23 Ağustos 2005 tarihli Radikal gazetesinde yayınlanan Türker Alkan”ın “Tanrı ve Bilim” isimli köşe yazısında ciddi yanılgılar ve çelişkili mantık örgüleri yer almaktadır.
Yazıda yer alan yanılgıları belli maddeler halinde inceleyebiliriz:
1. Türker Alkan, evrenin rastlantı eseri olmadığını ifade edenlere karşı Darwinistlerin şu cevabını aktarmaktadır: “Şans az da olsa evrimin sonucu budur. Bu evren ve canlı yaşamı hiç olmayabilirdi de. Kendiliğinden gerçekleştiği için bu soruları sorabiliyoruz. Bu varoluşu gerçekleştirecek rastlantının çok düşük olması, tasarımlandığı anlamına gelmez.“
Her şeyden önce Sayın Alkan bilmelidir ki, “evrende rastlantılara yer olmadığı” bir yorum ya da bir görüş değil, bilimsel bir gerçektir. Evrendeki canlı ve cansız varlıkların, dengelerin, ince ayarların tesadüfler sonucunda meydana gelmelerinin ihtimal dışı olduğu matematiksel olarak kanıtlanmıştır.
İhtimal hesapları, istatistiki hesaplamalar bu tartışmasız gerçeği ortaya koymuştur.
Dolayısıyla bu bir fikir, görüş, yorum ya da felsefe değildir ki cevabı olsun. Bu bütünüyle kanıtlanmış bilimsel bir gerçektir. Bilimsel bir gerçeğe cevap vermek ise, örneğin yerçekimi kanununa ya da termodinamiğin yasalarına cevap vermek gibi son derece garip bir davranış olacaktır.
Ne var ki Türker Alkan “Darwinistlerin yanıtı hazır” diyerek, ilginç bir biçimde böyle açık bir bilimsel gerçeğe Darwinistlerin verdiği içi boş, önkabul ve tutarsızlıklardan oluşan sözde cevabı aktarmaktadır.
Normalde ise bilimsel bir gerçeğe cevap vermek ancak, yadırganabilir, eleştirilebilir, bir ibret konusu olarak ileri derecede mantık bozukluğuna örnek olarak sunulabilir.
Herşeye rağmen bu sözde cevap incelendiğinde ortada herhangi bir cevap ya da mantıklı bir önerme değil, hiçbir bilimsellik ve makul-mantıklı cevap niteliği taşımayan dogmatik ve çelişkili ifadeler bulunduğu görülecektir. Bunların birkaçını inceleyelim:
— Türker Alkan “evrimin sonucu budur” derken bilmelidir ki, evrenin rastlantı eseri olamayacağının bilimsel olarak kanıtlanması zaten rastlantılara dayandırılan evrimin de gerçekleşemeyeceğini ortaya koyar. Dolayısıyla gerçekleşmeyen bir evrimin herhangi bir sonucu da olamaz.
— “Kendiliğinden gerçekleştiği için” ifadesi ise en küçük bir bilimsel ya da mantıksal değeri olmayan bir ifadedir.
— “Rastlantının çok düşük olması, tasarımlandığı anlamına gelmez” ifadesinde ise hem bir yanılgı hem de bir çelişki vardır. Yanılgı, rastlantı ihtimalinin çok düşük olduğudur. Doğrusu ise, evrenin rastlantıların eseri olması ihtimalinin az ya da çok düşük değil, “sıfır” olduğudur!
Bir örnek vermek gerekirse; New York Üniversitesi kimya profesörü ve DNA uzmanı Robert Shapiro, sadece basit bir bakteride bulunan 2000 çeşit proteinin rastlantısal olarak meydana gelme ihtimalini hesaplamıştır. (Tek bir insan hücresinde ise yaklaşık 200.000 çeşit protein vardır.) Elde edilen rakam, 1040.000“de 1 ihtimaldir. (Robert Shapiro, Origins: A Sceptics Guide to the Creation of Life on Earth, New York, Summit Books, 1986, s.127) 1040.000 sayısı, 1 rakamının yanına 40 bin tane sıfır gelmesiyle oluşan, insan zihninin kavrama sınırlarının ötesinde muazzam bir sayıdır.
