel niteliği bulunmamaktadır. Buradaki işbirliği, kuş ve çiçeğin DNA’sında bulunan varyasyonlar sayesinde mümkün olabilen bir değişim meydana getirmektedir.
Varyasyonlar, belli bir biyolojik özellikteki çeşitlenmelerdir. Örneğin insanın farklı göz renklerine sahip olması varyasyonlardan kaynaklanmaktadır. Benzer şekilde, kuşun ve çiçeğin genlerinde, farklı gaga ve çan şekillerinin oluşmasına imkan veren varyasyonlar mevcuttur. İki canlı arasındaki işbirliğine bağlı olarak, bu varyasyonlardan belli tiptekilerin seçilebilmesi mümkün olmaktadır. Ancak varyasyonlar türün “mevcut” genetik bilgisi dahilinde olduğu için ortada “yeni” herhangi bir özellik kesinlikle bulunmamaktadır. Evrimcilerin “mikro evrim” ismini verdikleri varsayınların sürüngenleri dinozorlara ya da maymunu insana dönüştürecek hiçbir kapasitesi yoktur.
Evrim delili olarak gösterilmeye çalışılan varyasyonların yeni canlı sınıflamaları oluşturamadığını evrimciler de artık kabul etmektedirler. Örneğin ünlü evrimci paleontolog Roger Lewin, bu gerçeği şöyle anlatır:
Darwin”in (varyasyonlardan yola çıkarak) yaptığı mantık yürütmeler haklı mıydı? Evrimsel biyolojinin tarihindeki son 40 yılın en önemli konferanslarından birine katılan bilim adamlarının ortaya koydukları yargıya göre, bu sorunun cevabı “hayır”dır. Chicago konferansındaki temel mesele, mikroevrimi sağlayan mekanizmaların, makroevrim adını verdiğimiz fenomeni açıklamak için de kullanılıp kullanılamayacağı olmuştur…. Cevap açıklıkla verilebilir: Hayır (R. Lewin, “Evolutionary Theory Under Fire” Science, vol. 210, 21 November, 1980, s. 883)
2. İşbirliği ve organizasyon hakkındaki evrim safsatası
Diğer yandan, yazıda işbirliği ile ilgili olarak aktarılan örneklerin kendileri, Jolly’nin evrimci bakış açısının tutarsızlığını ortaya koymaktadır. Örneğin bakterilerin gen alışverişi hakkında şu sözler kullanılmaktadır:
“Bakterilerin kendilerini onarmak için 3 milyar yıldır gen alışverişi yaptıklarını anlatan Jolly, bakterilerin bu “tekniğine” bugün ancak mikrobiyoloji laboratuvarlarında ulaşıldığına dikkat çekiyor.”
Görüldüğü gibi, bakterilerdeki gen alışverişinde bir “teknik”ten sözedilmekte ve bunun “laboratuvar”larda yeni yeni uygulanabilir olduğuna dikkat çekilmektedir. İnsanoğlunun en ileri teknolojiyi kullanarak uygulayabildiği teknikleri barındıran bu sistemin, üstün bir sistem olduğu, kuşku götürmez bir gerçektir. Laboratuvarlarda gerçekleştirilen ve gen mühendisliği teknikleriyle mümkün olan bu uygulamalar, planlanmış yani amaca yönelik, bilinçli bir sürecin ürünüdürler. Evrimcilerin, benzer bir gen mühendisliğini uygulayan bakteriler arasındaki işbirliği ile ilgili iddiası ise tam zıt yönde, bilinçsiz ve kör sürece dayalı bir iddiadır. Kör ve bilinçsiz bir süreçte ortaya çıktığını varsaydıkları işbirliğinin, en gelişmiş laboratuvarlarda yeni yeni taklit edilir olmaya başladığını ifade eden evrimciler, evrime olan batıl inançlarının büyük bir safsatadan ibaret oluşunu bizzat kendileri göstermiş olmaktadırlar.
İşbirliğini kör bir sürecin ürünü sayıp, bu özelliğin canlıları evrimleştireceğine inanmanın saçmalığı, termit örneği ele alındığında daha da iyi anlaşılır. Bilindiği gibi termitler kör böceklerdir ve kendi bedenlerine oranla gökdelen sayılabilecek yükseklikte yuvalar inşa edebilmektedirler. Bu yapılar, havalandırma kanalları ve odacıklarıyla birer mimari harikadırlar. Birarada yaşayan ve kimi yuvalarda sayıları 1 milyona yaklaşan termitler gökdelenleri hep birlikte inşa eder, temizler, havalandırır, ısısını sabit tutar ve beslenme ihtiyaçlarını giderirler. Her termitin görev yeri bellidir.
Görme yeteneği olmayan karınca büyüklüğündeki bu böcekler, günün birinde tesadüflerin eseri olarak böyle üstün bir işbölümü geliştirmiş olabilirler mi? Hangi tesadüf nesiller boyu süren böylesine kusursuz bir işbölümünü mümkün kılabilir? Ne tip bir mutasyon böyle bir davranışı ortaya çıkarabilir? Açıktır ki, bir evrimci için bu soruların hiçbir mantıklı cevabı bulunmamaktadır.
Kısacası, Jolly’nin işbirliği ve organizasyon hakkındaki evrimci yorumları, hiçbir bilimsel kanıta dayanmayan spekülasyonlardan ibarettir. İşbirliği ve organizasyon, her zaman için bir uyum ortaya koyar ve evrim teorisinin dayandığı kör tesadüflerle tam bir zıtlık içindedir. Her zaman için bir planın ürünü olan işbirliğinin doğru açıklaması, bu işbirliğinin üstün akıl sahibi bir Yaratıcı tarafından varedildiğidir. Hiç şüphesiz bu Yaratıcı, herşeyi bilen Yüce Allah’tır. Allah bir Kuran ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “OL” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)
Cumhuriyet Pazar dergisine, ideolojik olarak destek verdiği evrim teorisinin modern bilim karşısında uğradığı yenilgiyle yüzleşmesini ve canlıların kökeniyle ilgili tek gerçeğin yaratılış olduğunu görmesini tavsiye ediyoruz.