Amerikan Doğa Tarihi Müzesi yayını Natural History dergisinin Eylül 2003 sayısında, “Terrible Lizards of the Sea – Denizin Korkunç Kertenkeleleri” başlığı taşıyan bir yazı yayınlandı. Richard Ellis tarafından hazırlanan yazıda ilk fosil örneği 1780 yılında Hollanda’da ele geçirilen ve soyu tükenmiş bir tür olan mosasaur’lar konu ediliyordu. Yaklaşık 20 metre boya ve 22 ton ağırlığa sahip olduğu tahmin edilen bu canlıların 90 ila 65 milyon yıl arasındaki dönemde yaşadıkları anlatılıyor ve bu canlıların sözde evrimsel bağlantıları hakkında spekülasyonlar yapılıyordu. Ancak Natural History’nin, mosasaur’ların kökeniyle ilgili evrim iddiaları hiçbir kanıta dayanmıyor; üstelik bu canlıların ani ortaya çıkışını evrimle açıklama çabalarının içinde bulunduğu açmazı gözler önüne seriyordu.
İri cüsseleriyle geniş bir merak uyandıran mosasaur’lar; Animal Planet, National Geographic TV ve Discovery Channel gibi popüler bilim kanallarında da sık sık konu olmaktadır. Darwinist çizgide yayın yapan bu kanallar, mosasaur’ların kara canlılarından evrimleştiği propagandasını yapmakta ve bu iddialarını kesin bilimsel gerçeklermiş gibi sunmaktadırlar. Oysa diğer tüm canlılarda olduğu gibi mosasaur’ların da evrim teorisine kanıt gösterilebilecek hiçbir fosil kaydı bulunmamaktadır. Aynen diğerleri gibi, mosasaur’lar da fosil kayıtlarında aniden ve kusursuz beden yapılarıyla ortaya çıkmaktadır.
Natural History’deki yazı bir yandan mosasaur’larla ilgili evrimci senaryoların belirsizliğini ortaya koymakta diğer yandan da yukarıda saydığımız Darwinist kanalların mosasaur’larla ilgili iddialarını bir dogma olarak savunduklarını göstermektedir. Bu yüzden Natural History yazısının bazı bölümlerinin altını çizerek mosasaur’larla ilgili evrim propagandasının temelsizliğini göstermek faydalı olacaktır. Bunları aşağıda alıntı şeklinde ve italik formatta sıraladık ve kısa açıklamalar yaptık.
“Mosasaur’ların en yakın ataları tanımlanmamıştır ama genellikle kıyıda yaşayan ve yarı-suda yaşayan bir sürüngen olduğu kabul edilen aigialosaur’lara benziyor olabilirler…”. Natural History’nin bu ifadesi, mosasaur’ların kara canlılarından evrimleştiği şeklinde Darwinist izahlar getirmeye çalışan kanalların aslında bu iddialarında hiçbir bilimsel kanıta dayanmadıklarını ve bunların temelde önyargıya dayalı olan zayıf benzerlik ilişkilendirmelerinden kaynaklandığını göstermektedir.
“Mosasaur’lar denizde evrimleşmeye başladıklarında bacaklarını hızla yüzgeçlerle değiştiler..” Natural History’nin mosasaur’ların ayaklarındaki hayali değişimin “hızla” gerçekleştiğini iddia etmesi de aslında eldeki mosasaur kalıntılarının uzantılarında bir evrim gözlemlenmeyişi ve bunların zaten yüzgeç formunda bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum göstermektedir ki, Darwinist iddialara yer veren belgesellerde, mosasaur’ların kara canlıları olduğu ve ayaklarının kademeli evrimle yüzgeçlere dönüştüğü yönündeki iddialar hiçbir dayanağı olmayan bir masaldan ibarettir.
Natural History’de ayrıca yılanlarla ilgili evrimci senaryoların arka planı hakkında önemli bir gerçek aktarılmaktadır. Yazıda kara yılanlarının su yılanlarından evrimleştiği senaryosuna değinildikten sonra bu senaryoyla ilgili sorun şöyle ifade edilmektedir:
“Peki ama su yılanlarının kara yılanlarından önce yaşadıklarını gösteren fosil kayıtları nerede? Kara yılanlarının 100 milyon yıl, belki de daha önce mevcut olduğu şüphe götürmez. Bu tarih, erken su yılanları bulmak için taban limiti oluşturuyor… Yılanların [evrimsel] kökeni omurgalı biyolojisinde tartışmalı bir konudur ve daha fazla kanıt elde edilinceye kadar çözülecek gibi görünmemektedir.”
Görüldüğü gibi mosasaur’lar yılanların da gibi evrim teorisine dayanak gösterilebilecek bir fosil kaydı yoktur. Her iki canlının fosil kaydı, kusursuz beden yapısıyla ani ortaya çıkışı gösterdiği halde bunlarla ilgili Darwinist iddialara körükörüne destek veren yayınlar yanıltıcıdır. Hiçbir fosil kanıt olmaksızın Darwinist propagandayı sürdüren yayınların yapması gereken şey bu temelsiz iddialarından ve genel olarak evrim teorisine ideolojik destek vermekten vazgeçmeleridir. Modern bilimin yaşamın kompleksliği ve temelindeki bilgiye dair her geçen gün yeni bulgulara ulaştığı çağımızda Darwinist hurafeye destek vermek büyük bir yanılgıdır. Tüm bunların objektif bir açıklaması ancak bilinçli tasarım yani yaratılışla mümkündür.