4 Ocak 2012 tarihinde Amerikan haber sitesi The Huffington Post’ta “İslam, evrimin derslerde okutulmasını yasaklar mı?” başlıklı bir makale yayınlanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Sharjah Amerikan Üniversitesi’nde fizik ve astronomi profesörü olan yazar Nidhal Guessoum’un kaleme aldığı makalede, bir süre önce İngiltere’deki Müslüman öğrencilerin derslerde evrim okumak istemedikleriyle ilgili uluslararası medyada geniş yer bulan haber ele alınmıştır.
Söz konusu makalede, yazar Nidhal Guessoum’un gerçek ile hiçbir şekilde bağdaşmayan pek çok yanılgıya kapıldığı görülmektedir. Yazarın yanılgılarını şöyle sıralamak mümkündür:
1. Nidhal Guessoum Kuran’ın evrimi yalanlamadığını iddia etmiş, Allah’ın evreni evrim yoluyla yarattığı yanılgısını savunmuştur.
Ne var ki bu, diğer bazı Müslümanların da içine düşebildiği çok büyük bir yanılgıdır. Kuran’da yaratılışın evrimle olduğuna dair hiçbir bilgi ya da işaret bulunmaz. Diğer bir anlatımla, Kuran’da, canlıların birbirlerinden türediği ve aralarında evrimsel bir bağ olduğu fikrini destekleyen tek bir ayet dahi yer almaz. Aksine Kuran”da, Allah’ın canlılığı ve evreni tek bir anda ve “Ol” emriyle mucizevi şekilde var ettiği bildirilir. Allah dilediğini dilediği şekilde ve zamanda, örneksiz olarak yoktan var edendir.
Yüce Allah’ın yaratmak için –Allah’ı tenzih ederiz- herhangi bir sebebe, vesileye ya da birtakım merhalelere ihtiyacı yoktur. Bu dünya bir imtihan yeridir, bu nedenle Allah evrendeki her şeyi doğa kanunlarına bağlı olarak yaratmıştır. Ancak bu durum, üstün güç sahibi Rabbimiz’in söz konusu doğa kanunlarına ihtiyacı olduğunu göstermez (Allah’ı tenzih ederiz). Yüce Rabbimiz hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, her türlü eksiklikten münezzeh olandır.
Kuran’da evrenin ve canlılığın yaratılışına dair bildirilen gerçek, Allah’ın yeri, gökleri ve ikisi arasındaki her şeyi yalnızca dilemiş ve yaratmış olduğudur. Yaratmak Allah için son derece kolaydır. Yaratılışın Allah’ın yalnızca “Ol” demesiyle gerçekleştiği Kuran”da birçok ayetle haber verilmiştir. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:
… Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona “Ol” der, o da hemen oluverir. (Al-i İmran Suresi, 47)
Onu istediğimizde herhangi bir şey için sözümüz, ona yalnızca “Ol” demekten ibarettir; o da hemen oluverir. (Nahl Suresi, 40)
Dirilten ve öldüren O”dur. Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca: “Ol” der, o da hemen oluverir. (Mümin Suresi, 68)
Müslüman yazar Nidhal Guessoum’un çok ciddi bir yanlış içine düştüğü açıkça görülmektedir. Prof. Guessoum yaratılışın evrim yoluyla gerçekleştiğini ileri sürerken belli ki ayetleri göz ardı etmektedir. Oysa Allah”a ve İslam dinine inanan bir kimse için temel yol gösterici, Kuran ve Peygamber Efendimiz (sav)”in sünnetidir. Allah Kuran”da yaratılışın Kendisi’nin “Ol” demesiyle gerçekleştiğini belirtirken, ayetleri görmezden gelmek ve Kuran’da evrimin savunulduğunu iddia etmek hiç kuşkusuz Kuran’a aykırı bir tutumdur. Bir Müslüman Allah”a karşı böyle bir suç işlemekten büyük bir korku duyar ve böyle bir hataya düşmekten dikkatle sakınır. Umulur ki Prof. Guessoum da Allah’ın pek çok ayetle net bir biçimde açıkladığı yaratılış gerçeğini kavrar ve ivediyetle hatasından döner.
