Ernst Mayr, modern evrim teorisinin sentezinde önemli rol oynamış isimler arasında yer alan ve geçtiğimiz aylarda yüz yaşına basmış olan ateist bir zoologdur. Cumhuriyet Bilim Teknik dergisi, Mayr ile yapılan bir ropörtajı 30 Ekim 2004 tarihinde “Canlılar Teorisinin Mimarı 100. Yaşında” başlığıyla yayınladı. Yazı incelendiğinde ropörtajı hazırlayan gazetecinin hayvan yetiştiriciliğini evrim kanıtı zannetme gibi bir yanılgı içinde olduğu, Mayr’ın da buna açık destek verdiği görülüyordu:
Soru: İnsan bin yıllar boyu hayvanları ve bitkileri değiştirerek yetiştirmesine rağmen türlerin değişmez olduğuna inandı. İnsan kendi deneyimlerini niçin göremedi?
Mayr: Bu gerçekte çok şaşırtıcıdır. Her şeyin Allah tarafından yaratıldığını düşünenler, evrim düşüncesini net olarak göremezler.
Gerçekte hayvan yetiştiriciliğiyle elde edilen değişimler, evrim düşüncesine hiçbir bilimsel dayanak oluşturmamaktadır. Öncelikle bu değişimlerle yeni bir canlı türü ortaya çıkmamakta, canlılar ait oldukları türün özelliklerini korumaktadırlar. Binlerce yıllık tecrübe, insanlara, canlıları çaprazlama yöntemiyle elde ettikleri değişimin daima sınırlı olduğunu göstermiş, türlerin geçireceği biyolojik değişimin limitleri olduğunu öğretmiştir. Nitekim biyoloji profesörü Lane P. Lester ve moleküler biyolog Raymond G. Bohlin, Natural Limits to Biological Change (Biyolojik Değişimin Doğal Sınırları) adlı kitaplarının girişinde şunları yazmaktadırlar:
Yaşayan organizmaların popülasyonlarının, belirli bir zaman dilimi içinde anatomi, fizyoloji, genetik yapı vs. açısından değişim gösterdikleri, tartışılmayan bir gerçektir. Geriye kalan zor mesele, şu sorunun cevabıdır: Ne kadar değişim mümkündür ve bu değişimler hangi mekanizma ile oluşur? Bitki ve hayvan yetiştiricileri, canlıların değiştirilebilirliği konusunda etkileyici örnekleri biraraya getirebilirler. Ama bir yetiştirici işe köpekle başladığında sonuçta yine köpek elde etmektedir, farklı ve garip görünümlü bir köpek bile olsa bu, sonuçta köpektir. Meyve sineği meyve sineği olarak kalmakta, güller gül olarak kalmaktadır. (1)
Mayr da bir bilim adamı olarak bu doğruları çok iyi bilmektedir. Buna rağmen sorudaki hatayı düzeltmemekte ve değişikliklerin evrimci düşüncenin bir gösterimi olduğu yanılgısına katılmakta sakınca görmemektedir.
Burada Mayr’ın tavrına yol açan faktörlere ışık tutmak faydalı olacaktır çünkü ropörtajda hiçbir bilimsel dayanağı olmayan görüşler, sadece Mayr’ın evrim araştırmacısı kariyerine dayanılarak geçerli kılınmaya çalışılmaktadır. Gerçekte Mayr’ın evrime desteği sadece ön yargılarına dayanmakta, ayrıca kendisi yaratılışı yanlış anladığı için konuyla ilgili yorumları da yanıltıcı olmaktadır.
Mayr’ın ön yargısı
Mayr’ın evrime dogmatik bağlılığının açıkça su yüzüne çıktığı bilimsel toplantılardan biri de, matematikçilerin neo-Darwinist sentez aleyhindeki hesaplamalarını sundukları bir sempozyum olmuştur. Söz konusu sempozyum, 1967 yılında Philadelphia’daki Wistar Enstitüsü’nde gerçekleştirilmiş, bu sempozyumda bir yanda dünyanın ünlü fizik bilimcileri ve matematikçileri, diğer yanda Mayr ile birlikte diğer önde gelen doğa bilimcileri yer almıştır. Sempozyumda sunulan çalışmalar, “Evrimin neo-Darwinist yorumuna matematiksel meydan okuyuş” başlığıyla derlenip yayınlanmıştır. (2)
Söz konusu sempozyumda matematikçi D. S. Ulam, yaptığı hesaplamalara dayanarak gözün küçük mutasyonların birikimiyle evrimleşmesinin imkansız olduğunu açıklamıştır. Bir diğer matematikçi Fransız Schutzenberger de gözlemlenen bu kadar çok sayıda türün rastlantısal mutasyonlarla ortaya çıkmasının imkansız olduğunu hesaplamış, vardığı sonucu şu sözlerle ifade etmiştir:
“Neo-Darwinist evrim teorisinde önemli boşluk var ve bu boşluğun mevcut biyoloji anlayışımızla doldurulamaz olduğuna inanıyoruz.”