Matematiksel olarak 1050 de 1″den daha düşük olan ihtimaller gerçekleşmesi imkansız olan ihtimallerdir. 1040.000 de 1 sayısı ise tek bir bakterinin dahi rastlantısal olarak oluşmasının imkansızın da ötesinde bir durum olduğunu matematiksel olarak ifade etmektedir.
Cardiff Üniversitesi”nden, Uygulamalı Matematik ve Astronomi Profesörü Chandra Wickramasinghe ise bu sayı karşısında şu yorumu yapmaktadır:
“Bu sayı (1040.000) Darwin”i ve tüm evrim teorisini gömmeye yeterlidir. Bu gezegenin ya da bir başkasının üzerinde hiçbir zaman (hayatın doğabileceği) bir ilkel çorba olmamıştır ve yaşamın başlangıcı rastlantısal olarak gerçekleşemeyeceğine göre, amaçlı bir aklın ürünü olmalıdır.” (Fred Hoyle, Chandra Wickramasinghe, Evolution from Space, New York, Simon & Schuster, 1984, s. 148)
Türker”in ifadesindeki çelişkinin düzeltilmiş hali ise şöyledir: En basit bir bakterinin bile rastlantısal olarak ortaya çıkması imkansız ötesi imkansız ise, tüm evrenin ve içindeki canlı ve cansız varlıkların rastlantılarla meydana gelmesi diye bir durumdan söz etmek mümkün değildir.
Evrenin ve içindekilerin varlığı rastlantısal olmadığına göre geriye tek bir seçenek kalmaktadır: Evren ve canlı cansız tüm varlıklar Allah tarafından yaratılmışlardır.
2. Türker Alkan”ın yazısında şöyle bir ifade yer almaktadır: “Tanrı (veya Büyük Fizik Denetleyici), insanoğlunu çamurdan değil de evrim yoluyla maymunların atalarından yaratmış olamaz mı?””
Sayın Alkan”ın bu ifadeyi kullanması onun evrimin bilimsel açıdan geçerli bir teori olduğunu sanması gibi ciddi bir yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Oysa, şurası açık bir gerçektir ki evrim teorisi günümüzde bilimin ilgili her dalında defalarca çürütülmüş bir teoridir.
Evrimcilerin hile ve sahtekarlıkları, aldatmacaları, düzmece kanıtları, kendi elleriyle hazırladıkları sahte kafatasları ve fosiller, her defasında deşifre edilmiş ve gün ışığına çıkartılmıştır.
Hiçbir fosilin evrim teorisini desteklemediği, fosil kayıtlarında canlıların evrimle değil, bir anda üstün bir yaratılışla ortaya çıktıkları, tek bir protein molekülünün dahi tesadüfen meydana gelemeyecek kadar kompleks yapı ve işlevlere sahip olduğu, mutasyon, doğal seleksiyon gibi mekanizmaların hiçbir evrimleştirici etkilerinin bulunmadığı ve bunlar gibi evrimci iddiaları çürüten sayısız delil gözler önüne serilmiştir. Evrim literatürü, evrimci bilim adamlarının itirafları ve çaresizlik ifadeleriyle doludur. Tesadüflerin, rastlantıların evrimleştirici hiçbir etkisinin olamayacağı ihtimal hesaplarıyla da ortaya konmuştur.