2. Yazarın bir diğer yanılgısı da insanın çamurdan yaratılışını “insan çamurdan evrimleşti” şeklinde değerlendirmiş olmasıdır.
Kuşkusuz bu da çok büyük bir yanılgıdır. Nitekim insanın çamurdan yaratılmış olması, evrimsel aşamalar sonucu yaratıldığına bir delil ya da bir işaret değildir. Çamurdan yaratılışı haber veren ayetler, insanın çamurdan evrimleştiğini değil, insanın yaratılışındaki malzeme ile toprağın içerdiği temel elementlerin ortak olduğu gerçeğini ortaya koymaktadırlar.
İnsan dokuları incelendiğinde yeryüzünde bulunan pek çok elementin dokularda da bulunduğu görülmektedir. Canlı dokuların %95″i karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O), nitrojen (N), fosfor (P) ve sülfür (S)”den oluşur ve canlı dokularda toplam 26 element bulunur. “Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.” (Müminun Suresi, 12) ayetinde geçen ve Türkçe’ye “süzme” olarak çevrilen kelimenin orijinali Arapça “sulale” kelimesidir ve “temsili örnek, öz, hulasa, esas” gibi anlamlara gelmektedir. Görüldüğü gibi, modern bilim insanın çamurdan; karbon, hidrojen, nitrojen, fosfor, sülfür gibi yeryüzünde bulunan elementlerden meydana geldiğini ortaya koyarak Kuran’ın 1400 yıl önce haber verdiği gerçeği teyit etmektedir.
Ortalama 70 kiloluk bir insanın vücudunda bulunan elementlerin dağılımı
3. Yazarın içine düştüğü bir başka yanılgı ise Kuran’da dünyanın nasıl meydana geldiği konusunda açıklamal bulunmadığı iddiasıdır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Kuran Allah’ın her şeyin açıklayıcısı olarak Katından indirdiği hak bir kitaptır. Kuran’ın bu mühim özelliği ayetlerde şu şekilde belirtilmektedir:
… Biz Kitab”ı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (Nahl Suresi, 89)
… Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık… (Enam Suresi, 38)
Nitekim Kuran’da pek çok bilimsel ve matematiksel mucizenin bildirildiği ve bu bilgilerin çağdaş bilimin bulgularıyla tam bir uyum içinde olduğu ortalama bir genel kültüre sahip olan herhangi birinin dahi bildiği bir gerçektir. Allah Kuran’ın pek çok ayetinde evrenin, canlıların yaratılışından da bahsetmiştir. Kuran’ı eline alıp biraz göz gezdiren bir kişi yaratılışı anlatan bu ayetleri hemen fark edecektir. Evrenin ve insanın yaratılışına dair pek çok ayet bulunurken “Kuran bu konularla ilgili bilgi içermez” demenin gerek akla gerekse vicdana uygun bir hareket olmadığı ortadadır.
Öte yandan şu da çok ilginçtir ki yazar ilk başta Kuran’da bahsi geçen “çamurdan yaratılma” hadisesini evrime delil olarak göstermiş, diğer bir deyişle evrime kendince Kuran’dan delil getirmeye kalkışmış, bir başka paragrafta ise Kuran’dan yola çıkarak bilimsel bir izahta bulunmanın yanlışlığından söz etmiştir. Bu noktada yazar kendi kendisiyle de çeliştiğini göstermektedir.
4. Yazar evrimi reddetmenin modernlikten uzaklaşmak olduğu yanılgısına kapılmış ve İslam aleminin evrimi reddettiği için modernlikten uzak kaldığını iddia etmiştir.
