Discovery TV”de 9 Nisan 2003 tarhinde yayınlanan “DNA mı, Umut mu?” adlı programda, DNA üzerinde yapılan incelemeler ve tıp alanındaki umut verici yeni uygulamalardan bahsedildi. Ancak DNA hakkında önyargılı evrimci bir iddiaya da yer verildi. Bu yazımızda evrimcilerin “işe yaramayan DNA” iddiasının gerçek dışı olduğu açıklanmaktadır.
DISCOVERY KANALINDA EVRİMCİLERİN “BOŞ” ISRARI
Discovery TV kanalındaki “DNA mı Umut mu?” adlı programda DNA hakkkında verilen bilgilerin arasına evrimci propagandanın fosilleşmiş bir iddiası sıkıştırılmıştı: “boş DNA” iddiası. Programda DNA zincirimizin işe yaramayan dizilimlerle dolu olduğu öne sürüldü ve “Büyük bir kısmı evrimsel geçmişimizin kalıntıları gibi görünüyor” iddiasında bulunuldu.
Bilindiği gibi 2000 yılında başlayan ve insanın gen haritasını çıkarmayı hedefleyen Genom Projesi, % 99 oranında tamamlanmış bulunuyor. İnsanın ne kadar kompleks ve mükemmel bir organizasyona sahip olduğunu anlaması, bu proje sayesinde daha kolay hale gelmiştir. Şu ana dek yalnızca DNA şifremizin şifre (harf) dizilimi ortaya çıkarılmış bulunuyor. Bu şifrelerin vücudumuzda hangi fonksiyonları belirlediklerini bir kaç gen dışında henüz bilmiyoruz. DNA zinciri üzerinde aktif olarak çalıştığı keşfedilmiş 35 bin kadar DNA bölümüne yani gene sahibiz. Bu miktar ise 3 milyar birimden oluşan insan DNAsının yalnızca % 3″ünü oluşturmaktadır. Peki geriye kalan uzun DNA zinciri ne işe yaramaktadır? İşte bu noktada evrimcilerin bu bilinmeyen üzerine bina ettikleri ilginç bir tahminleri öne çıkar; genler arasında uzayıp giden DNA bölümlerinin hiç bir amacı yoktur, saçma ya da çöp dizilimlerden ibaret olduklarında ısrar ederler. Milyonlarca yıllık hayali evrim sürecinde bu bölgelerin artık işlevlerini yitirmiş fosil genler oldukları iddia edilir. Oysa bu oldukça aceleci iddia, yeni bilimsel bulgular karşısında her geçen gün biraz daha çürümektedir.
Ancak yukarıda da değindiğimiz gibi, genetik bilimi DNA”nın işlevlerini tanımlamada henüz emekleme safhasındadır. İşe yaramadığı iddia edilen bölümlerin ise aslında hayati fonksiyonları yönettikleri süregiden araştırmalar sayesinde ortaya konmaktadır. Science dergisi editörü Richard Stone bu gerçeği şöyle ifade eder:
“DNA adacıkları bir zamanlar “hurda DNA” olarak bir kenara atılmış olsalar da, genlerin kopyalanmasını etkiledikleri ve hastalıklara yatkınlıkla ilişkili olduklarına dair kanıtlar giderek artmaktadır.” (Richard Stone, DNA Mutations Linked to Soviet Bomb Tests, SCIENCE, Volume 295, Number 5557, Issue of 8 Feb 2002, p. 946)
Cleveland Üniversitesi”nden evrimci bilim adamı Evan Eichler ise, evrimcilerin hurda diye niteledikleri bu bölümler hakkında şu yorumu yapar:
“Hurda DNA deyimi bizim bilgisizliğimizin yansımasından başka birşey değil.” (Service, R.F., Vogel, G, Science, 16 Şubat 2001)
Görüldüğü gibi, hurda haline gelmiş DNA dizileri yakıştırması, bilgisizlikten ötürü ileri sürülmüş ancak evrimcilerin de artık terk etmeğe başladıkları, yeni bulgular karşısında çürümüş bir iddiadır. Discovery TV”ye terk edilen yanlış tezler yerine güncel bilgilere yer vermesini ve toplumu doğru bilgilendirmeye özen göstermesini tavsiye ediyoruz.