Hürriyet Bilim’in 25 Ekim 2003 tarihli ve CBT’nin 1 Kasım 2003 tarihli sayılarında; sırasıyla “5 Bin Kuşak Sonra Erkekler Dinozorlar Gibi Yok Olacak” ve “Erkeksiz Bir Dünyaya Doğru” başlıklı yazılar yayınlandı. Yazılarda Y-Kromozomu üzerindeki araştırmalarıyla tanınan David Page isimli araştırmacının, Y-kromozomunun küçülmeye doğru gittiği yönündeki iddialarına ve Bryan Sykes isimli bir başka araştırmacının da buna dayanarak yaptığı hesaplamalarda elde ettiği sonuçlara yer veriliyordu. Ancak bu senaryolar sadece evrimci bir bakış açısıyla yapılan ve hatalı mantık yürütmeye dayalı olan bazı çıkarımlardan ibarettir. Aslında bunlar sadece ismi geçen araştırmacıların önyargılarını yansıtmaktadır. Biz daha önce bu iddiaların temelindeki tutarsızlıkları gözler önüne sermiştik. İlgili yazılarımızı buradan okuyabilirsiniz.
Hürriyet Bilim’deki yazıda Y-kromozomu konusu ele alınırken doğaya yaratıcı güç atfetme tutarsızlığıyla eşeyli üremenin kökeni hakkında dogmatik bir inanç ortaya konduğu görülmektedir.
Hürriyet Bilim “erkekler doğa tarafından, annedeki genleri eşe aktaran ve dişi kalıtımını harmanlayan araçlar olarak yaratılmıştı” diyerek erkekleri doğanın yarattığını iddia etmektedir. Ancak bunun tamamen mantıksız bir iddia olduğu ortadadır. Bu yanılgının kökeninde herşeyin doğada olanla sınırlı bulunduğunu kabul eden ve Naturalizm ismi verilen felsefe bulunmaktadır. Bu felsefe tüm canlıların doğanın kendisinin bir sonucu olduğunu savunarak Allah’ın varlığını inkar eder. Özellikle 19.yy’da hakim olan bu sapkın felsefenin yayılmasında, canlılığın basit olduğu yanılgısı da önemli rol oynamıştır. Ancak bilim ilerledikçe hücreyle ilgili detaylar birer birer ortaya çıkmaya başlamış ve yaşamın son derece kompleks olduğu, DNA’nın keşfiyle de bu kompleksliğin temelinde yüklü miktarda “bilgi” bulunduğu anlaşılmıştır. Tüm bu gelişmeler rastlantısal doğa olaylarına dayanan; hiçbir aklı, planlama ve muhakeme gücü bulunmayan doğaya yaratıcılık atfeden Naturalist felsefenin geçersizliğini ortaya koyarken yaşamın tasarlandığı gerçeğini göstermiştir. Hürriyet Bilim’in bu gerçeğe rağmen Naturalizm söylemlerine başvurması yaşamın kökeni konusundaki dogmatizminin sınırsızlığını gözler önüne sermektedir.
Ayrıca Hürriyet Bilim, erkekliğin yaratılmasında eşeyli üremenin evrimi iddiasına dayanmakta ve bu sözde evrimin “dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir zamanda gerçekleşmiş bir deneyim olması gerektiğini” savunmaktadır. Ancak Hürriyet Bilim’in eşeyli üremenin evrimiyle ilgili bu iddiası sadece kendi dünya görüşünden kaynaklanan bir inanç ifadesidir. Bu inancı destekleyebilecek hiçbir bilimsel bulgu da yoktur. Evrimci Biocell dergisinin geçtiğimiz yıl içinde yayınlanan 2002 Nisan sayısındaki bir makalede, cinsiyet hücrelerinin bölünmesini kontrol eden, dolayısıyla eşeyli üreme iddialarının merkezini oluşturan mayozun kökenlerinin hala bilinmediği belirtilmiştir .1 Mayoz, diğer hücrelerin bölünmesinden (mitoz) son derece farklı ve planlı aşamaların birbirini izlediği kompleks bir süreçtir. Böyle kompleks aşamalı bir sürecin herhangi bir yerde herhangi bir zamanda evrimleştiğine inanmak tesadüflere yaratıcı güç atfetmekle eş anlamlıdır. Ancak tesadüflere sığınmak bu kompleksliği açıklamaya yetmemektedir. Mayoz bölünme ve eşeyli üreme objektif bir açıdan incelendiğinde bunların tesadüfleri reddettikleri ve ancak bilinçli tasarımla açıklanabilecekleri görülür. İnsan vücudnda bu mükemmel sistemi yaratan, geçmişte yaşamış ve şu anda yaşayan bütün insanlarda da aynı mükemmellikte var eden Yüce Allah”tır. Bu konuda daha fazla bilgi için bkz. YENİ BİR YAŞAM İÇİN YARATILMIŞ MUCİZEVİ SİSTEM