Darwinistler adına söz alan Mayr, matematikçilerin Darwinizm aleyhindeki bu hesaplamalarına bilimsel savunma yapması beklenirken, o bilim dışı bir cevap vermiştir:
“Öyle ya da böyle bu hesaplamaları ayarlayıp düze çıkacağız. Evrim zaten gerçekleştiği için duymamız gereken bir sıkıntımız yok.” (3)
Mayr’ın sözlerinin bir arkadaş toplantısında söylenmediğine dikkat etmek gerekir. Prestijli matematikçi uzmanlar, uzun çalışmalarının sonuçlarını bilimsel bir sempozyumda açıklamaktadırlar ve ortada Darwinizm’e karşı son derece ciddi bilimsel argümanlar mevcuttur. “Buradayız, o halde evrimleştiğimizi biliyoruz” mantığındaki bir cevabın ise hiçbir bilimsel derinlik taşımayan, ne derece dogmatik bir cevap olduğu açıktır.
Kısacası, CBT ropörtajında görüşleri aktarılan Mayr, materyalist kimliğini bilim adamı kimliğinden önce tutanlar arasında yer alan bir araştırmacıdır.
Mayr’ın yanlış anlaması
Ayrıca Mayr, CBT’deki ropörtajında, Allah inancı olanların evrim düşüncesini görmediğine şaşırdığını ifade etmektedir. Bu ilginçtir. Eğer karşı düşünceyi anlamaması şaşırtıcı karşılanması gereken biri varsa, Mayr’a şaşırmak gerekir. Çünkü Mayr yüz yaşının tecrübesi ve onca yıllık kariyerine rağmen yaratılış gerçeğinin apaçık delillerini kavrayamamış ve doğruyu anlayamamıştır.
Mayr, 2001 basımı What Evolution is başlıklı kitabında yaratılışçılığı şöyle tarif etmiştir:
“Yaratılışçılık, dünyanın herşeye güç yetiren Tanrı tarafından yaratıldığı inancıdır. Bu inanca bağlı olanların çoğu, tüm canlıların birbirlerine ve çevrelerine mükemmel bir şekilde uyumlu olduğunu ve bugün dünyada görmekte olduğumuz herşeyin yaratıldığı andaki gibi olduğuna inanırlar.” (4)
Türlerin değişebileceğini, tüm yaratılışçılar kabul etmektedir. (Doğada gözlemlenen değişim, mikroevrim olarak isimlendirilen tür içi değişimdir ve bunun canlıları başka canlılara dönüştürücü bir etkisinin olmadığı, bazı önde gelen evrimciler tarafından da kabul görmektedir) Yani Mayr, kendi zihninde kurguladığı alakasız bir inancı yaratılış olarak anlatmaktadır.
Hayvan yetiştiriciliğinde elde edilen varyasyonların yaratılışa aykırı hiçbir yönü bulunmamaktadır. Ancak Mayr, yaratılış inancını yanlış anlamış olduğu ve herhangi bir biyolojik değişimin yalnızca evrimle açıklanır olduğu gibi bir zan içinde olduğu için, bu durumu evrim kanıtı olarak yorumlayıp kendini ve okurlarını yanıltmaktadır.
Kısacası, hayvan yetiştiriciliği örneğinde gözlemlenen değişimler, canlıların başka canlılara dönüştüğünü iddia eden evrim teorisine hiçbir kanıt oluşturmamakta, Mayr’ın konuya yaklaşımı da evrimci ön yargılarıyla yaratılışı yanlış anlamasından kaynaklanmaktadır. Bu da pek şaşırtıcı değildir, çünkü Mayr, evrime inanmış, evrimin doğru olmasını istemiş, bilimsel bulguların evrim aleyhinde olabileceğini en baştan reddetmiş, kısacası yaratılışa gözlerini en baştan kapatmıştır.
Sonuç olarak, Mayr’ın sözlerini “Her şeyin evrimle ortaya çıktığını düşüncesine körükörüne bağlı olan Mayr, yaratılışı net olarak görememektedir” şeklinde yorumlamak uygun olacaktır. Görememesi ise anlayamama şeklinde değil, anlamazlıktan gelme şeklinde bir eksikliktir. Mayr, seksen yılı aşkın bilimsel kariyeri boyunca sayısız yaratılış deliline şahit olduğu halde vicdanında hissettiği bu gerçeğin üzerini örtmeyi seçmiştir. Allah bir Kuran ayetinde şöyle bildirmektedir:
Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler…(Neml Suresi, 14)
Mayr’a Allah’ın canlıları yoktan yarattığı gerçeğini kabullenmesini, CBT dergisi yetkililerine de yanıltıcı evrim propagandasına son vermelerini tavsiye ediyoruz.
1) Lane P. Lester, Raymond G. Bohlin, Natural Limits to Biological Change, s.13-14
2) Paul S. Moorhead and Martin Kaplan, eds, “Mathematical Challenges to the Neo-Darwinian Interpretation of Evolution” (Wistar Institute Press, 1967)
3) Phillip E. Johnson, Darwin on Trial, InterVarsity Press, 2nd ed, 1993, sf. 39-40
4) Ernst Mayr, What Evolution Is, 2001, Basic Books, sf. 4