Bunun yanı sıra hiçbir İlahi Kitap”ta evrimle yaratılıştan bahsedilmemektedir. En son Hak Kitap olan Kutsal Kitabımız Kuran”ı Kerim”de insanların Hz. Adem”den geldikleri, Hz. Adem”in de çamurdan yaratıldığı bildirilmektedir. Kuran”ın hiçbir ayetinde ne doğrudan ne de dolaylı olarak evrimle yaratılış gibi bir olaydan söz edilmemekte, bu konuda herhangi bir ima dahi bulunmamaktadır.
Özetle diyebiliriz ki, Türker Alkan”ın bu konudaki endişesi yersizdir. Hem bilimsel olarak evrim diye bir sürecin hiçbir zaman gerçekleşmediği kanıtlanmıştır hem de İlahi dinlerde böyle hayali bir olayın yeri yoktur.
Bu konuda daha kapsamlı bilgi sahibi olması için kendisine (Harun Yahya”nın) “Evrim Aldatmacası”, “Hayatın Gerçek Kökeni”, “Kuran Darwinizmi Yalanlıyor” kitaplarını öneririz.
3. Türker Alkan”ın yazısının devamında farklı cümlelerle ifade edilen ve yazısının geneline hakim olan temel yanılgı, “Allah”ın varlığının ve evrenin yaratılmış olduğunun bilimsel olarak kanıtlanamayacağı ve evrim teorisinin yanlış olmasının Allah”ın varlığını göstermeyeceği yanılgısıdır. Allah”ı tenzih ederiz.
Bu yanılgı ateist ve materyalist çevrelerin tümünde yaygın olan ortak bir söylemdir.
Materyalizmin sözde bilimsel dayanağı olan evrim teorisinin, bilimsel olarak her yönden çökmesi sonucunda paniğe kapılan materyalistler, çareyi bu tür demagojilere ve laf oyunlarına başvurmakta bulmuşlardır.
Amaç, bu tür mantık dışı izahlarla insanların kafalarını karıştırıp, zihinlerini bulandırarak onların Allah”a iman etmelerini engellemek ve böylece materyalist düşünce sistemini ayakta tutmaya çalışmaktır.
Gerçekte ise ortada materyalistlerin sürüklemeye çalıştıkları gibi karmaşık, belirsiz bir durum yoktur. Gerçek son derece açıktır:
Evrenin ve evrendeki tüm varlıkların rastlantılar sonucunda meydana gelemeyeceğinin matematiksel olarak kanıtlanması, Allah”ın varlığından ve her şeyi Allah”ın yaratmakta olduğu gerçeğinden başka bir ihtimal olmadığını da kanıtlamaktadır.
Yine evrimin olmadığını kabul eden bir kimse için canlıları Allah”ın yaratıyor olmasından başka bir ihtimal yoktur.
Bilim bir canlı hücresinde içiçe geçmiş, indirgenemez bir komplekslik olduğunu, tek bir parçanın dahi eksikliğinde tüm sistemin işe yaramaz hale geleceğini, bu nedenle en küçük bir hücrenin bile işlevsel olabilmesi için tüm parça ve sistemleriyle birlikte, eksiksiz ve kusursuz olarak varolması gerektiğini ortaya koyar. Bunun da tesadüflerle gerçekleşme ihtimalinin matematiksel olarak sıfır olduğunu ispatlar. Bilimin vardığı bu sonuç bize şu kesin gerçeği göstermektedir: Hücre ve tüm canlılık Allah”ın yaratması sonucunda meydana gelmişlerdir.
Demek ki bilimsel olarak evrimin gerçekleşmesinin imkansızlığı Allah”ın varlığını açık ve net bir biçimde ispatlamaktadır.
Bunda Türker Alkan”ın ifade ettiği gibi “bilimsel araştırma yöntemi“ne, “bilimsel yöntemin evrensel kabul gören standartları“na aykırı hiçbir durum yoktur.
Bilim evrenin her noktasında Allah”ın yaratmasına şahitlik etmektedir. Yaratılışa aykırı olan ise bilim değil, materyalist felsefe ve bilimin materyalist yorumudur.