Gerçek anlamda modernlik ancak Allah’a iman etmekle, Allah’ın yaşanmasını istediği hayatı yaşamakla elde edilir. Gerek Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), gerek mübarek sahabeleri, gerekse geçmişte yaşamış tüm peygamberler ve onları izleyen müminler günümüzde yaşasalardı bu dönemde yeryüzünün en modern insanları olacaklardı. Eğer Müslüman alemi bugün modernlikten uzak bir yaşam sürüyorsa, bu evrimden uzak kaldıklarından değil, Allah’tan ve İslam’dan uzak kaldıklarından kaynaklanmaktadır. Allah’a tam teslim oldukları ve Allah’ın emirlerini eksiksiz yerine getirdikleri takdirde Allah Müslüman alemi üzerinde nimetlerini arttıracak, müthiş bir bolluk ve bereket meydana getirecek, onlara ilimde, teknolojide, sanatta muazzam bir güç ve yetenek verecektir. Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)’ın önderliğinde bu nimet artışı inşaAllah daha da fazlalaşacaktır
Bu açık gerçeğe rağmen bazı Müslümanlar Batı’nın Allah’tan, dinden uzak yaşantısına özenmekte, dinsizliği modernlik olarak görme yanılgısına kapılmaktadırlar. Kendilerince modern olabilmek için materyalist bir görüş geliştirmek zorunda olduklarını düşünmekte, cahilce, dinden imandan taviz vermeyi göze alarak din dışı bir hayat süren kesimlere kendilerini ispatlamaya çalışmaktadırlar.
Bu gibi Müslümanlar aynı ezik tavırlarını evrimciler karşısında da devam ettirmektedirler. Oysa ezik olması gereken taraf inananlar değil, kendilerini savunabilmek için ne bilimsel bir dayanakları, ne de bir delilleri olmayan evrimcilerdir. Evrimciler, teoriye olan ideolojik bağlılıkları nedeniyle demagoji yaparak ve karşılarındakileri psikolojik baskıyla susturmaya çalışarak teorilerini ayakta tutmaya gayret göstermektedirler. Zira savundukları teorinin açmazlarının gayet iyi farkındadırlar. Bu nedenledir ki bu açmazları yıllarca bilim sahtekarlıklarıyla kapatmaya çalışmışlardır. Ancak hak ortaya çıkmış, batıl yıkılıp kaybolmuştur; evrim teorisinin hiçbir dayanağının kalmadığı, teorinin gelişen bilim karşısında tamamen yenilgiye uğradığı görülmüştür. Gerçek şu ki bugün evrim teorisi ilkokul seviyesindeki bilgilerle dahi yanlışlığı kolaylıkla anlaşılabilen, çökmüş bir teoridir.
(Bkz: www.evrimcilerinitiraflari.com)
5. Yazarın diğer bir yanılgısı da Sayın Adnan Oktar’ın Harun Yahya müstear adıyla dünya çapında yayınladığı eserleri ile ilgilidir.
Sayın Adnan Oktar’ın Darwinizm’in dünyaya getirdiği zararlar ve evrim teorisinin modern bilim karşısındaki yenilgisi ile ilgili hazırladığı eserlerin olumlu etkisi bugün tüm dünya tarafından kabul edilmektedir. Dünyaca ünlü bilimsel dergilerde Sayın Adnan Oktar’ın başarısı ile ilgili onlarca makale yayınlanmıştır. Hatta Prof. Guessoum dahi makalesinde -her ne kadar karşı olduğunu belirtmiş olsa da- Sayın Adnan Oktar’ın evrime karşı sürdürdüğü kampanyanın etkisine de şu sözlerle değinmiştir:
“Günümüz Müslüman kültüründe çok güçlü yaratılışçı bir duruş mevcut. Bunlardan en net ve güçlüsü, son on yıl, hatta daha da fazla bir süredir İngiltere ve Fransa dahil olmak üzere tüm dünyadaki Müslümanlara yaptıkları konferans turları ve bedava kitap dağıtımlarıyla hitap eden Harun Yahya ve grubudur.”
Sayın Adnan Oktar’ın dünya çapında olağanüstü takdir toplayan eserleri pek çok insanın iman etmesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır.