Cumhuriyet Bilim Teknik (CBT) dergisinin 8 Ocak 2005 tarihli sayısında, “Köpeklerin burnu hızlı evrimin göstergesi” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda, Teksas Üniversitesi”nden John Fondon ve Harold Garner isimli araştırmacılarca gerçekleştirilen bir çalışmanın sonuçları duyuruluyordu. Araştırmacılar, 93 çeşit köpek cinsinden alınmış 17 gelişimsel gen (zigotun oluşumundan erişkinliğe kadar olan gelişimi kontrol eden genler) içinde 37 adet tekrarlı nükleotid dizilerini karşılaştırmışlardı. Bu tekrarların uzunluğunun hemen hemen tüm genlerde ve köpek türlerinde farklı olduğunu bulan araştırmacılar, Runx-2 isimli bir genin köpeklerde kafa şekliyle görünürde alakalı olduğunu bulmuşlardı. Garner konuyla ilgili olarak “köpeklerin burun uzunluğundaki farkların bu faktörden kaynaklandığını düşünüyoruz” yorumunu yapıyordu. Özetle, araştırmacılar köpeklerin burun uzunluklarının genetik altyapıyla ilgili olabilecek bazı ipuçları elde etmişlerdi.
CBT ise bu bulguları bariz şekilde çarpıtıyor ve “köpeklerin burnu hızlı evrim göstergesi” başlığıyla evrim propagandasında kullanıyordu. Haberin yanısıra altta görülen köpek resimleri de veriliyor, sanki bu köpek cinsleri evrimle ortaya çıkmış gibi bir izlenim oluşturulmaya çalışılıyordu.
Ancak CBT”nin evrim propagandası basit bir aldatmacadan ibarettir. CBT, evrim teorisine hiçbir bilimsel kanıt oluşturmayan bulguları ve köpeklerdeki varyasyonları evrim delili olarak çarpıtmaktadır.
Tekrarlı DNA nedir?
Araştırmada sözü edilen tekrarlı DNA, üçlü aminoasit dizilimleri olan “kodon”ların birbirini tekrarladığı kısımlardan meydana gelmektedir. DNA”nın protein kodlamayan bölgelerinde yaygın olan bu kısımlar, evrimciler adına bir hüsranın da sembolüdür aynı zamanda. Evrimciler protein kodlamayan bu tekrarlı bölgelerin sözde evrimsel süreçte tesadüflerle ve anlamsızca tekrarlanan diziler olduğunu öne sürüp bunları, “çöplük DNA” ismi altında uydurdukları bir kategoriye dahil etmişlerdir. Ancak son on beş yıldaki bilimsel gelişmeler, tekrarlı DNA ile ilgili evrimci iddianın ve genel olarak “çöplük DNA” kategorisinin geçersizliğini kanıtlamıştır. Çünkü bu bölgelerin hiç bilinmeyen fonksiyonları birer birer keşfedilmeye başlanmıştır. Ünlü bilim dergisi Science dergisinin 23 Mayıs 2003 tarihli sayısında “çöplük DNA” kavramının çöpe atılması gerektiği şu sözlerle ifade edilmiştir:
Özellikle tekrarlayan elemanlarla ilgili olan Hurda DNA görüşü 1990″lı yıllarda değişmeye başladı… Şimdilerde giderek daha fazla sayıda biyolog, tekrarlayan elemanlara genomik hazine olarak bakıyor. Bu rapor gösteriyor ki tekrarlayan elemanlar “Hurda DNA değil”, ökaryotik genomların önemli, birleştirici bileşenleri. O halde tekrarlayan DNA “Hurda DNA” olarak isimlendirilmemeli…”. (Wojciech Makalowski, “Not Junk After All”, Science, Volume 300, No. 5623, 23 Mayıs 2003)
Dikkat edilirse CBT”de çalışmaları duyurulan araştırmacılar, tekrarlı DNA”nın köpeklerin burun uzunluğu ile arasında bir ilişki olabileceğini belirtmektedirler. Diğer bir deyişle, tekrarlı DNA kısımlarının gelişim üzerinde fonksiyonel bir etkisi olabileceğini ifade etmektedirler. Bu bulgu ise evrim teorisi lehinde hiçbir kanıt oluşturmamakta, tam aksine evrimcilerin “çöplük DNA” iddiasını kesin olarak çürütmektedir.
CBT”nin “hızlı evrim” aldatmacası:
Evrimcilerin sık sık yaptığı çarpıtmalardan biri, canlılar alemindeki varyasyonları evrim kanıtı olarak göstermeye çalışmaktır. CBT”deki “hızlı evrim” aldatmacası da böyle bir çarpıtmadır. Varyasyonlar, biyolojik bir özellikte gerçekleşen çeşitlenmelerdir ve bir türün tüm özelliklerini belirleyen genler, tüm varyasyonlarıyla birlikte, gen havuzunun içinde bulunurlar. Kedinin gen havuzu ayrı, köpeğin gen havuzu ayrıdır. Bu gen havuzları içinde, sınırlı miktarda varyasyonlar mümkündür. Bunun sonucunda Siyam kedisi ve Van kedisi gibi varyasyonlar ya da yukarıdaki resimde görülebilen çok sayıda köpek cinsi ortaya çıkabilmektedir. Köpek cinslerinin birçoğu özellikle son yüzyıldaki çaprazlama çalışmaları sonucunda elde edilmiştir. Ancak pitbull gibi yeni cinslerin elde edilmesi kesinlikle bir “evrim” oluşturmamaktadır. Çünkü pitbulu oluşturan tüm genler, en baştan köpeği meydana getiren gen havuzunda sabittir. Sadece mevcut genler, daha önceden birleşmedikleri bir şekilde yapay yollardan eşleştirilmekte ve ortaya farklı görünümde örneğin pitbul görünümünde bir köpek çıkabilmektedir.
Diğer yandan bu tip çarpazlama çalışmaları, daima sınırlı sayıda varyasyon vermiştir. Köpekler defalarca eşleştirilirlerse de, daima köpek olarak kalmış, başka türlere, söz gelimi ayılara evrimleşmemişlerdir.
CBT”de “hızlı evrim” olduğu iddia edilen durum aslında yukarıda özetlenenden ibarettir. Köpeklerin uzunluk ve aşağı doğru kıvrımı açısından geniş bir yelpaze ortaya koyan burun anatomileri, son yüzyılda insanoğlu tarafından bilinir olmuştur. CBT, burun anatomisindeki bu çeşitliliğin tekrarlı DNA parçalarına bağlı olarak evrimleştiğini iddia ederken aslında sadece köpek varyasyonlarıyla ilgili olan ve hiçbir şekilde evrim kanıtı oluşturmayan tekrarlı DNA kısımlarından söz etmektedir. Tabi ki bunu çarpıtarak yapmaktadır.
Evrimcilerin, böyle bilimsel değeri olmayan çarpıtmalara başvurmaları, teorilerini destekleyecek bulgular bulmadaki çaresizliklerinin açık bir göstergesidir. CBT yetkililerine bilimsel bulguları çarpıtmaktan ve körükörüne Darwinizm propagandasından vazgeçmelerini tavsiye ediyoruz.