Fil fokları ve balinalar gibi deniz memelilerinin anlatıldığı belgeselde son derece amatör bir evrim propagandasına yer verildi. Bir sahilde toplanmış fil fokları arasındaki liderlik mücadelesinin anlatıldığı bölümde erkek fil foklarının çok sayıda dişiden oluşan ailelerini ve bölgelerini diğer erkeklerden nasıl savundukları gösteriliyordu. Bu sırada fil foklarını gözlemleyen bir doktora öğrencisi, erkek fil foklarının birbirleriyle güreştikleri sırada çıkardıkları homurtuları kastederek şu ilginç çıkarımda bulundu:
“Evrimin nasıl işlediğini burada alenen görüyoruz! Bunu duyuyor musunuz? Sanki birbirleriyle konuşarak rekabet ediyorlar. Kesinlikle aralarında bir rekabet var. Bu bir hayatta kalma mücadelesi. Bu hayvanlar her ne yapıyorlarsa genleriyle kuşaklara aktarılıyor”.
Gerçekte ne fil foklarının birbirleriyle güreşirken çıkardıkları sesler ne de başka canlıların örneğin köpeklerin veya aslanların çıkardığı sesler evrim teorisinin hayali iddialarına kanıt olmaları açısından en ufak bir değer taşımazlar. Bu canlıların birbirleriyle rekabet halinde olmaları da evrim göstergesi değildir. Bu fil fokları nesiller boyu rekabet etseler de, sürekli homurdansalar da başka bir türe dönüşmeyecekler; bir “evrim” geçirmeyeceklerdir. Çünkü diğer bütün canlılarda olduğu gibi deniz memelilerinin de genleri nesilden nesile değişmeksizin aktarılır ve rekabetin de DNA”ları üzerinde en küçük etkisi dahi yoktur. Kısacası bu yorumlar sadece, Darwinist önyargılara dayalı bir biyoloji eğitimi almış bir doktora öğrencisinin, Darwinist önyargılara göre yayın yapan bir TV kanalının çektiği belgeselde ortaya koyduğu yersiz, Darwinist bir heyecan gösterisinden ibarettir. “Evrimin nasıl gerçekleştiğini” gördüğünü söylemesi de bir doktora öğrencisi için oldukça yüzeysel bir yanılgıdır.