Hürriyet gazetesi “evrim teorisini ayakta tutma” misyonunu,
okuyucularını yanıltmak pahasına sürdürüyor.
Hürriyet gazetesinin Bilim ekinin 19 Ekim 2002 tarihli sayısında, “Europa”da yaşam belirtileri” ve “NASA: Uyduların çoğunda yaşam var” başlıkları ile yayınlanan haberde, okuyucuya uzayda yaşam olduğuna dair deliller bulunduğu müjdeleniyordu. Oysa habere konu olan araştırmalarla ilgili raporlarda ve yabancı basın kaynaklı haberlerde böyle bir delilden söz edilmiyordu.
Hürriyet Bilim dergisine konu olan araştırmanın konusu şöyle: Galileo olarak adlandırılan uzay sondasından elde edilen bilgilere göre, Jupiter”in uydusu olan Europa”nın yüzeyindeki buz tabakasının altında okyanuslar olabileceği tahmin ediliyor. Her su birikintisinde canlılığın kendiliğinden oluşabileceğini iddia eden ve uzayda da yaşamın kendiliğinden oluştuğunun kanıtlanmasını büyük bir umutla bekleyen evrimciler ise, Europa”da bulunduğu varsayılan okyanusta canlı organizmalara rastlama umudu içindeler. Ancak bunlar, sadece tahminler ve umutlardan ibaret, henüz evrimcilerin bu isteklerini ve beklentilerini destekleyecek bir delil yok.
Hürriyet Bilim ise, bu tahmin ve umutları, varlığı ispatlanmış bilgiler gibi okuyucuya sunmuş, “Europa”da okyanus var ve bu okyanusta ve diğer benzeri uydularda yaşam var” demiştir. “Hürriyet Bilim“in gerçekte bilimle bir ilgisi olmadığını gösteren yeni bir kanıttır bu.
Vostok Gölü ve Europa
Bazı evrimci bilim adamlarının Europa”da varolduğunu umdukları okyanusla bu kadar ilgilenmelerinin nedeni ise Antartika”daki Vostok isimli göl. Bilim adamları, dünyanın en soğuk suyu olan bu gölde eğer canlı organizmalar bulurlarsa, Europa”daki soğuk sularda da yaşamın izlerinin bulunabileceğini umuyorlar. (Ayrıca şunu belirtmek gerekir ki, Vostok gölünde canlı organizmalara rastlanması, bu organizmaların burada kendiliklerinden, tesadüfen oluştuğunu göstermez. Evrimciler, en uygun koşullarda dahi, canlılığın kendi kendine tesadüfen oluştuğunu kanıtlayamamışlardır. Bu konudaki detaylı bilgilere Netcevap.org arşivinden ulaşabilirsiniz.) Ancak bazı bilim adamları bu tür bir kıyaslamanın doğru olmadığını belirtiyor. Çünkü, Vostok canlılığın zaten var olduğu bir gezegende bulunuyor ve bu göle canlı organizmalar herhangi bir bölgeden bir şekilde gelmiş olabilir. Örneğin ABC News“un bilim yazarı Lee Dye bu konuda şu yorumu yapıyor:
“Bununla birlikte, iki gökcismi arasında çok büyük farklılıklar var. Eğer bu mikroplar (Vostok gölünde bulunması umut edilen mikroplar) birkaç milyon yıllık olsalar bile, bazı bilim adamlarının inandığı gibi, bunlar Europa gibi çorak kayalıklarda değil, biyolojik faaliyetin olduğu bir gezegende oluştular.” (1)
Ayrıca, söz konusu araştırmayı aktaran haberlerde, Europa”da yaşam olabileceğinin sadece tahmin edildiği özellikle vurgulanıyor ve bu tahminin doğruluğunun denenebilmesi için NASA”nın 2003 yılında göndereceği Europa Uydusundan gelecek bilgilerin beklendiği belirtiliyor. Lee Dye”ın ABC News“daki yorumunda şöyle deniyor:
“Arizona-Tucson Üniversitesinden Richard Greenberg “Daha orada ne olduğunu bilmiyoruz” dedi ve tortuların bir çeşit organik madde olabileceğini öne sürmek için çok erken olduğunu ekledi. 2003 yılında NASA”nın Europa Uydusu, bir okyanusun var olup olmadığına delil bulmak için Europa”yı daha yakından ziyaret edecek.” (2)
Europa”nın yaşam için elverişli bir ortama sahip olduğu iddiası da bazı bilim adamları tarafından kabul edilmiyor. Örneğin İngiltere Kent Üniversitesinden uzay bilimci Dr. Mark Burchell Europa”daki koşulların ve çevrenin yaşam için uygun olduğu iddiasının bir spekülasyon olduğunu belirtiyor. (3)
NASA Ames Araştırma Merkezinden Jack J. Lissauer ise, Nature dergisinde konu hakkında yayınlanan makalesinde kesin bilgiler olmadan uzayda yaşam olduğu hakkında çıkartılan söylentiler için şöyle diyor:
“Başka bir yerde yaşamın keşfedildiği tahmininde bulunmak spekülasyon üzerine spekülasyon yığmak olurdu.” (4)
Ancak Hürriyet Bilim evrim teorisi ve uzayda yaşam gibi delili olmayan varsayımlar hakkında “spekülasyon yığmaktan” vazgeçmiyor. Evrimci bilim adamlarının dahi, “sadece tahmin” olarak öne sürdükleri ve ellerinde henüz bir delil olmadığını belirttikleri konular hakkında “kesin başlıklar” kullanmaktan çekinmiyor.
Bunu yapmaktaki tek amaç ise, canlılığın rastlantılarla ve doğa kanunlarıyla uzayın bir köşesinde oluştuğunu, bilinçli bir Yaratıcı”nın tasarımı ve eseri olmadığını okuyucuya empoze etmek.
Oysa, uzayda bulunması umulan birkaç amino asit türü, bir karıncadan örümceğe, arılardan kaplanlara, zebralardan kuşlara, atlardan tavşanlara, menekşelerden insanlara kadar hiçbir canlıdaki olağanüstü tasarımı ve kusursuz inşayı açıklayamaz. Allah”ın varlığını inkar eden hiçbir teori canlılığın kökeninin ne olduğu sorusuna cevap veremez, verememektedir. Hürriyet Bilim“in bu kesin ve açık gerçeği görmesini, asılsız haberlerden “spekülasyon yığınlarından” ve vazgeçmesini diliyoruz.
1- Lee Dye, Tiny Life Under Antarctic, http://abcnews.go.com/sections/science/DyeHard/dyehard991215.html
2- Lee Dye, Tiny Life Under Antarctic, http://abcnews.go.com/sections/science/DyeHard/dyehard991215.html
3- Helen Briggs, Boost for life on Jupiter moon, 30 Eylül 2002, BBC News Online
4- Jack J. Lissauer, “Extrasolar planets”, Nature, 419, 355 – 358 (2002); doi:10.1038/419355a, 26 Eylül 2002