“… Dişi kuşların, kendi güzellik standartlarına göre, en hoş sesli ve güzel görünümlü erkek kuşları binlerce nesil boyunca seçmeleri sonucunda belirgin bir etki ortaya çıkaracağından kuşku duymak için hiçbir iyi sebep göremiyorum” 1
Darwin”e göre, daha güzel ve dikkat çekici özelliklere sahip kuşlar, nesiller boyunca seçilerek, en sonunda farklı özellikler kazanabilecekler veya başka bir türe dönüşebileceklerdir. Darwin, on iki yıl sonra yayınladığı İnsanın Türeyişi isimli kitabında; kuşlardan maymunlara uzanan bir yelpazede yer alan canlı türlerinde, erkeklerde bulunduğu halde dişilerde olmayan gözalıcı fiziksel yapılarla ilgili bir iddia ortaya koydu. Darwin�in iddiasına göre erkeklere özgün estetik yapılar (tavuskuşlarında erkeklerde olduğu halde dişilerde bulunmayan kuyruk tüyleri gibi) dişilerin nesiller boyu yaptığı seçim sonucunda ortaya çıkmış olabilirdi.
Ancak Darwin yanılıyordu. Onun döneminde bilimsel inceleme imkanları yeterli olmadığı için, bu varsayımın ne derece yanlış olduğunun anlaşılması için zaman geçmesi gerekti. Bilimde yaşanan gelişmeler, Darwin”in göremediği sebebin var olduğunu; daha da önemlisi bu sebebin evrim teorisi için önemli bir çıkmaz olduğunu ortaya çıkardı.
Doğada çok sayıda canlı türünün eşleşme davranışlarını araştıran biyologlar, seksüel seleksiyonda Darwinci bakış açısının “hiçbir açıklayıcılığının kalmadığını” açıkça ilan etmektedirler. Dünyanın çeşitli bölgelerinden bilim adamları çok farklı türlerle ilgili -ve seksüel seleksiyon teorisiyle tamamen çelişen- durumlar rapor etmektedirler. Bu örnekler o kadar fazladır ki konunun uzmanı olan araştırmacıların, seksüel seleksiyon teorisinin değerini tamamen yitirdiğine dair neredeyse şüpheleri kalmamıştır. Teori aleyhindeki tüm bu gözlem ve düşünceler, bilim adamlarını biraraya getiren toplantılarda da ele alınmaktadır.
Bu görüşlerin bir ağızdan dile getirildiği en önemli toplantılardan biri ise Amerikan Bilimi Geliştirme Derneği�nin 2003 yılı toplantısı oldu. Toplantı bünyesinde seksüel seleksiyon teorisiyle ilgili bir sempozyum organize eden Stanford Üniversitesi (ABD) biyoloğu Joan Roughgarden, konuyu kısa ve net bir şekilde şöyle özetlemiştir :
“Darwinci seksüel seleksiyonu çürüten yüklü miktarda gözlemsel kanıt mevcut… Kural dışı durumlar o kadar fazla ki “açıklama gerekiyor” diye avaz avaz bağırıyorlar… “Darwin�in seksüel seleksiyon teorisinin bağlamı bütünüyle çözülmektedir…. Yani Darwin temel önerilerinde yanılmıştır, ancak daha da önemlisi, [seksüel seleksiyon teorisi] henüz bir yaklaşım olarak bile yetersizdir.” 2
17 Şubat 2003 günü gerçekleşen sempozyumda konuşan Kanada Lethbridge Üniversitesi Psikolog ve Nöroloğu Paul Vasey ise konuyla ilgili şu yorumu yapmıştır:
“… Seksüel davranışlarla ilgili geleneksel evrimsel teoriler, olup biteni açıklamada yetersiz ve fakirdir” 3
Canlılardaki gözalıcı renk ve desenlerin seksüel seleksiyonla ortaya çıkamayacağının çok açık bir kanıtı da tavus kuşunun simetrik desenleridir. Canlıların yapılarını açıklamada tesadüflere dayanan Darwin, bu mükemmel desenlerin teorisine oluşturduğu açmazın kendisini hasta edecek seviyede olduğunu itiraf etmiştir:
“Bir tavus kuşunun kuyruğundaki tüyün görünümü, ne zaman bakacak olsam, beni hasta ediyor“ 4
Eğer Darwin, günümüz modern bilimi ile tanışmış olsaydı, tavus kuşları kendisi için çok daha büyük sıkıntılar yaratacaktı. Çünkü modern bilim, tavus kuşundaki detayların çok hassas tasarımlara dayandığını ortaya koymuştur. İngiltere”deki Bristol Üniversitesi”nde Makine Makine Mühendisliği Bölümü”nde mühendislik tasarımı doçenti olan Stuart Burgess, tavus kuşu tüyündeki tasarımı çarpıcı bir şekilde ortaya koymuş, bu tasarımın hiçbir şekilde Seksüel Seçme teorisiyle açıklanamayacağı sonucuna varmıştır.
Evrim biyologlarının bilimsel konferanslarda açıkça itiraf ettiği ve tavus kuşu örneğinin de somut olarak ortaya koyduğu gibi, seksüel seleksiyon teorisi doğadaki gerçeklerle hiçbir şekilde uyuşmayan, hayal ürünü bir teoridir.