Darwinistler tüm çabalarına karşın yaşamın tesadüflerle başladığı iddialarını tutarlı bir teori haline getirememişlerdir. Yaşamın kompleks tasarımı ve hassas kimyasal temelleri bu amaçla oluşturulmaya çalışılan senaryolara aşılması imkansız engeller oluşturmuştur. Darwinistler, yaşamın rastlantısal oluşumu iddialarını değil bilimsel bulgularla desteklemek, bu iddialarını dayandırabilecekleri bir senaryoyu hayal dahi edememektedirler. Bilimsel bulgular, yaşamın kökeninin yaratılış olduğunu gösterdiği halde bunu kabullenmemekte ve direnmektedirler.
Günümüzde bu direnişi gösterenlerin artık yeryüzünde oluşum senaryolarından uzaklaştığı, bunun yerine yaşamın uzaydan geldiği masalına sarıldığı görülmektedir. Ancak yaşamın uzaydan geldiği tezi de hiçbir bilimsel kanıtı olmayan, sadece materyalist dünya görüşü nedeniyle desteklenen bir spekülasyondan ibarettir.
Bu spekülasyona verilen son bir desteğin örneği geçtiğimiz günlerde çeşitli yayın organlarının sayfalarında yer buldu. Aşağıda başlık ve tarihleri verilen haberlerde, göktaşlarında aminoasitlere rastlandığı duyuruluyor, bunların yaşamın uzaydan geldiği tezine destek oluşturduğu ileri sürülüyordu. Ancak çok önemli bir gerçek bu haberlerde yer almadı. Bu aminoasitlerin varlığı, bilinçli bir tasarım olmadığı sürece hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu konuyu detaylarıyla ele alan bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
“Dünyaya Yaşam Uzaydan Gelmiş”, Akşam, 7 Kasım 2003
“Yaşam Uzaydan Gelmiş!”, Güneş, 7 Kasım 2003